Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Kadın erkeğin uydusu olmak zorunda değil’, ekin türkantos yazıları

        EKİN TÜRKANTOS / HT PAZAR

        Twitter’da cereyan eden tavuk döner mevzusunun üstüne iki haftadır HT Pazar’da, kadın-erkek ilişkilerine değiniyoruz. Erkeklerin flörtte ve yatakta pek de görünmek istedikleri gibi başarılı olmadığını araştırmalarla ortaya koyduk. “Akıllarda kalan diğer soruları da bir bilene soralım” derken Lav’ın yeni kampanyası için gittiğimiz Kapadokya’da Aret Vartanyan’la karşılaşınca, uzmanlık alanı ilişkileri masaya yatırdık.

        Sosyal medyada aktif görünen ama yalnız hayatlarımız var. Sorun nedir, gerçekten sosyal medya mı?

        Sorun telefonlar ya da sosyal medya değil. Bugün yaşanan tüm sorunların temelinde bireyin kendini tanıyarak, sorgulayarak, kendine uygun bir yaşamı inşa etmesine izin verilmemesi yatıyor. Yediğimizden içtiğimize, kıyafetlerimize kadar tek tip yaşamlar, tek tip başarı kriterleri. Bu kalıplar insanı yalnızlığa hapsediyor. Bu global bir kriz. Sistem artık tıkandı. İnsanları öyle bir hale getirdik ki, sevilmek, değerli olduğunu hissetmek için sürekli yarışmak zorunda. Karşımızdakiler de aynı durumu yaşayınca ilişkiler yapaylaşıyor. Çareyi kendi dünyamızı yarattığımız cihazlarda, sosyal mecralarda arıyoruz.

        İlişki kurmayı unuttuk mu?

        Unutmadık ama ilişki kurmaktan korkar hale geldik. Karşımızdaki istediğimiz gibi olsun, o zaman ilişki de iyi olur zannediyoruz. Böyle bir şey yok. Karşımızdakiler bizim yansımalarımız.Tüm çalışmalarımın odağında “Sen değişmeden hiçbir şey değişmez” kuralı var.

        Eskiden “çıkma teklifi” vardı ve belki hayatlarımız daha kolaydı...

        Çünkü aşkı da kurallarla boğduk ve tüketilecek bir değer haline getirdik. Herkesin aşk, ilişki tanımı kendine ait. ‘Seven erkek şöyle yapar’, ‘Evlilik şöyle olmalıdır’ gibi kurallar koyduk. İlişki hemen başlasın ve istediğimiz gibi olsun istiyoruz. Oysa, her aşamanın ayrı bir anlamı ve tadı var. Reddedilme korkumuzdan, özgüven eksikliğimizden, sevgi ve ilgi açlığımızdan oyunlara, rollere başvuruyoruz.

        İnsanların ilişkiye neden başladığını bile bilmediğini söylüyorsun...

        Bireyin önce kendini tanıması, kim olduğunu ve ne istediğini bilmesi gerekir. Her ilişki ihtiyaçlarını karşılayamaz, her insanın beklentisi farklı. “Bir ilişkim olsun” diye de ilişkiye başlanmaz. İlişki sana iyi geliyorsa iyidir.

        “Karşındakinin düşüncesini tahmin etme, düşüncelerini kişisel algılama, gelecekte her şeyin garantisini arama” diyorsun. Bunları yaptığımızda daha mutlu olacak mıyız?

        Kesinlikle... Her insan dünyaya farklı gözlerle bakarken, biz hayatımızı çevremizdekilerin gözleriyle yaşıyoruz. Oysa herkes kendi hayatından sorumlu. Birkaç dakika sonra bile hayatta olacağımızın garantisi yokken her şeyin garantisini arıyoruz. O yüzden ya adım atamıyoruz. Oysa her an her şeyin değişebileceği yaşamın gerçeği.

        ‘AFFETMEK KENDİNİ ÖZGÜR BIRAKMAKTIR’

        Kötü bir deneyimin ardından duygularımızı tamir etmeden yeni bir şeyler yaşamaya başlayıp yeniden hayal kırıklığına uğruyoruz. Bu herkesin tipik sorunu. Bu tip durumlarda önerilerin ne oluyor?

        Her an sıfır kilometre. Eğer bir hayal kırıklığı varsa bunu yaşamaktan kaçmayalım. Bu çok insani. Sonrasında ise geçmişi geleceğe taşımamak önemli. Bir erkek yüzünden tüm erkekleri aynı kefeye koymak haksızlık. Hatalar her zaman olacak. Önemli olan kendimizi geçmişle değerlendirmekten vazgeçmek. Eski defterleri kapatmadan ilişkilere devam etmek travmatik olabiliyor. Burada affetmek kavramı devreye giriyor. Affetmek karşındakine hak vermek değil, kendini özgür bırakmak anlamına geliyor. Kendimize bu kadar haksızlık etmemeliyiz.

        Aslında kadın erkek, genç yaşlı temel ihtiyacımız aynı değil mi, sevilmek...

        Tartışmasız. Sorun sevilmek için sürekli bir şeyler vermemiz gerektiğine inanmamız. Karşımızdaki insanın istediği insan olmaya çalışıyoruz. Oysa bizi gerçekten seven olduğumuz gibi sever.

        Bir insanı hayatına almanın temel kriterleri ne olmalı?

        Oyunlara, stratejilere hiç gerek yok. İlişkiye göre yaşam dizayn edilmez, yaşamına göre ilişki dizayn olur. Düşünerek, planlayarak, ölçüp biçerek ilişki yaşamaya çalışırsak sadece karşımızdakine bir elbise giydirmiş oluruz ve sonucu hayal kırıklığı olur.

        ‘YERİ GELİR SİMİT EKMEK YERİZ, YERİ GELİR HAVYAR’

        Erkeklerin ilişki yaşamasında sanki bir kabızlık söz konusu... O erkekleri kim yetiştiriyor?

        Kız ve erkek çocuklarını eşit yetiştirmiyoruz ve bir sürü yapay kod yüklüyoruz ilişkilere. Hayatı paylaşırken düşeriz de kalkarız da... Yeri gelir simit ekmek yeriz, yeri gelir havyar. Hepimiz en önce insanız. İki insanın olduğu yerde, sorumluluk iki kişide de olmalı. Yani ortada bir kabızlık varsa bunu bir tarafa yükleyemiyorum.

        “CİNSELLİK RUHUN, BEDENİN TÜM DUYULARIN DANSI”

        Cinsellik de hâlâ büyük bir problem ilişkiler açısından. Tavuk döner mevzuu aslında bu anlamda yatağa da sıçrıyor. Yatakta bir kabızlık söz konusu mu?

        Cinsellik hâlâ skor yarışı olarak görülüyor. Oysa cinsellik kutsal bir eylem. Sadece çıplaklık ya da organik bedenlerin birleşmesi değil, daha ötesi. Ruhun, bedenin, tüm duyuların dansı. Bir tarafta tüketim toplumunun getirdiği olabildiğince fazla insanla birlikte ol, diğer tarafta tabulaştırılmış, yasaklanmış bir cinsellik anlayışı. İkisi de cinselliği yok ediyor.

        Cinsellik bir ilişkiyi ne düzeyde etkiler?

        Olmazsa olmazıdır. Cinselikten utanarak büyüdük. Varoluşunun en temel yapı taşlarından birini yok saydık. Silahları ve dövüşü değil, öpüşme sahnelerini sansürledik. Bugün maalesef evliliklerde, uzun süreli aşklarda birçok çift cinselliği görev gibi yaşıyor. Günü ve saati bile belli neredeyse. İyi bir dost, kardeş gibi aynı evi paylaşıyoruz. Cinselliğin yaşanamadığı bir ilişkiye (majör bir sağlık sorunu yok ise) ilişki demek pek mümkün değil benim için.

        YENİLİĞE YER AÇIN

        Kadınlar nerede hata yapıyor?

        ‘Kadın’ tanımlamalarını bırakıp içinizdeki kadını yaşatın. Özellikle evlilik ve annelik yükünü üzerinize almayın. Erkek de sorumluluk almalı. Tüm yükü üzerine alan bir kadının bir süre sonra çocuğuna verdiği sevginin kalitesinde bile azalma oluyor. Olmazsa olmaz ise ekonomik özgürlük. Bir de kadının kadına ettiğini kimse kimseye etmiyor. Dedikodudan, yaftalardan uzak durun. Kadın erkeğin uydusu olmak zorunda değil.

        Yenilenmek de önemli...

        Evlerimiz bizim kalemiz, yaşam alanımız, yuvamız. Ancak evleri düzenlerken gelecek misafirin ne düşüneceğini daha fazla önemsiyoruz. Oysa orada ben yaşıyorum. Kendimi nasıl huzurlu hissediyorsam öyle... Önerebileceğim ilk şey fazlalıklardan kurtulun. Hayatında yeniye yer aç. Bardakları yenilemek bile güne bambaşka bir enerji getiriyor.

        Aret Vartanyan’ın kurduğu Yaşam Atölyesi Kişisel Dönüşüm Akademisi üyesi 9 bin 200 kişi arasında yapılan araştırmanın sonuçları ilişkilerin haritasını da çıkarıyor

        Evli katılımcıların yüzde 73’ü mutsuz bir evlilik sürdürdüğünü belirtiyor.

        Erkeklerin yüzde 81’i eğer kesinlikle duyulmayacaksa, ilgisini çeken bir kadınla olacaksa ve orada kalacaksa eşini aldatabileceğini ifade eder; bu oran kadınlarda yüzde 27.

        Kadınlar aldatma eylemi için mutlaka bir neden belirtirken erkekte böyle bir açıklama ihtiyacı görülmüyor.

        Erkekler ve kadınların neredeyse tamamı; internetin ağırlıklı etkisiyle, zihinde zina yaptıklarını ifade ediyor.

        Evli çiftlerin yüzde 71’i ilişkilerinin monoton devam ettiğini söylerken sadece yüzde 3’ü ilişkilerinin sürekli yenilenerek heyecanını sürdürdüğünü söylüyor.

        Kadınların yüzde 80’i aldatmayan erkeğin olmayacağını ama kendi hayatındaki erkeğin ne yaptığını öğrenmek istemediğini söylüyor.

        Evli bir erkekle ilişki sürdüren kadınların yüzde 69’u bir gün asıl kadın olacağını bekliyor.

        Çiftlerin neredeyse tamamı partnerinin facebook şifresine sahip olmak istiyor.

        Kadınların cinsel ilişkilerindeki öncelikli sorunları partnerlerinin erken boşalma problemi, duygusallığın ikinci plana itilmesi, seks sonrası iletişim kopukluğu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ