Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Yardım melekleri AKUT kadınları

        23 yıldır doğal afetlerde, kapanan dağ köylerinde, depremde, kaybolma ya da kaza olaylarında imdadımıza onlar yetişiyor. Kırmızılı insanlar, yardım melekleri ya da bilinen adlarıyla AKUT... Başta dağcıların kurduğu küçük bir grupken sonra toplumun tüm kesimine yayılan büyük bir organizasyona dönüşen kurumda gönüllü çalışan çok kadın var. 280’i asil, 2 binin üzerinde gönüllü üyesi bulunan kurumun 700’ü kadın. Az değil ama onlar daha fazla olmasını istiyor. Her birinin farklı bir mesleği olsa da burada gönüllü olarak büyük bir özveriyle çalışıyorlar. 27 santimetrelik beton kırıcı aletleri de kullanıyor, dar alanlarda da kalıyor, röle anteni de dikebiliyorlar. Kadınlar Günü öncesi, bu koca yürekli kadınlarla buluşmak üzere randevulaşıyoruz. İşlerinden çıkıp İstanbul trafiğiyle mücadele ettikten sonra AKUT İskender Iğdır Lojistik Merkezi’nde buluştuk. Hemen iş kıyafetlerinden arınıp AKUT kırmızısına büründüler. Karşınızda AKUT kadınları: Diş Hekimi Meriç Kalamanoğlu Şahin (Yönetim kurulu üyesi), Elektrik Elektronik Mühendisi Gizem Erdoğan (İletişim lojistiği birimi), Maden Mühendisi Sezgi Akpınar (Yerel ilişkiler) Dergici Zeynep Yosun Akverdi (Köpekli Arama) ve AKUT Enstitüsü’nden Melike Özçelik... HT Pazar'dan Ekin Türkantos'un haberi...

        REKLAM

        AKUT ile yollarınız nasıl kesişti?

        Meriç Kalamanoğlu Şahin: 99 depreminde çalışamamaktan dolayı vicdan azabı çektim. O günler seyrederek geçti ve bu beni inanılmaz rahatsız etti. Daha sonra Nasuh ve Feridun’un Diş Hekimleri Odası’nda verdikleri bir panele katıldım. “Bizim eli enjektör tutan, eğitimli insana ihtiyacımız var. Kaç kişinin yanlış taşındığı için sakat kaldığını bilmiyorum, lütfen aramıza katılın” demesi beni çok etkiledi ve AKUT’a katıldım. Şu anda ilkyardım eğitmeni olarak çalışıyorum, yönetim kurulu üyesiyim. Boş kalan her dakikamı buraya ayırıyorum. Eşim de üye, bunun avantajını yaşıyorum ama zor. Geceniz, gündüzünüz yok, 24 saat telefonunuz çalabilir, zaman kavramı yok. Günlük işlerimizi yapıp sonra AKUT’taki görevlerimizi yaptığımız için daha çok gece çalışıyoruz.

        Gece aniden telefon geldiğinde bir yere gidebiliyorsunuz, değil mi?

        Meriç: Operasyonlara gitmek mecburi değil, gönüllülüktür. Uygunsanız gidersiniz. Eğer hastalarımıayarlayabilirsem gidiyorum. Gidemiyorsanız burada da yapılacak iş var. Erkek egemen bir iş diye düşünüyorsunuz ama eğitimini aldığınızda herkes eşit. Burada herkes kendi çantasını, kendi sorumluluğunu taşır. Bizde kadınerkek ayrımı yok. Birçok sivil toplum kuruluşuna göre kadın sayımız fazla olsa da biz daha çok olmasını istiyoruz. Mesela yönetim kurulunda 7 kişiyiz, tek kadın benim, keşke daha fazla olsa. İsterseniz her aşamada, her mevki de yer alabilirsiniz.

        AKUT’ta olmanın hayatınıza ne gibi etkileri oldu?

        Gizem Erdoğan: Acil durum ve afet yönetimini öğrenmek insana bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor. Bir canlıya yardımcı olmak bambaşka bir tatmin. Bir şeyle karşılaştığınızda panik olmadan, sakin kalabiliyorsunuz.

        Melike Özçelik: AKUT’u duymuş ve “Kim bu kırmızı giyenler?” demiştim. 2013’te eşimle birlikte gönüllü olduk. Bir beyaz yaka plaza çalışanıydım. “Hayatım bu şekilde geçmemeli” diyerek AKUT’un Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’ndeki kadroyu değerlendirdim. 2014’ten bu yana eğitmen ve danışman olarak çalışıyorum.

        Yosun Akverdi: 99’dan beri farklı birimlerde çalıştım ama kendimi en çok köpek ekibinde yararlı hissettim. Sık operasyona çıkan bir birim. Tabii ki acıyı görüyorsunuz ve bir kadın olarak belki daha fazla etkileniyorsunuz. Ama üniformanın verdiği bir duyguyla dirençli oluyorsunuz.

        REKLAM

        Ruby kaç yaşında? Ne kadar zamandır sizinle birlikte?

        Yosun: 5 yaşında. Ekibe girdiğimde köpeğim yoktu, bu işe uygun bir köpek alıp yetiştirmeye başladım. Belli zamanlarda Ruby’le sınava giriyoruz. Onun dışında sakin, benimle birlikte yaşayan bir ev köpeği. Şu an neyse ki onu götürmemiz gereken bir durum olmadı. İstanbul ekibinde 3 köpek var ama başka birimlerde de köpekler var.

        Üstlendiğiniz görevler yeterince zorken sen bir de köpeğinle birlikte mesai harcıyorsun, daha zor olmalı...

        Yosun: Tabii ekstra stres var. Çünkü başka bir canlının eğitiminden ve güvenliğinden sorumlusun. Tek başımıza değil, ekip olarak bu eğitimi yapıyoruz ama onun başarılı olup olmaması küçük de olsa stres yaratıyor. O da hepimizin ekip arkadaşı.

        ‘PSİKOLOJİK OLARAK DERİNDEN ETKİLENDİĞİMİZ OLAYLARLA KARŞILAŞABİLİYORUZ’

        Her an hazır olmak, telefonlarınızın açık olması sizi nasıl etkiliyor?

        Melike: İnsan buna alışıyor. Bilek gücü diyoruz hep ama aslında yüreğinizin gücü sizi götürüyor. Operasyonlara her zaman canlı alma ümidiyle girsek de ne yazık ki her zaman o şekilde olmuyor. Dolayısıyla psikolojik olarak derinden etkilendiğimiz olaylarla da karşılaşabiliyoruz.

        REKLAM

        Meriç: “Biz çok güçlüyüz, her şeyin üstesinden geliyoruz” diye bir şey yok. Bizi zorlayan şeyler oluyor. Ama orada eğitim devreye giriyor ve profesyonel destek almamız gereken durumlar oluyor. Bu çok normal zaten.

        Daha güçlü olmak için spor yapmak gerekiyor mu?

        Gizem: Sadece operasyonel ekip için belli bir sürede belli bir yükle gidebilmeniz gerekiyor.

        Meriç: 10 kilo yükle 5 kilometreyi 45 dakikada yürümeniz lazım.

        Gizem: İşin mutfak kısmında da çok büyük efor sarf ediliyor. Siz “Daha az fiziksel güç harcayacağım bir işte olmak istiyorum, ben merkezde sadece telefonlara bakmak istiyorum” da diyebilirsiniz.

        Fiziksel güç çok da önemli değil anladığım kadarıyla.

        Meriç: Dernek merkezinde her gece 2 kişi nöbet tutuyor. Gündüz ofis personeli 19.00’dan sonra işi gönüllülere devrediyorlar. Her tür insana ihtiyacımız var. Mutlaka sportmen olmak zorunda değil.

        Gizem: Mesela engelli bireyler ofisimize çok az geliyor. Aslında burası herkese açık. Dışarıdan göründüğü gibi değil, herkesin yapabileceği şeyler var. Her şey fiziksel güç demek değil.

        Melike: Deprem zamanı siz bölgeden yapılan yayınlarda 15-20 arkadaşımızı görüyorsunuz ama arka planda en az 60-70 kişi çalışıyordur. O ekibin oraya gitmesi, malzemelerin hazırlanması, yerel birimlerle irtibatlar bir yönetim sistemi altında toplanıyor. Kan görmeye dayanamayan, kapalı alanda duramayan, “Yaşım geçti sadece çay yapabilirim” diyen kişiler bile bizim için çok kıymetli.

        REKLAM

        ‘MAHALLENİN PERİHAN ABLA'SI GİBİYİZ'

        Artık hepimiz “Zaman o kadar hızlandı ki hiçbir şeye yetişemiyorum” diyoruz. Siz gündüz işlerinizde geceleri AKUT’ta çalışıyorsunuz. Şimdi sizi görünce bu laflar da çok tatmin edici gelmedi...

        Meriç: Sabah 08.30’da çalışmaya başlıyoruz. Başlangıcı belli de sonu belli olmuyor. Ama isteyince oluyor. Ertesi sabah yeniden 07.30’da uyanıp çocukları okula gönderip onların annesi oluyorum. Gece de Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışıyorum. Gerçekten istiyorsanız gözünüz başka bir şey görmüyor. Hiç tanımadığınız biri için bir şey yaptığınızda onun verdiği haz hiçbir şeye değişmez. Arkadaşlarımız afetzedeleri kurtarıyor, dağda aç kalan keçiyi indiriyor, karda mahsur kalan araçlara çorba dağıtıyorlar. Bir insan, bir canlı için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz. Umarım çocuklarımız da bir gün bundan çok gurur duyarlar ve bir gün AKUT üyesi olurlar. Nepal depremine gittiğimde çocuklarım beni suçladı “Bizi bırakıp gittin” dediler ama bir gün anlayacaklar.

        Gizem: Bizde eğitimler gerçekçi geçiyor. Bir enkaz alanı yaratılıyor ve ekip arkadaşınız sizi kurtarana kadar enkazdasınız. Karanlık, dar bir alanda sizi kurtarmasını bekliyorsunuz. Bunu gerçekte yaşamış birinin psikolojisini anlayabiliyorsunuz.

        REKLAM

        Bugüne kadar çok acayip ihbarlar da gelmiştir size...

        Gizem: Bir kadın karşı apartmanında hareketsiz duran leyleği kurtarmamızı istemişti. Birkaç saat sonra “Gelmenize gerek yok süsmüş o” demişti. Bu gibi çok fazla şey oluyor.

        Çantanızda en acayip neler var?

        Sezgi Akpınar: Çakı.

        Gizem: Bebek pudrası. Giydiğimiz tulumlar itibarıyla pişik olabiliyoruz.

        Meriç: Küçük bir kutuda eldiven.

        Melike: İlkyardım malzemeleri mutlaka oluyor çünkü sık sık trafik kazalarına rastlıyoruz. Çıktığım operasyondan çok, yolda müdahale ettiğim trafik kazaları vardır.

        Yosun: Çakı, pudra ve Ruby için bir ödül topu.

        Melike: Komşularımız bizi tanıyor, başlarına bir şey geldiğinde rahat bir şekilde kapımızı çalıyorlar. Mahallenin Perihan Abla’sı gibiyiz. Tansiyon ölçmemizi bile isteyebiliyorlar.

        Gizem: Komşunun çocuğunun balonu ağaca takıldığında da yardım istiyorlar. Tabii bazen şirazenin kaçtığı da oluyor.

        REKLAM

        Çok zor ortamlarda çalıştıktan sonra “Ben de kadın olarak güçlüymüşüm” dedirten neler var?

        Yosun: Hep bu işi yapabileceğimi hissettim. Kadınların daha anaç bir yaklaşımı var, kendine ve çevresine daha korumacı. AKUT’tan sonra çevremde çoluk çocuk, kedi köpek olsun hep iki adım ötesini görebiliyorum. Çevremde de böyle tanınıyorum. Tehlikeyi takip eden kişi...

        Gizem: Beni en mutlu eden şey kadın olarak burada var olmak. İnsanların algısını değiştiriyorsak en büyük kazanım budur.

        Sezgi: Kadın olarak burada güzel işler yapıyoruz. Yabancı STK’ların “İyi ki AKUT var” demesi beni mutlu ediyor. Tüm kadınların Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ