Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Çaykur Rizespor - Galatasaray maçı yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        PİERO GOL DEDİ | BÜLENT YAVUZ

        Hakem Halis Özkahya evlendikten sonra performans olarak gerçekten fark yaratmaya başladı. Yaklaşık 5 haftadır üst üste yönettiği maçlardan hep yüz akıyla çıkıyor. Dün akşam da doğru işler yaparak hem kendine güvenenleri hem de seyredenleri mahcup etmedi. Ancak 47. dakikada Galatasaray’ın attığı ve iptal edilen bir gol var. Burada yardımcı hakemin yanılma payı oldukça yüksekti ve de öyle oldu. Ofsayt pozisyonunda olmayan Josue’nin pasında da Rodrigues golü yaptı. Yayıncı kuruluşun pierosundan pozisyonu doğru olarak anlamak çok kolay. Ama maç oynanırken yardımcının çözmesi tamamen şansa kalmış. Yardımcı hakem bayrak kaldırarak golü iptal ettirdi. Yardımcı için talihsiz bir pozisyondu ama Galatasaray’ın golü de güme gitti.

        REKLAM

        G.Saray, Twitter’dan pozisyonun resmini paylaşıp TFF’ye “Bu kaçıncı hata?” diyerek tepki gösterdi.

        İKİ FARKLI DEVRE | GÖKHAN ZAN

        Galatasaray için kritik bir dönemeçti Rize maçı... Üst üste gelen kayıplar sonrası Riekerink ile yollar ayrılmış, hafta içi Tudor ile anlaşma sağlanmıştı. Beşiktaş derbisi öncesi puan kaybına hiç tahammülü olmayacağı bir 90 dakika bekliyordu Galatasaray’ı. Ancak Sarı-Kırmızılı takım, Karadeniz’de 2 kritik puan bırakırken iki yarıda iki farklı tablo sergiledi. Özelikle ikinci yarıda Tudor’un hamleleri, Galatasaray’ın futbol adına aklını karıştırdı. Tudor, disiplinli, takımıyla oyunu yaşayan bir hoca. Antrenmanlarda konsantrasyonu yüksek, takıma kondisyon yükleyen bir teknik direktör. Sahada da patron. Oyuncunun vücut dilini doğru gözlemleyen bir deneyimi var. Bu nedenle Rize’de Bruma’nın olmamasını normal karşılıyorum. Galatasaray forması ağırdır. Kimse de bu formanın ve armanın üzerinde değildir. Tudor gelir gelmez yaptığı bu hamle ile takıma önemli mesaj verdi: “Patron benim”... Nitekim Tudor’un bu yaklaşımının etkilerini başlangıçta ve özellikle ilk 45 dakikada taktik olarak da izledik. Galatasaray oyuna istekli, arzulu ve önde basarak başladı. Önceki maçlara oranla oyuncuların gözlemlediğimiz en önemli artısı ise tüm takımın topun arkasında yer almasıydı. Disiplinli oynadılar, savruk değildiler. Örneğin Podolski.. Forvet oynamasına karşın orta sahaya gelip top aldı.

        REKLAM

        2. yarıda hem yorulan hem de Tudor’un hamleleriyle bocalayan bir takım vardı...

        Takım olarak pas trafiğini bu kez birinci bölgeden ikinci bölgeye de taşıdılar. Ancak hücum üretkenliğinde kısır kaldı Sarı- Kırmızılı takım. Rize’de özellikle ilk yarıda en büyük sıkıntı buydu. İkinci yarı Rize daha baskılı başladı oyuna. Pozisyonlar da buldu. Tudor’un bu baskıyı kırma adına yaptığı hamleler bana göre Galatasaray’ın futbolunu çorbaya çevirdi. Hırvat hoca önce üçlü orta sahaya döndü. Linnes’i oyundan alması da gereksizdi ve takıma faydadan çok zarar verdi. Bu hamlesiyle savunma kurgusuyla oynadı. Sinan’ı alırken Selçuk’u çıkarması da bir diğer hatasıydı. Rodrigues sahada etkisiz dolaşırken, belki kazanılacak bir frikiği kullanabilecek en iyi adamını kenara alıyordu. Josue’den sonra Selçuk’un da çıkması takım adına oyunun yaratıcı özelliklerini kaybetmek oldu. Paslarıyla rakip kaleye takımı taşıyacak en önemli iki adamını eksiltmiş oldu. Josue, Sneijder’ın bölgesinde sırıtmadı. Podolski gol vuruşu ustası olduğunu attığı mermi gibi şutla kanıtladı. Sağ kanatta Sabri ve Yasin zaman zaman iyi anlaştı. Bunlar takım adına artılardı. Ancak böyle maçlarda rakip de üzerine gelirken ne yapıp edip ikinci golü bulup maçı koparmak gerek. Galatasaray bunu yapamadı. Sonuçta ilk yarıda daha derli-toplu, atak ve akıllı oynayan bir Galatasaray izledik. İkinci yarıda ise hem yorulan hem de oyun içinde Tudor’un hamleleriyle bocalayan bir takım vardı. Bu da 3 puana yetmedi.

        REKLAM

        TOLGA CİĞERCİ

        Tamam, maç eksiğin var. Uzun süredir formandan uzak kaldın. Ancak oyunun son bölümünde takımın atağa çıkışında yaptığın top kaybı sana yakışmadı. Ayakta duracak halin yok gibiydi. Hadi topu kaptırdın, adamını niye kovalamadın? Bunu hiç anlayamadım.

        TUDOR'UN EGOSU | ERHAN TELLİ

        Maçtan önce Hikmet Karaman’a deseler ki; “Hocam işte size fırsat. Bu maçta G.Saray’dan bir oyuncuyu oynatmama hakkınız var. Hangi oyuncunun size karşı oynamasını istemezsiniz?”, herhalde Sneijder’ın da sakat olduğunu bilen Hikmet Hoca, hiç düşünmeden ‘Bruma’ derdi...

        İşte İgor Tudor, Hikmet Hoca’nın rüyasında bile görse asla inanamayacağı şeyi yaptı ve Bruma gibi bir oyuncuyu 18 kişilik kadroya bile almadı. Kendince onun üzerinden Florya’daki tüm oyunculara güç gösterinde bulundu...

        Tudor’un bu garip kararıyla ilgili olarak maçın sonucu ne olursa olsun görüşüm değişmeyecekti, değişmedi de... G.Saray kazansa da kaybetse de, Bruma’yı Rize’ye götürmemek baştan sona büyük bir saçmalıktı! Asıl ego gösterisini bizzat kendisi yaptı...

        Tudor'un Bruma'yı Rize'ye götürmemesi büyük bir saçmalıktı!

        Eğer Bruma, gerçekten de Tudor’a ya da takım arkadaşlarından birine çok büyük bir saygısızlık yapmadıysa, dün en azından 18’de olmalıydı. Bana göre bu davranışı, bu sezon takımı sırtlayan oyunculardan olan Bruma’yı gelecek haftalar için demoralize etmekten başka bir işe yaramadı. Eğer Hırvat hoca, Bruma’yı kadro dışı bırakarak “Florya’daki tek otorite benim. Oyuncuya dayalı düzeni bu şekilde bitiririm” diye düşünüyorsa çok yanılıyor. Çünkü burası PAOK ya da Karabük değil! Yarın öbür gün Bruma’ya yaptığını Sneijder’a ya da Podolski’ye yapmaya kalkarsa, ne demek istediğimi daha iyi anlar. Kendisi de geçmişte üst düzey bir oyuncu olan Hırvat hocanın daha ilk günden ‘yıldız oyuncu yönetme’ sınavından sınıfta kalması ve büyük takım hocası olmanın bambaşka bir şey olduğunu göstermesi de ayrı bir soru işareti! Henüz takımla üç kez antrenman yapabilen Tudor’un yeni G.Saray’ına gelecek olursak, açıkçası bu kadar kısa süre içinde bir şeylerin değişmesini beklemek haksızlık olur... Rize’de önde basmaya çalışan ama gücü yetmeyen, topu kaybettiğinde ise bu kez hep birlikte topun arkasına geçmeye çalışan ama bunu da beceremeyen bir G.Saray izledik.

        Ben bu takımda, geçmişte yönetimin garip isteğiyle oynatılmayan Chedjou dışında pek bir değişiklik görmedim. Ha bir de artık, uyuyan bir antrenör yerine maçı yaşayan bir hoca var! Ama o hoca da ilk günden saçma bir karar ve yine bana göre yanlış oyuncu ve mevki değişiklikleriyle şampiyonluğun altına dinamit koyuyor, farkında değil. Aslında ona da kızmamak lazım... Çünkü üç maç kazandı diye kendisinden bir Mourinho yaratılmaya çalışılması onun suçu değil... Suç, futboldan zerre kadar anlamayan ve Twitter anketlerine göre yöneticilik yapanlarda!.. Şampiyonluk bu saatten sonra kaçarsa, hesabı Tudor’a değil, onu getirenlere yazılır...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ