Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Ofis ortamı oyunbaz olmalı’, Sırma Karasu haberleri, Blam Zorlu Center PSM, The Office Blam

        Sırma KARASU/ HT CUMARTESİ

        sirmakarasu@gmail.com

        “Slapstick”; yani düşme kalkma, hatta hoplama zıplama gerektiren fiziksel güldürü zor iş. Charlie Chaplin’in hayat verdiği Şarlo karakteri gibi kült olmak da var, yetenek yarışmalarında izlerken utandığımız animatörler gibi rezil olmak da... İşin sırrı sağlam bir hikâye. Zorlu Center PSM’de 29 Kasım’da perde açacak “Blam” bilindik ofis ortamını bir sirke çevirmesi nedeniyle şimdiden Edinburgh Festivali Fringe gibi prestijli organizasyonlardan geçer not aldı. Ülkemizde çok fazla sahnelenmeyen “slapstick” türünün başarılı örneği “Blam”in yaratıcısı Kristján Ingimarsson’la görüştük.

        Bir makalede “The Office” dizisinin yaratıcısı ünlü komedyen Ricky Gervais’in de Blam’i çok beğendiğini okudum. Gösteriniz gerçekten The Office dizisinin ikinci sezonundaki “Office Olimpiyatları” bölümünden etkilenerek mi ortaya çıktı?

        “The Office” dizisinin genel atmosferinden ilham aldım. Özellikle de sıkıcı ve tekdüze ofis yaşantısı ve karakterlerin arasındaki hiyerarşik düzenden. Ama en çok da dizinin İngiliz versiyonundaki müdür karakteri David Brent, sanırım gezegenin en yalnız adamlarından biri.

        Gösteride alelade ofis malzeme ve eşyalarından muzip oyunlar icat ediliyor. İnsan böyle bir işin prodüksiyon safhasını merak ediyor...

        Elimizde elbette bir metin vardı ancak esas olay sahnede çalışma aşamasında oyuncularla gelişti. Kendi favori aksiyon filmi karakterini canlandırdıkları için tüm kadro inanılmaz bir hevesle çalıştı. Koreografi, kadronun kendi özel yeteneklerinden ve doğaçlamadan meydana gelen birçok ekleme ile zenginleşti.

        Kadronun background’ı nedir?

        Hepimiz farklı background’lardan geliyoruz. Klasik ve deneysel tiyatro, düşme kalkma komedisi (slapstick), pandomim, dans, sirk, dublörlük... Sanırım bizi birbirimize bağlayan, komedi ve limitleri zorlamamızı sağlayan çatlaklığımız!

        “Blam” kendi nev-i şahsına münhasır bir gösteri. Bu emsalsizlik farklı kültürden izleyicilerin karşısına çıkarken tedirginlik yaratıyor mu?

        Değişik kültürel yapıdan gelen farklı izleyicilerin karşısına çıkıyor olmak elbette zor. “Blam” emsalsiz bir gösteri olsa da fiziksel öğeler içeriyor ve komik. Bu ikisinden daha evrensel ne olabilir ki?

        Sanırım ofis ortamı, özellikle fiziksel aktiviteleri tüm gün masa başında oturmaya yeğleyen erkekler için sıkıcı. Üstelik erkekler kadınların aksine dedikodudan pek de haz etmiyorlar. Ne dersiniz?

        Bana kalırsa tersine erkekler masa başında oturmaktan biraz fazla hoşnutlar! Bu gösteri aracılığıyla sadece erkekleri değil kadınları da biraz gevşetip işlerini gereğinden fazla ciddiye almamalarını sağlamayı ümit ediyoruz. Ofis ortamı biraz daha oyunbaz olmalı. Dedikodu kısmına gelecek olursak; Blam’cilerin dedikoduyla işi olmaz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ