Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Küçük Emrah büyük sarkazm, Sırma Karasu yazıları, Sırma Karasu haberleri, Küçük Emrah filmleri

        Sırma KARASU/ HT CUMARTESİ

        sirmakarasu@gmail.com

        Youtube’dan izlemelere doyamadığımız Gökhan Güney, Ümit Besen, Küçük Ceylan ve Küçük Emrah’lı epik film sahneleri geyiğimize baharat katmak için çekildiler sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ünlülerin henüz stil danışmanları, yaşam koçları ve pilates hocaları yokken kariyer kararları tek bir şeye endeksliydi; para. Film çekmek, popüler kültürün iyice arabeskleştiği 80’lerde, şarkıcıların bir numaralı ek gelir kaynağıydı. Tabii sinema filmlerinin ilk özel kanalın açıldığı 1990’a kadar fantazi-arabesk şarkıcılarının hayranlarına görsel olarak ulaşabildiği yegâne araç olduğunu da unutmamak lazım.

        İşin özü; “marka yüzü” olma hadisesi 30 sene önce olaydı... Ne Küçük Emrah’ın “garip” anası her yeni serüvende başka fenalıklara maruz kalacak ne de Ümit Besen filmin başında şarkılarla şımarttığı sevgilisini sonlara doğru “tokat manyağı” yapacaktı. Peki fevkalade abartılı saçmalıklara gün gelip de nur yağacağını kim tahmin edebilirdi?

        KENDİNİ HAFİFE ALMA SANATI

        Derdi tasayı hafife almanın en coşkulu yollarından olan sarkazm, yani tatsız bir konunun özellikle üstüne giderek yapılan kara mizahın kültürümüzde öylesine yeri yok ki, kavramın Türkçe tam karşılığı yok. Sarkazmın bir adım sonrasıysa “kendini küçümseyebilmek”, zayıflıklarla dalga geçerek tabuları kırıp hafiflemek. Batı kültüründe politikacısından şarkıcısına, ünlülerin takipçileriyle samimi bir bağ kurabilmesini sağlayan bu nimet bizde pek yok. Aklıma ilk gelen, fiyasko film “Kedi Kadın”, kötü film Oscar’ı Razzie’ye layık görülmesinden zerre gocunmayarak ödülü bizzat kabul eden Halle Berry. Sonrasında Amerika’nın efsane komedi programı “Saturday Night Live”da her hafta düzenli olarak kendisini en gülünç şekillerde taklit eden komedyenin karşısında Justin Bieber taklidi yapan Miley Cyrus...

        BİR BATILI GELENEĞİ OLARAK SARKAZM

        Memleketimizin ünlüleri -tuhaf olanı buna komedyenler de dahilciddiyeti yaşam felsefesi haline getirmiş durumdalar. Bir tür kontrol manyaklığı da var tabii. Kariyerlerinin her adımı üstünde öyle bir hâkimiyet istiyorlar ki çoğu, belki de söyleyecek pek bir şeyleri olmadığı korkusuyla röportaj dahi vermiyor. Sezen Aksu, Yıldız Tilbe, Tarkan, Şebnem Ferah ve daha niceleri. Gerçi Sezen Aksu’nun hakkını yemeyelim, boyunun kısalığından memnuniyetsiz “milli serçemiz” konserlerinde biletli seyircilerine mini bir stand-up sunuyor. Ancak Aksu’nun cidden sağlam olan mizah anlayışını TV’den izlemeyeli yıllar oldu. Yakın zamanda da bir komedi programında görebileceğimizi sanmıyorum. Bir de “gizemini koruma” mevzuu var ki, yeni medya çağında hükmünü tamamen yitirdi. Bu devirde seyircisiyle direkt iletişim kuramayan ünlü siliniyor.

        Ancak ne olduysa oldu; ister reklamcıların sosyal medya sayesinde tüketici geyiklerine hâkimiyetlerinin artmasından bilelim, ister “Ünlüler hazırdan yiyorlar” diyelim, son yıllarda klişelerin ti’ye alındığı reklamlar arttı. En iç ısıtanı tartışmasız Kadir İnanır’ın olağan sertliğiyle çıkıp sonradan çamaşır makinesi için “Sıkıyor mu?” dediği reklam. “Kadirizm” akımının müsebbibini böyle absürt bir mizansende görmek şahane. Diğer bir nefis örnekse Muazzez Abacı’nın açlıktan assoliste bağlayan genç reklamı. Ancak şahsi favorim Demet Akalın ve Hande Yener’in gerçek kavgalarını bir alışveriş sitesinin reklamına taşımaları. Bu iki kadını, aldırmazlığın getirdiği o cool havada bir daha görür müyüz bilmem. Ölümüne hayranı olduğum Hollywood magazin dünyasına en yaklaştığımız andı, orası kesin.

        ‘MOZART GELSE KONSERİNE GİDERİM’

        Kendisiyle dalga geçebilen kazanıyor, hem de bayağı kazanıyor, şaibeler devam etse de Küçük Emrah’ın aldığı büyük rakam ortada. Ünlülerin ürünlere desteğinin çok daha eskilere dayandığı Amerika’da, desteğin markayı mı yoksa ünlüyü mü konuşulur hale getirdiği tartışması sürüyor. Sonuçta kimse, kariyerinde ciddi takılan bir ünlüyü sırf internetteki reklam videosunda şirin buldu diye markanın fanatiği haline gelmez. Burada mizah devreye giriyor ve markayı “genç ve bizim gibi matrak” biri olarak konumlandırıyor. Ancak Emrah’ın röportaj vermemesi aklımı kurcalıyor. Acaba “Emrah koş!”la başlayıp evrenin sonsuzluğuna uzanan geyiklerden ne kadar haberdar? Yoksa Emrah hâlâ “Mozart dinler misin?” sorusuna “Gelse konserine giderim” diyen adam mı? Mesela o reklamın üstüne Emrah’ın tüm o filmleri genel bir bakışla ve deneyimin getirdiği birikimle incelediği röportajlar gitmez miydi? İşte o zaman Emrah’ın kendisine gülmeyi becerebilen şahane bir ünlü olduğuna inanırdım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ