"Succession zenginlerin hayatındaki terslikleri ele alıyor"

İfade özgürlüğünün savunucusu ancak çıkarlarının da gözeticisi... Succession dizisi ABD’de önemli bir medya şirketinin yöneticisi Logar Roy ve ailesinin hikâyesini ele alıyor. Bir yandan ailesiyle ilgili sorunları diğer yandan da işiyle ilgilenmek zorunda ancak 21’inci yüzyılda patron olmak o kadar da kolay değil... Oscar adayı Jesse Armstrong’un senaryosunu yazdığı, Oscar ödüllü senarist, yönetmen Adam McKay’in yönettiği dizi, pazartesi günleri 21.00’de beIN Series Drama’da yayınlanacak. Filmin başrol oyuncuları Brian Cox ve Hiam Abbass, Kieran Culkin ve Alan Ruck diziyi anlattı. HT Cumartesi'den Deniz Egeli'nin haberi...

İzleyiciyi nasıl bir hikâye bekliyor?

Brian Cox: Zenginlerin hayatlarındaki terslikleri konu alıyor. Gerçek hayatta da bu terslikleri görüyoruz. Özellikle de başımızdaki Trump ve hükümetiyle...

Hiam Abbass: Trumpülkeyi şirket gibi yönetmeye çalışıyor.

B.C.: Bu yüzden ona oy verdiler. Bir işadamı istiyorlardı ancak bize işadamı değil, bir vizyoner lazım. Çünkü işadamları istediklerini elde etmek için, “Tavşana kaç, tazıya tut” der.

Karakteri geliştirirken kimden ilham aldınız?

B.C.: Kimseden, senaryoda her şey verilmiş. Jesse de, ben de epey sosyalistiz, aynı düşünce yapısına sahibiz. Kendini yetiştirmiş bir adam fikri ve arızalı aile şunu sorduruyor: Biri başarıyı nasıl elde edilir ve bu yolda çocuklara ne olur? Kendi aileme bakıyorum, çocuklarım bir oyuncu olarak çektiğim sıkıntıları gördü. Evde günlük kiracılarımızolurdu. Çocuklarım onlarla tanıştığında “Japonya’dan gelmiş, bize akşam tempura yapacak, eğlenceli değil mi?” derdim. Oysa geçinmek için bir yoldu bu. Şimdi daha başarılıyım. New York’ta yaşıyorum, güzel bir evim, güzel bir karım var. Rupert Murdoch’un da başlangıçta hâli vakti yerindeydi. Ama Logan öyle biri değil. Daha çok Yurttaş Kane gibi. Sıfırdan başlıyor.

Marcia nasıl biri?

H.A.: Çok zeki bir kadın. Logan’a âşık, çocuklarına saygısı var. Ağır bir geçmişi var.

Servete ve güce sahip insanların evliliklerini yürütmeleridaha mı zor?

B.C.: Bunun başarı ya da güçle alakalı olduğunu düşünmüyorum. Logan’ın ilk karısı ölmüş galiba. İkinci karısı da üst sınıftan bir İngiliz. Marcia’ya ihtiyatlı davranıyor. İlişki seçimi bunu gösteriyor.

H.A.: Boşanmanın toplumda ya da kilise gözünde kötü bir şey gibi görüldüğü 20’nci yüzyılda değiliz. Çocuk yapmanın tek yolu bu değil. Belki zenginsen, boşanmak daha kolay olur. Marcia ve Logan’da ise ilişkilerinin doğası bu.

B.C.: Bu ilişkide ikisi de arayış içinde.

‘ŞU ANDA DA ARIZALI İNSANLAR GÜÇ SAHİBİ’

Karakterlerinize sizi çeken şey neydi?

Alan Ruck: Çok arızalı, yara almış bir karakter. Büyük siyasi hedefleri var. Şizofren değil ama sanrılar görüyor. Etrafında kocaman paradan örülmüş bir duvar ve ona yardım eden bir sürü insan olduğundan hayatının 50 yılını çalışmaya gerek duymadan geçirmiş. Tam bir şımarık zengin çocuk.

Kieran Culkin: Benim rolümün en eğlenceli yanı karakterin canının istediğini söylemesi ve yapması. Gerçek hayatta insanları sinirlendirdin mi sonuçlarına katlanırsın ama benim karakterim hiçbir şeyin sonuçlarına katlanmamış.

Sizce bu dizi hangi yönleriyle güncel bir dizi oluyor?

A.R.: Günümüzde de arızalı insanlar güç sahibi.

Dizideki karakterler, ilk görüşte sevilecek insanlar değil galiba...

K.C.: Evet. En korkunç karakterleri bile seviyorum. Mesela Greg esrar içip, kostümünün göz deliklerinden kusuyor. Sonra da annesine bu konuda yalan söylüyor ve aileye zorla girmek için elinden geleni yapıyor.

A.R.: Tony Soprano’yu sevdiniz mi? O da çok kötü biriydi ama hayatını, ailesini ve bambaşka bir yüzünü tanıyıp sevmiştik. Brian’ın karakteri Logan hakkında da aynı şeyi hissedeceksiniz.

K.C.: Evet, Logan özellikle ailesi söz konusu olduğunda tam bir canavar. Ama Brian çekici bir hava katıyor karaktere.

A.R.: Ve kız kardeşimiz Shiv’i oynayan Sarah Snook, gerçek hayatta tanıyabileceğiniz en tatlı insan ama karakteri tam bir yılan.

Zengin bir çocuğu oynamak için nasıl hazırlandınız?

A.R.: Zengin Doğanlar adında bir belgesel var. Ivanka Trump ve dev şirket sahiplerinin çocuklarını anlatıyor. Onlara acıdım demek istemiyorum ama bizim uğraşmamızı gerekmeyen şeylerle uğraşıyorlar. Birine âşık olup, “Seni çok seviyorum, hadi evlenelim” diyemiyorsun. Bir sürü sözleşme imzalıyorsun. Her şey yazılı olmak zorunda çünkü boşanırlarsa, neyle karşılaşacaklarını bilmeliler. Çocuk birine âşık oldu diye, imparatorluğumuzu kaybedemeyiz düşüncesi var.

K.C.: Roman karakteri hayatı boyunca hiçbir şeyin sonucuna katlanmadan yaşamış. Yaptığı kötü şeylerin cezasını hiç çekmemiş. Bu yüzden çocukla arasında kopukluk olması normal.

Bu ailede psikopat var mı?

A.R.: Sosyopat olduğu kesin. Çünkü insanlarla muhatap olmuyoruz.

K.C.: Öyleyse kesin sosyopatız.

A.R.: İnsanlar sömürülecek ve yönetilecek bir kaynak. İyi yönetmek lazım. Kontrolden çıkmalarını istemezsiniz.