Fenerbahçe, Dick Advocaat'ın takımın başına geçmesiyle adeta kapkara bir tünelden, aydınlık bir geleceğe adım attı. Takım artık hem istediği skorları alıyor hem de sahada iyi bir oyun sergiliyor.
Peki Vitor Pereira'lı dönemden bu güzel günlere nasıl gelindi? İki teknik adam arasındaki bariz farklar neler?
Her şey Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi 3. ön elemesinde Monaco'ya deplasmanda mağlup olup, Devler Ligi'nde grup aşaması hayalinin sona ermesiyle başladı.
Monaco'da maçı yerinde izleyen başkan Aziz Yıldırım, o akşam kararını verdi ve kısa süre sonra Vitor Pereira'yla yollar ayrıldı.
Aslında Monaco, Ülker Stadı'ndaki maçta mağlup edilmişti. Ancak Pereira'nın geçen sezondan sicili kabarıktı. Sabır taşı çatlamıştı...
Aslında Pereira ilk geldiğinde herkese umut dağıtmış, takımın tereddütsüz hücum futbolu oynayacağını, bundan asla taviz verilmeyeceğini amacın sadece gol atmak ve iyi futbol oynamak olduğunu söylemişti.
Bunların hiçbiri gerçekleşmeyip sezon kupasız tamamlanıp, oyuncuların huzurunun kaçtığı da ortaya çıkınca Pereira'nın kredisi de sıfırlandı ve Portekizli hocanın yerine Hollandalı tecrübe abidesi Dick Advocaat getirildi.
Advocaat'ın takımın başına gelmesiyle tecrübesini konuşturması ise bir oldu. Her basın toplantısı, her maç, oyuncularla her diyaloğu adeta Vitor Pereira günlerinden kalan tortuları temizledi. İşte Vitor Pereira ve Dick Advocaat arasındaki belirgin farklar...
1)Dick Advocaat'ın saha kenarındaki duruşu çok daha etkili... Sevinci, uyarıları, Pereira gibi karşısındakini azarlayan değil, uyarıcı ve öğretici tarzda...
2) Basın toplantılarında Advocaat, gazetecilerin sorularına net cevaplar verirken, Pereira hep dolambaçlı yolları tercih etti.
Hatta bir dönem bazı gazetecilerin sorularını yanıtlamama kararı bile aldı. Advocaat, "Benden iyisini bulurlarsa getirsinler" özgüvenine bile sahipken, Pereira kimseyi ikna edemedi.
3) Pereira geldiği günden itibaren Van Persie gibi egosu yüksek bir oyuncuyla anlaşmak yerine "Patron benim" muamelesi yaptı. Advocaat, çocukluğundan beri tanıdığı yıldız oyuncuyu kazanmasını bildi.
Van Persie, takım gol attığında kulübede somurtan bir adam olmaktan, yüzü gülen bir oyuncuya dönüştü. Ki Advocaat da onu, birçok maçta Pereira gibi yedek soyundurdu.
4) Pereira'ya sunulan Fenerbahçe, Türkiye tarihinde kurulan en pahalı ve en geniş kadroydu belki de... O kadro sahada yokları oynadı. Sağ ve sol beklerden, forvet hattına, orta sahaya kadar çok geniş bu kadro hep tartışıldı. Advocaat ise kısa vadede tek başına Jeremain Lens transferiyle farkını kanıtladı.
5) Advocaat her oyuncusuyla tek tek ilgilenirken, Pereira'ya başta Nani olmak üzere vatandaşları dahi birçok konuda tepki gösterdi.
6) Fenerbahçe'nin her puan kaybının ardından Vitor Pereira hakemlerden ya da başka şartlardan dert yanarken, Advocaat "Biz takımız. 22 kişilik oyuncu kadrosu eksiklerin yerini kapatmak için mevcut" vurgusunu yaptı. Sebeplere sığınmadı.
7) Pereira da Advocaat da, birçok kez takımın taktiğinde önemli değişiklikler yaptı ancak Pereira'nın sürekli takımın temel bölgeleriyle oynaması istikrarı bozdu. Advocaat ise bazı maçlara çift, bazılarına ise tek forvetle çıkmasına rağmen takımın oyununda bir düşüş yaşanmadı. Pereira'nın son olarak 3'lü defansı denemek istemesi ipleri kopardı.
8) Advocaat ilk geldiği günlerde Kasım ayında takımın performansının yükseleceğini tahmin ettiğini belirtmişti.
Dediği de oldu. Pereira hiçbir zaman böyle net konuşamadı. Sezon başında, Temmuz ayında zamana ihtiyaçları olduğunu söylerken, diğer zamanlar ise hep yeni bir takım olmalarından bahsetti. (Fanatik)
