Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Boş Ders, Işıl Cinmen'le Boş Ders, cep telefonuna gelen reklam mesajları, telefona gelen reklam mesajları, reklam sms'leri

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Uzun zamandır kendimi reklam panosu gibi hissediyorum.

        Tuhaf bir kabullenmişlikle alışmıştım da bu halime.

        Ne yapsam değişmez gibi, kader gibi...

        Pizzacıdan gelen mesajları sukünetle siliyor, bankadan gelen telefonları “teşekkür ederim, istemiyorum” diyerek ezik bir nezaketle kapatıyordum.

        Ama...

        Hoşlandığım adamın aramasını beklerken müşteri hizmetlerinin telefonuyla yıkıldığım an kafamda şimşekler çaktı.

        “Sizin ve tüm müşteri hizmetlerinin hapse girmesini istiyorum!” diye bağırmaya başladım.

        Kadın üzerime fazla gelmedi, telefonu kinayeli bir ses tonuyla “sağlıcakla kalın” diyerek kapattı.

        Avukatımı aradım.

        “Tacize uğruyorum. Tacizin illa cinsel içerikli olması gerekmiyor, değil mi? Taciz, ceza kanununa göre suç ve her suçun bir cezası var. Bunu yaşamaya mecbur muyum? Kader mi bu?” diye sordum.

        “Hayır” dedi. “Savcılık, Erol M. isimli bir kişinin talebini kabul etti ve Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde GSM şirketinin müşteri hizmetlerindeki 4 görevli hakkında ‘kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak’ suçundan 3’er aydan 1’er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.”

        Sistemi değiştirmek için harekete geçmek yerine kişilerin dava konusu olması anlamsız olsa da mücadelenin başlangıcı için bir adımdır.

        Hukuk, reklam panosu yerine konulmak istemeyenlerin yanında.

        Zaten işimizi kolaylaştıracak kanun da 1 Mayıs 2015’te yürürlüğe girecek.

        Telefona izinsiz gelen tanıtım ve reklamlara dava açılabilecek.

        “İstemiyorum!” dememize rağmen tacizlerini sürdürenlere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yazılı şikayette bulunacağız.

        Reklamı gönderen firmalara direkt olarak başvurup bunları engelleyebileceğiz ama yine de teferruatlı bir süreç.

        Sonra firmalara 2 bin ila 20 bin arasında cezalar kesilecek falan.

        Uzuuun zaman alacak yani.

        Asıl soru şu:

        Biz, “Reklama maruz kalmama hakkımız vardır!” diyerek orta vadeli bir savaşa toplu halde girecek miyiz?

        Reklam tacizine son vermek için mücadele edecek miyiz?

        Olmayacak bir şey değil.

        Türkiye’deki sürecin hızlanması ve başvuruların kolaylaştırılması için sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde bir kampanya başlatılmalı.

        Avrupa ve Amerika’da cep telefonunuza ticari mesajlar geliyorsa siz gönderenden reklam ücreti talep edebiliyorsunuz.

        Amerika’da cep telefonuna mesaj çekerek ve görüşerek reklam yapılmasına 1.2 milyon dolar ceza kesileli 5 yıl oluyor.

        Tüketici hakları ile ilgili Ticaret Komisyonu, bu tür ticari bilgilendirmeleri "Do Not Call - Telefon Açma" yasasını ihlal olarak değerlendirildi ve şirketlere 1.2 milyon dolar ceza kesildi.

        Çünkü Amerika’da buna “Hayır!” diyen insanlar vardı.

        Onların “Hayır!”ından 150 milyon Amerikalı yararlandı.

        Türkiye’de de olsaydı, şu an bunları konuşuyor olmazdık.

        Zira 2009’da Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurumu (BTK) İkinci Başkanı Galip Zeyrek, ''Türkiye'de bize bu şekilde bir şikâyet gelmedi ama gelirse inceleriz''demiş, GSM abonelerinin SIM kartı alırken sözleşmeye ‘ticari reklam bilgisi gelmesin’ diye yazmalarını önermişti.

        Ama hiçbirimiz bu konunun peşine düşmedik.

        SOKAKLARI GERİ AL!

        Bunu halledebilirsek işi ilerletebiliriz.

        Telefonlarımızı temizlemeyi başarırsak, kenti de sahiplenmek için bir umudumuz olabilir.

        Önümüzde örnek olarak Grenoble var.

        Fransa’daki Grenoble şehrinin sakinleri sokaklarda reklam görmemenin bir hak olduğuna karar verdiler.

        Bu hakları için ciddi bir mücadeleye giriştirler.

        Biz, telefon meselesini halledene kadar Grenoble muhtemelen, Avrupa’da açık hava ilanlarını yasaklayan ilk şehir olmayı başarmış olacak.

        Süreci Yeşiller Partisi üyesi Belediye Başkanı Éric Piolle başlattı.

        2014’te Belediye Başkanı seçilen Piolle’nin başlattığı projenin hedefi şu: Kentin sokaklarındaki tüm billboard’lar kaldırılacak ve onların yerine ağaçlar dikilecek!

        Piolle, önümüzdeki yılın ortasında kentteki 326 billboard’ın kaldırılacağını ve onların yerine genç ağaçların dikilmiş olacağını söylüyor.

        Reklamlar medyadan yer ve zaman satın alırken, sokaktan billboardlar kiralarken aklımızın bir köşesini daha tutsaklaştırıyor.

        Oysa 68 Paris’i bize “Sokakları geri al!” demişti ve bunun olabilirliğini göstermişti.

        Şimdi lütfen siz de ağaçlarla kaplı ve reklamsız sokaklarda yürüdüğünüzü ve telefonunuzun sadece istediğiniz insanlardan gelen mesaj ve aramalarla ses çıkardığını hayal edin.

        Naomi Klein’i* hatırlayın arada sırada ama ısrarla.

        Hayat neye benzerdi reklamsız? Düşleyin.

        Zor değil.

        Unutmayın, “Önce düşünce değişir sonra insanlık düşüncesine uygun çözümleri yaratır.”

        Bu bizim hakkımız değil mi?

        “Evet!” diyorsanız kollarınızı sıvayın ve tekrar edin: Hak verilmez, alınır!

        Bu haftanın Boş Ders'i bitti, ciddi konulara dönüyoruz!

        Naomi Klein* 2000 Guardian Kitap Birinciliği ve 2001 Kanada Ulusal İş Dünyası Kitabı ödüllü Naomi Klein’ın No Logo: Küresel Markalar Hedef Tahtasında isimli kitabı, markaların sadece medya ya da sokaklarda değil, okullar dahil olmak üzere, aynı anda ve hemen her yerde karşımıza çıkabildiğinden ve bunun yarattığı sonuçlardan bahseder.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ