Türk yazılım sektörü dünyada nasıl daha rekabetçi hale gelebilir?

Son dönemde milli ekonomi söyleminin ağırlıklı olarak politikaları etkilemeye başladı. Türkiye kalkınmak ve ekonomisini geliştirmek için yüksek katma değerli üretim yapmak zorunda. Yazılım teknolojileri bu konuda yabancı girdiye bağımlı olmaması ve yalnızca nitelikli insan gücüne bağlı olarak yoktan var edilen bir ekonomi olması açısından ülkemizin için ideal bir sıçrama alanı olarak öne çıkıyor.

“Türkiye, gelişen, rekabetçi ve ihracatla büyümeyi kendine hedef belirlemiş bir ülke olarak, yazılım firmalarının kurulması için yeterli potansiyele sahip bir ülke.” diyen Logo Yazılım İcra Kurulu Başkanı M. Buğra Koyuncu, bu alanda başarı için devletin sınırsız teşvik vermesinin gerekli olmadığına dikkat çekiyor: “Türkiye’de üretilen yazılım ve teknolojilerin global rakiplerine göre en büyük avantajı toplam sahip olma maliyetidir. Türkiye’de yazılım sektörünün olgunlaşması için bütün olanaklar var. Bunun gerçekleşmesinin önündeki en büyük engelin önyargılar olduğunu düşünüyoruz. Bir sektörün var olması için devletin sınırsız teşvikler vermesinin gerekli olduğunu düşünmüyoruz. Firmaların serbest piyasa koşullarında kendi dinamikleriyle ayakta kalabilecek verimlilikte olması gerekiyor. Teşvikler önemli, ancak rekabeti adil hale getirmek için kullanılmalı.”

"TÜRKİYE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜNÜ TAMAMLAMALI"

Bir ülkenin en önemli stratejik kararlarından bir tanesinin dijital dönüşüm süreci olduğunu düşündüklerini belirten Koyuncu, “Türkiye’de yazılım alanında rekabete girip önemli bir rol oynamayı düşünülüyorsa, kurumsallaşmanın tamamlanarak firmaların karşısına güvenilir bir şirket olarak çıkılması gerekiyor. Türkiye’deki yazılım sektörünün üzerine düşen görev de budur. Biz Logo Yazılım’ı bu anlamda bir örnek olarak gösteriyoruz. 2000 yılından beri halka açık olan şirket, Ekim 2016’da yapılan 2. halka arzla birlikte %61’in üzerinde halka açıklığa sahip oldu. Borsada bu rakama yaklaşan yalnızca 5 şirket var.” diyor.

"YAZILIM DÜNYASI BİR PARADİGMA DÖNÜŞÜMÜNDE"

Teknolojinin gelişimi yalnızca yazılımların nasıl geliştirildiğini değil, nasıl sunulduklarını da değiştirdi. Microsoft’un 70’lerin sonunda başlattığı lisanslama dönemi, günümüzde SaaS modeliyle bambaşka boyutlara ulaşmış durumda. Koyuncu, bu durumun küçük şirketlerin pazara girmesi için benzersiz bir avantaj sağladığı görüşünde: “Bu tür paradigma dönüşümleri, küçük firmaların ve girişimcilerin pazara girmelerini kolaylaştırarak onlara avantaj sağlıyor. Pazara girmek için yeterli know-how’a sahipseniz ve bunu ürün/hizmet haline getirebiliyorsanız herhangi bir pazara girebiliyorsunuz.”