Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol 1. Lig Gençlerbirliği Galatasaray-Gençlerbirliği yazar yorumları - Futbol Haberleri

        NEFES NEFESE

        GÖKHAN ZAN

        Maç öncesinde Galatasaray’ın çok eksiği vardı. Cezalı Bruma, Semih, De Jong ve iki mükemmel golün sahibi Eren. Hepsi de geçen haftaki deplasman zaferinin kahramanları. Bunlara bir de saha kenarındaki enerjisiyle takımını ateşleyen Tudor’un yokluğunu eklediğinizde Galatasaray’ı sıkıntılar yaşayacağını öngördüğümüz bir 90 dakika beklediğini düşünüyorduk. Nitekim henüz 34. saniyede gelen gol öngörüleri doğrular süratteydi doğrusu. Ancak ilk yarıda oyun tüm bu görüşleri çöpe atacak şekilde gelişti. Gençlerbirliği’nin maça 1-0 önde başlamasına rağmen Galatasaray demoralize olmadı. Antalya maçındaki oyununu devam ettirdi. Tudor’un üçlü defans ve hücum anlayışında ısrarı sahaya yayılmıştı. Tempo ve takım coşkusu her geçen dakika arttı. Dakikalar geçtikçe oyuna ağırlıklarını koydular. Sağlı sollu ortalar ve şutlar skora yansımasa da oyuna görsel zevk kattı açıkçası. İkinci yarıda Galatasaray tempoyu düşürdü. Bu da Başkent ekibinin elini güçlendirdi. Üst üste kazanılan penaltılarda Muslera’nın canı ancak birine yetebildi. Galatasaray gibi bir takıma bir dakika içinde 2 acemi penaltısı yaptırmak ise hiç yakışmadı.

        REKLAM

        Puanlar gitti derken son anda yine Selçuk sahne aldı. Ters tarafa müthiş bir vuruşla maçı geri getirdi. Eren ve Bruma’nın yokluğunda ileride Podolski’nin oynaması bekleniyordu. Ancak Sneijder’ın geri dönmesine rağmen maça yedek soyunmasını kimse beklemiyordu. Bana göre Tudor’un bu kararı da çok yerinde ve doğru bir adımdı. Kolay alınacak bir karar da değildi. Tudor bu anlamda alkışı alırken, oyuncuları üzerinde de doğru mesajlar verdi. Kendi kurmadığı takımla iyi işler yapmaya çalıştığını anlattı. Sneijder da görev aldığı bölümde hocasını doğrular gibiydi. Josue, Antalya maçındaki iyi oyununun ödülünü aldı ve Gençler karşısında da zaman zaman iyiydi. Garry Rodrigues yeteneğini gösterme fırsatı buldu. Kanadını iyi kullandı, etkiliydi. Ahmet Çalık savunmada güven verdi, doğru hamleler yaptı. Tolga etkisiz kaldı. Topu aldığında etrafında uzun süre düşünerek dolanıp durdu. Çok pas hatası yaptı.

        ALKIŞLAR PODOLSKİ’YE

        Tam bir profesyonel. Sezon sonunda gidecek. Ancak o motivasyonundan ve futbol anlayışından hiç taviz vermedi. Koşuyor, çabalıyor, golünü kaçırıyor ama golünü de atıyor. Tam bir profesyonellik örneği veriyor. Alkışı hak ediyor.

        SON SANİYE ÜÇLÜĞÜ

        ERHAN TELLİ

        Maçın başında yenilen şok bir gol ve hemen ardından penaltı golüyle yeniden başlayan bir maç... Galatasaray’ın kendi evinde yaşadığı ilk 5 dakikanın özeti aynen buydu. Maçı izlemeye gelen taraftarlar kendilerini bir futboldan maçından çok, adeta bir basketbol (!) maçında bulmuşlardı... Tabii ikinci yarıda olacaklardan henüz kimsenin haberi yoktu.

        Başrolü kimselere kaptırmamaya niyetli olan Tolga Ciğerci, yaptığı smaçla (!) az kalsın takımının kaderiyle oynayacaktı. Son anda Selçuk’un sahneye çıkmasıyla kendisini kurtardı. Ama yine de sezon başında kendisini benzettiğim Barış Özbek’e, aslında ne kadar büyük bir haksızlık ettiğimi de anlamamı sağladı!

        REKLAM

        Neresinden başlamak lazım bilemiyorum... İgor Tudor yine takımını sahaya 3-4-3 sistemiyle çıkarmıştı. Hakan Balta’nın maçın başında sakatlanıp oyundan çıkması bence şanssızlık değil, tam aksine Galatasaray’ın şansı oldu. Carole, Hakan’ın yerine geçince, orta üçlünün sağındaki Yasin sola, oyuna giren Sabri de Yasin’in boşaltmış olduğu sağ tarafa geçti. Bu durum en çok da Bruma’nın yokluğunda ilk kez sol kanatta oynama fırsatını yakalayan Rodrigues’e yaradı. Yasin’in de desteğiyle bu bölgede en az Portekizli mevkidaşı kadar etkili olan genç oyuncu, ayağına topu her alışında tehlike yarattı...

        Galatasaray, uzun bir aradan sonra ilk kez galibiyete rahat bir şekilde uzanıyor derken, hakem Fırat Aydınus’un birer dakika arayla üst üste verdiği iki penaltı kararı, bir anda maçın bütün gidişatını değiştirdi. Galatasaraylı taraftarlar art arda verilen bu penaltılarla galeyana gelse de, her iki karar da son derece doğruydu. Muslera’nın kurtardığı ilk penaltının sevincini bile doğru düzgün yaşayamadan gelen ikinci penaltı kararı, herkesi şaşkına çevirdi. Ancak demiştik ya bir futbol maçından daha çok basketbol maçını andıran bu maçta, Tolga’nın o dakikadaki smacı (!) affedilecek gibi değildi... Tolga bu müthiş performansıyla, kendisine zamanında Melo muamelesi yapanları, adeta yerin dibine sokmuştu...

        Maçın finali ise tıpkı Antalya deplasmanında gelen son saniye galibiyeti gibi güzeldi... Yakın mesafeden kazanılan frikik atışında kendinden emin bir şekilde topu alan ve Sneijder’e vermeyen Selçuk, hem gemisini kurtaran kaptan oldu hem de Tolga’yı ipten aldı... Attığı enfes gol, basketbol maçını andıran gecenin üçlüğü oldu. Gecenin kahramanı Selçuk mu yoksa Muslera mı olur derseniz, bence her şeye rağmen yine de Muslera’ydı. Eğer o olmasa, Galatasaray bu maçı kazanamazdı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ