Suu Çii'nin müttefiki Myanmar'ın yeni Devlet Başkanı oldu
Myanmar'da devlet başkanlığına, Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii'nin yakın müttefiklerinden Win Myint seçildi
Parlamentonun iki kanadının ortak oturumunda yapılan ve 3 adayın yarıştığı seçimde Win Myint, 403 oyla devlet başkanlığı görevine getirildi.
Oturumda ordunun adayı Myint Swe 211, Devlet Başkanı Yardımcısı Henry Van Tio 18 oy aldı.
Devlet Başkanı Htin Kyaw, geçen hafta kötüleşen sağlığını gerekçe göstererek görevinden ayrılmıştı. 66 yaşındaki Win Myint, Htin Kyaw'un görevden ayrılmasının hemen ardından parlamento başkanlığından istifa etmişti.
Parlamento başkanlığına da Şan eyaletinde uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen eski milis lideri Tin Khun Myat getirilmişti.
İNGİLTERE BAŞBAKANI MAY'DEN ARAKAN AÇIKLAMASI
İngiltere Başbakanı Theresa May, Arakan halkının unutulmadığını belirterek, "Dünya genelinde tüm dikkatlerin Arakan halkının durumuna çekildiğinden emin olmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz." dedi.
May, İngiliz Parlamentosundaki komisyonların başkanlarının oluşturduğu İrtibat Komisyonu'nun oturumuna katıldı.
Burada yaptığı konuşmada,Myanmar'da evlerinden kaçmak zorunda kalanların durumunu "Korkunç haldeler." ifadesiyle tanımlayan May, ülkesinin Arakan Müslümanları için sarf ettiği yardım çabalarıyla bölgeye en fazla bağış yapan ülkeler arasında bulunduğunun altını çizdi.
Dışişleri ile uluslararası kalkınma bakanlıkları başta olmak üzere hükümetinin bölgedeki gelişmelerle yakından ilgilendiğini dile getiren May, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konuyu Birleşmiş Milletler'de (BM) sürekli gündeme taşıdık,Myanmarhükümetine de doğrudan ilettik. BM Güvenlik Konseyinde 6 defa gündeme getirdik. Diğer ülkelerin de verdikleri yardım sözlerini tutmalarını sağlamak üzere insanların krizle ilgilenmesi için bu konuyu sürekli gündeme getiriyoruz."
Oturumda, İngiliz Parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasının Uluslararası Kalkınma Komisyonu üyesi milletvekillerinin bu yılMyanmar'a yapacağı ziyaret için vize alamamadıklarının hatırlatılması üzerine May, bunun "hayal kırıklığı yarattığını" söyledi.
May, Arakan Müslümanlarının durumu konusunda Bangladeş hükümetini desteklemeye veMyanmarhükümetine de baskı yapmaya devam edeceklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Dünya genelinde tüm dikkatlerin Arakan halkının durumuna çekildiğinden emin olmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. (Arakan'ı) Unutmuyoruz. Bu tür durumlar ilk başta odak noktası oluyor ancak zamanla haberlerden ve insanların düşüncelerinden gitmesi üzücü. (Krizle ilgili) İnsanların farkındalığının korumasını sağlamaya devam edeceğiz."
VİZELERİ REDDETMİŞTİ
İngiliz Parlamentosunun Uluslararası Kalkınma Komisyonundan geçen ay yapılan açıklamada,Myanmar'ın Londra Büyükelçiliğinin, komisyon üyesi milletvekillerinin bu ülkeye yapacağı ziyaret için vize taleplerini reddettiği bildirilmişti.
Komisyon Başkanı Stephen Twigg, kendilerineMyanmarmakamlarının vize vermeyi reddetmesini "son derece büyük bir hayal kırıklığı" diye nitelendirerek, "Bunun, komisyonun Arakan Müslümanları ile ilgili raporunun sonucu olduğunu düşünmekten kaçınmak zor." ifadelerini kullanmıştı.
Komisyon, Uluslararası Kalkınma BakanlığınınMyanmarve Bangladeş'teki çalışmalarıyla ilgili bir araştırma kapsamında bu ülkeleri ziyaret etmeyi planlıyordu.
Uluslararası Kalkınma Komisyonu, ocak ayında yayımladığı "Bangladeş veMyanmar: Arakan Krizi" başlıklı raporunda, Arakanlı Müslümanların durumunu "devasa bir insanlık trajedisi" diye nitelendirmişti.
Raporda, tecavüz ve cinsel şiddetin,Myanmarordusu tarafından savaş silahı olarak kullanıldığı değerlendirmesine yer verilmişti.
MYANMAR'DA MEİKTİLA MÜSLÜMANLARININ MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Myanmar'ın Meiktila kentinde, 2013'teki saldırının ardından geçen 5 yılda Müslümanların maruz kaldığı zorluklar azalmadı.
Mandalay bölgesine bağlı Meiktila'da 5 yıl önce, çoğu Müslüman en az 43 kişinin ölümüne, yaklaşık 12 bin kişinin evsiz kalmasına neden olan saldırının ardından toplum liderleri halkın yaralarını sarmaya çalışıyor.
Meiktila'da Müslüman toplum lideri San Win Shein, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Olay, karşılıklı güveni yok etti. Bu yüzden, saldırının yaşandığı zamandan bu yana güveni yeniden inşa etmek için Budist liderlerle birlikte çalışıyoruz." dedi.
Aynı zamanda olay sonrasında hükümet tarafından oluşturulan kentteki dinlerarası birliğin ortak sekreteri olan Shein, "Her iki taraf da durumdan yara aldığı için insanların tamamen iyileşmesi kolay değil." diye konuştu.
Meiktika'da, 2013 Mart ayında, Müslümanlara yönelik şiddeti körükleyen Budist bir rahibin, bir Müslümana ait kuyumcuya saldırmasının ardından patlak veren şiddet olaylarında 43 kişi ölmüş, Müslümanlara ait ev ve camiler ateşe verilmişti.
"BUDİST OLMAYAN DİNLER KONUSUNDA ZİHNİYET DEĞİŞMELİ"
Toplum liderleri, fanatik Budistleri, iki toplum arasındaki denge ve uyumu sağlamak adına sarf edilen çaba için "büyük bir tehdit" olarak görüyor.
Şiddet olayları sırasında Müslümanların, manastırına sığınmasına izin veren Budist keşiş Withodda, fanatik Budist gruplar tarafından organize edilen etkinliklerin katılımcı kaybettiğini vurguladı.
Withodda, bazı hükümet yetkililerinin, Budist olmayan dinler konusunda "zihniyetlerini değiştirmesi" gerektiğine dikkati çekti.
Meiktila'da bir aktivist olan Htein Lin Khaing, 2013'teki şiddet olayının ardından 5 yıl geçmiş olmasına rağmen bölgedeki 13 camiden 7'sinin hala kapalı olduğunu belirtti.
Bölge yetkilileri tarafından alınan son karara göre, dini mekan olarak belirlenmemiş binalarda ibadet etmenin yasaklandığını söyleyen Htein, bu durumun, halkı paniğe sürükleyeceğini kaydetti.
Müslüman bir bölge sakini de günlük yaşantısında tedirgin olduğunu söyleyerek, "Budist komşularımızın hala, beş yıl önce yaşanan olay için bizi problem çıkaran kimseler olarak gördüğünü hissediyorum. Gerçekte bizler mağdurlarız, sorun çıkaran kimseler değil." ifadelerini kullandı.
