Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Kasımpaşa Kasımpaşa-Galatasaray maçı yazar yorumları - Kasımpaşa Haberleri

        RIEKERINK'E RAĞMEN

        ERHAN TELLİ

        Kasımpaşa galibiyeti, Galatasaray için sıradan bir galibiyetten çok daha fazlasıydı... Rakiplerinin ikişer ikişer puanları kaybettiği bir haftada kazanılan bu maç, hem Galatasaray’ı yeniden şampiyonluk potasının içine soktu, hem de koltuğu sallantıda olan hocasına rahat bir nefes aldırdı. Çünkü Bursa galibiyetine rağmen böylesine kritik bir haftada aksi bir sonuç yaşansa, Riekerink’in devre arası kampını görmesi yine zordu. Ama, önce Muslera’ya sonra da Bruma’ya dua etmeli Hollandalı hoca! Çünkü bundan önceki deplasman maçlarında olduğu gibi sahneye yine bu ikili çıkmasa, siz bu satırları okuduğunuz sıralarda, muhtemelen ‘Riekerink Bey’ Florya’daki eşyalarını topluyor olacaktı... Bruma bundan önceki deplasmanlardaki geleneğini bozmadı ve yine çok kritik bir gole imzasını attı. Muslera ise kurtardığı penaltı ile resmen hem takımını hem de hocasını ipten alan isim oldu... ‘Hocasını’ diyorum çünkü Riekerink Bey, yine maç bitene kadar oyuncu değişikliği yapmamaya falan herhalde yeminliydi! Rakibi 10 kişi kaldıktan sonra bile yapacağı 1-2 değişiklikle yorulan takımına güç vermeyi düşünmek yerine, ancak 89’da Yasin-Linnes değişikliğini yapmayı akıl edebilen Riekerink Bey, kale arkasında ısına ısına adeta buhar olan Eren Derdiyok’u da, eski takımına karşı 90 artıda oyuna sokarak herhalde ‘çocuğa ayıp olmasın da oynatayım biraz’ diye düşündü. Evet, Galatasaray ligdeki kaderi açısından çok önemli bir maçı kazandı... Riekerink’e rağmen bu galibiyetin gelmesi, bence daha önemliydi!

        ULU TECRÜBE

        HALİL ÖZER

        Kasımpaşa önünde alınacak 3 puan bir nimetti. Tüm rakipler puan kaybederken, böyle bir haftada puan kaybetmek zaten birçok sorunu olan bir takım üstünde tamiri zor hasarlar açabilirdi.

        G.Saray öyle ya da böyle 3 puanı aldı, gerçek bir hazine avcısı oldu. İyi mi oynadı, kesinlikle hayır. Şöyle söyleyeyim; maçı bile verebilirdi. Futbol şansı yerindeydi. Ve en önemlisi, yine Muslera sahnedeydi. Bruma her deplasmanda olduğu gibi yine başarılıydı. Sneijder ve Podolski müthiş tecrübeleri ile oyuna ağırlıklarını koydu. Biraz Selçuk, biraz De Jong, hepsi bu kadar...

        Şimdi takım içinde o kadar sorun varken (İnkar edenler sadece komik duruma düşüyor) ve Galatasaray’ın asla ve asla kapasitesini kaldıramayacak bir teknik direktöre sahipken (Dün bir kez daha inandım) hala zirvedeyse bunu yukarıda ismi geçen oyunculara borçlu. Hepsinde ulu bir tecrübe var. Ama sadece birkaç futbolcunun yetmediği maçlarda da Galatasaray’ın ne kadar çok puan kaybettiğini, ne kadar kötü durumlara düştüğünü hep beraber gördük.

        Dünkü maçı dikkatle izlerseniz Galatasaray’ın hücum organizasyonlarında son derece yetersiz olduğunu görürsünüz. İnsanı bayıltan, sıkan ve hiçbir sonuca gitmeyen yan paslar hangi amacı, sistemi ve taktiği hedefliyor, gerçekten merak ediyorum!

        Galatasaray golü 53’te yedi. 59’da da Bruma ile golü attı. İşte o 6 dakikalık süre, Galatasaray’ın oynaması gereken futbol. Tempolu, diklemesine, kanat ve göbeği zorlamanın hepsi birkaç dakikaya sığdı. Galatasaray gibi bir takım bunu 6 dakika yapabiliyorsa 60 dakika da yapabilir. Hadi vazgeçtim, 45 dakika bile yeter. Ama yok, Galatasaray’da bunu yapacak hiçbir süreklilik yok. Galatasaray belki bir 3 puandan çok daha fazla şey kazandı. Ancak bu futbolu ile kesinlikle şampiyon olamaz. Böyle düşünüyorsa sadece kendini aldatır. Üstüne çok şey koymalı.

        Kasımpaşa ters bir takım. Bu tersliğini de son dakikaya kadar Galatasaray’a yaşattı. Golü erken yemesine rağmen kolay lokma olmadığını gösterdi. En büyük hataları rakibe yakın oynamamaları, iyi baskı yapmamaları. Hat arası mesafeyi uzak tutması. Ve tabii ki sezon başından bu yana penaltıcısını hala belirleyememesi.

        Ayrıca şu var; Kasımpaşa’nın son dakikalardaki sayılmayan golü bana göre nizamiydi. Her ne kadar hakem hocamız Bülent Yavuz faul dese de ben katılmıyorum. Gözle görülür hiçbir faul yok. Eğer futbol, “basketbol” diyorsanız tamam. Lakin değil. Koita boy avantajını, fiziğini kullanmış ve bu Mete Kalkavan tarafından bir suç olarak bellenmiş. Temiz gol güme gitmiş. Şaşırdım mı, hayır! Çünkü bu sene yaşanan hakem rezilliklerini görünce bu hataları yadırgamıyoruz.

        CAROLE

        Çok beğendiğim bir oyuncu değil. Vasatı asla geçemez. Ancak dün hakkını vermek lazım. Bruma’ya olağanüstü bir gol attırdı. Bana göre bu yılın en önemli asistlerinden birisiydi.

        GALATASARAY DEFANSI

        Kağıttan bir kule. Hemen yıkılmaya hazır. Hiçbir dayanıklılığı yok. Dörtlü sürekli değişiyor ama yine olmuyor. Devre arasında bir takviye yapılacaksa bu acil olarak savunmaya olmalı.

        KASIMPAŞA FIRSAT TEPTİ

        İBRAHİM YILDIZ

        Galatasaray, haftayı en karlı kapatan takım oldu. Lig lideri Başakşehir’in sahasında puan kaybetmesi ardından Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın golsüz beraberliği Sarı- Kırmızılılar’a yaradı.

        Kasımpaşa karşısına galibiyet amacıyla çıkan Galatasaray erken bulduğu golle ilk yarıyı istediği gibi kontrol etti. Çok topla buluştu. Fazla yan pas yaptı. İlk 45 dakika tek isabetli şut ve golle oyunu kendi lehine çevirdi. İkinci yarı rakibin atak oynaması ve savunmada açıklar vermesi Galatasaray’ın ikinci golü bulmasını kolaylaştırdı. Mücadele gücü düşük, oyunun genelinde temposu yüksek olmayan bir karşılaşma izledik. Sarı- Kırmızılılar orta alanda iyi top yapmalarına rağmen ofansta pozisyon bulma zorluğu yaşadı. Zaman, zaman Kasımpaşa’nın istekli oyunu karşısında zor anlar yaşadılar.

        Kasımpaşa’nın en önemli kozu şüphesiz Adem Büyük. Kısa boyuna rağmen Türkiye’nin en iyi sıçrayan oyuncularından birisi. Yetenekli, top kapma, saklama ve arkadaşlarına alan açma ve pas vermede oldukca etkili. Dün akşam kaçırdığı penaltı tüm bu özelliklerine yakışmadı. Maçın kırılma anıydı. Takımını bir puanda yoksun bıraktı.

        Maçın 5. dakikasında gelen gol Kasımpaşa’nın tüm planlarını altüst etti. Podolski’nin attığı golde savunmanın dikkatsizliği söz konusuydu. Bruma’nın attığı ikinci golde yine Titi’nin hatası vardı. Kasımpaşa 10 kişi kalmasına rağmen son 20 dakika oyundan kopmadı. İyi bir mücadele gösterdiler. Oyunun genelinde çok pozisyon buldular. Biraz daha dikkatli ve birbirine yakın oynamayı deneseler istedikleri skoru yakalayabilirlerdi.

        TAM GAZ YARIŞA DEVAM

        G.Saray, Paşa’nın baskısına rağmen son dakikaya kadar kontrollü oynadı. Yıldızlarıyla iki gol buldu ve kazanıp ‘Yarışta ben de varım’ dedi.

        HAKEM HATALIYDI

        Sabri’nin Tunay ve Veigneau’ya arkadan yaptığı hareketler bence penaltıydı. Koita’nın Muslera’dan çaldığı top goldü, geçersiz saydı. Yasin’in elle düzelttiği topu görmedi.

        HAKEM İYİ İŞ ÇIKARDI

        BÜLENT YAVUZ

        Hakem Mete Kalkavan’ın bu sezon yönettiği maçlar bir tarafa, bu maç bir tarafa... Çaldığı düdüklerle adeta “Ben adaletin temsilcisiyim” der gibiydi. Sarı kartların tamamı doğruydu. 28’de Sabri - Tunay mücadelesinde cılız da olsa Paşalılar’ın penaltı beklentisi vardı. Ama penaltı yoktu. Serdar Aziz’in Adem Büyük’e diziyle yaptığı müdahale sarı kartı gerektirirdi, hakem de gereğini yaptı. Kasımpaşa’nın golünde ne Serdar’a ne de Sabri’ye kesinlikle faul yoktu. G.Saray’ın ikinci golünde de Bruma ofsayt değildi, gol temizdi. 73’te Otigba’nın ikinci sarısı doğruydu. 79’da ceza alanı içerisinde Hakan Balta topu resmen kucakladı. Hakem de tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. 87’de Kasımpaşa bir gol attı ama faul gerekçesiyle iptal edildi. Bu da doğruydu. Uzatmalarda yine G.Saray ceza alanında Sabri’nin içinde bulunduğu pozisyonda Paşalılar yine penaltı bekledi ancak devam kararı doğruydu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ