Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Kadın ‘Süheyl ‘Eeeh bıktım senden’ demesin de’ , Burçin Orhon, alzheimer, süheyl uygur, röportaj, 50 First Kiss, nazenin tokuşoğlu

        Nazenin TOKUŞOĞLU / HT PAZAR

        ntokusoglu@htgazete.com.tr

        Yeni nesil pek bilmez, bizim dönemin şeker dansçı kızıydı o. Lakabı "Bambi"ydi... Yıllar önce yabancı damat kavramıyla da onun sayesinde tanışmıştık. İrlandalı şarkıcı Johnny Logan'la bir birliktelik yaşamış sonra da hayatının aşkını bulmuş, Süheyl Uygur'la evlenmişti. Zamanla renkli dünyadan yavaş yavaş kendini çekmişti. Birlikte katıldıkları bir televizyon programında "Bambi'ydi Bambu oldu" diyebilen bir koca ile buna canlı yayında gülebilen eşiydi onlar...

        Geçenlerde 'Alzheimer' olduğunu söyledi Burçin Orhon. Daha 52 yaşında, hayat dolu, hayatından da sporu eksik etmezdi. Nasıl olurdu? Neden? Kim fark etmişti? Şimdi ne olacaktı? İşte tüm bunları Burçin Orhon'la konuşmak için randevulaştık. Telefonda "Notumu aldım" deyince buluşma öncesi tekrar rahatsız etmedim, zaten derste olacaktı. Meğer notu yazdığı kâğıdı defterine geçirmeyi unutmuş ama beni görünce "Aaaaa" dedi, "İyi ki çekip gitmedim"...

        Buluşma sebebimiz onun bu unutkanlığı olmasaydı, "Olur canım öyle şeyler" der geçerdim. Bugün düşündüm... Aslında günümüz koşulları hepimizi birer Alzheimer adayı haline getirmedi mi? "Ben odaya ne almaya gelmiştim", "Kimi arayacaktım", "Bu kitabın sonu nasıl bitiyordu, daha geçen yıl okudum"... Demeyeniniz var mı?

        Geçmiş olsun... Umarım erken teşhis işe yarar. Biz de sizin güzel haberlerinizle daha bilinçli bakmış oluruz bu tür hastalıklara...

        Sizlerin ilgisi, alakası bana inanılmaz moral oldu, gerçi evdekiler biraz gerildi ama önemli bir konu. Alzheimer'ın adı çıkmış. Daha 30 tane yaygın beyin hastalığı var. Belki söylediklerime kulak veren bir okuyucunun böyle bir rahatsızlığına erken teşhis konacak.

        Çok ciddi bir hastalık ve sayenizde gündeme geldi.

        Katıldığım bir televizyon programında Prof. Dr. Osman Tanık da vardı. Her 100 kişiden 8'inin 'Alzheimer' hastası olduğunu söyledi. Son dönemde bu hastalığın tedavi süreciyle ilgili olumlu gelişmeler varmış. Benim için ümit olduğunu da söyledi. Dedi ki; "Evet Alzheimer'ın semptomları da böyledir ama antidepresan kullanımı yanıltıcı olabilir ve o ilaçları bırakmak bile bir adımdır. Benim için yayına doktorlar geliyor, iki kişi seyretse bile kâr...

        Neler kullanıyordunuz ve neden?

        Stresten tabii... Uyutan, yatıştıran, mutluluk hormonu salgılatan; Allah ne verdiyse... Hepsini bıraktım. Çok ağır ilaçlardı. Son bilgilere göre hafızamla ilgili bir problem var ama Alzheimer mı onu bilmiyoruz. "Başlangıcı" dendi. Adı o kadar önemli değil ama bir sorunum var ve öğrenmek istiyorum. İki sayfa doktor ismi var elimde, aralarında şifacılar da var. Kabuklu ceviz beyine çok faydalıymış bunu öğrendim. Zaten ceviz güzel bir şey, yemekte sakınca yok.

        Ama etle aranız yok değil mi?

        Annelerimiz "Et yemezsen kafan çalışmaz" derlerdi küçükken, şimdi o geldi aklıma... Evet maalesef ikisi de doğru. Et önemli ve aram yok. Annem Rum olduğu için bizim mutfakta hep Akdeniz yemekleri pişerdi. Yemeğin içinde et kültürü yoktu. Etli fasulye bilmem ben. Kırk yılda bir pirzola, yanında bol salata, o kadar... Yayına gelen doktor "Akdeniz usulü beslenin" dedi mesela, e ben tam olarak öyle besleniyorum, et hariç. Balık da sevmem çünkü... Ayda bir kere yemeye çalışacağım artık, akıl sağlığım için...

        'DİZİNİN ORTASINDA BAŞINI UNUTTUM'

        Ne oldu da doktorun yolunu tuttunuz?

        Birkaç keyif aldığım şey var, biri de yabancı dizi izlemek. Genelde komplike senaryoluları sevdiğim için altyazıyla takip ederim, İngilizcem yeterli değil. Kaçırmaya başladım. Bulmaca çözüyorum mesela, "ananas" yazdığımı sanıyorum ama bir kutu boş. Defalarca kontrol ettikten sonra ortadaki "a"yı unuttuğumu görüyorum. Unutkanlık hep vardı ama dikkat bozukluğu sonradan çıktı. Günlük hayatımda hep bir şeyleri unuturum. Zaman mefhumum yoktur. "Dün" diyorsam geçen haftadır, "Geçenlerde" diye başladım bir gün, 2 yıl önceki olaymış. Bu yeniydi.

        Unutkanlıkla dikkat bozukluğu birleşti...

        Aynen... Yolda giderken kayboldum sanıyorum. "Ben buraya nasıl geldim"... Panik içindeyim. Birkaç dakika bekledikten sonra evin yolu olduğunu fark ediyorum. Solitarie oynamayı çok severim mesela. Bazen takılıyorum ve boş bakmaya başlıyorum. "Ne olacak Solitarie oynama, örgü ör" diyeceksin ya, bundan da koparsam? "Anne bunu seyrettin" diyor kızlar, "Hayır" diyorum çünkü hatırlamıyorum. Geçenlerde dizinin ortasında başını unuttum. Söylenerek tekrar başa aldım. Bu benim hayatımı zorlaştıran bir şey. Sizi bir yere yazdım eminim ama defterime geçirmeyi unuttum.

        "Şu an not alıyorum" dediniz diye hatırlatmadım.

        İnsan kendine konduramıyor, "Notu geçirmeyi de hatırlarım" demişimdir. Uzun lafın kısası 2-3 hafta sonra durumum ve daha iyi bir yaşam için yapmam gerekenler netleşecek.

        Ben de aynı şeyi ilk defa anlatıyormuş gibi defalarca anlatırım, şu an bunu okuyan birçok kişi "Aa ben de" diyordur. Ama insan gerçekten konduramıyor kendine...

        Bazı şeyleri hiç önemsemiyor doktor. Biz kendimizle yaşadığımız için hayatımız zorlaşıyor ama onun için normal şeyler. Kendi kimliğini unutanlar vaka onun için... Ama onu yaparken bunu unutuyorum, 3 çocuğum var ve akıl sağlığımdan olmak istemiyorum. Sizi unutmuştum mesela Allah'tan çıkmamışım. Günlük yaşantım çok etkilendi. Mesela dans figürlerini unutmuyorum ama isim hafızam berbat. Sıralı işlerde çok unutkanım. Bakalım hayat nereye gidecek...

        'Neyin daha iyi sonla biteceğini bilemezsin'

        Ailenizde Alzheimer hastası yok. Peki ya hafıza problemi yaşayan?

        Annemde hafıza problemi var ama kadın 72 yaşında, normal... Koç, Sabancı da olsanız herkesin türlü derdi var ve beyin ister istemez yoruluyor. Benim beyin yaşım da şu an anneminkiyle aynı ama 52 yaşındayım. En küçük kızım 12'sinde... Ona daha uzun yıllar destek olmak istiyorum. Çevremdeki insanları üzülüp yormaktan korkuyorum.

        Geriye dönüp baktığınızda "Keşke şöyle yapsaydım" dediğiniz bir şey oldu mu?

        Kimseye mesaj vermek haddime düşmez ama başından "Ben bunu hak edecek ne yaptım" tarzı cümleler kurarsanız tedaviye eksik bakiyeyle başlamış olursunuz. Sağlık, para ya da statü kaybı olabilir söz konusu... Bir zorluk yaşadığımda artıları, eksileri koyarım önüme, dövünmem. "Keşke gece yola çıkmasaydın" dediler frenim patladığında. Dümdüz yan yolda patladı, anayolda tarlaya uçabilirdik, şu an evimin bulunduğu Acarkent'te patlasaydı ölmüştüm belki, her yer yokuş. Öbür türlüsünü düşündüğün anda neyin daha iyi sonla biteceğini bilemezsin. "Sana 5 yıl sonra Alzheimer teşhisi konacak" deselerdi her gün biftek mi yiyecektim. Hayır tabii ki... "Bilmem ne bulamacı" yap diyorlar ballı falan, tamam onu da yaparım ama kafayı da bozmaya niyetim yok. Elimden geldiğince güzel yaşamaya çalışacağım, bundan önce yaptığım gibi...

        ‘Kızlar kafa yapıyor benimle’

        Siz hayatla dalga geçen bir karaktersiniz.

        “50 First Kiss” diye bir film vardı. Her gece hafızasının silinmesine yol açan ender bir nörolojik rahatsızlığa sahip Lucy’yle ona âşık olan Henry’nin her sabah yeniden başlayan ilişkisini konu alıyordu. Bunun esprisi yapıldı mı evde? Süheyl Bey ne diyor duruma? Çevremde olay duyulduktan sonra çok yapıldı, “Süheyl’in işi zor” diye ama Süheyl’le aramızda öyle bir espri olmadı. Çünkü Süheyl yeni fark etti durumu, basın falan çok ilgilenince. Ajitasyonu sevmediğim için anlamaması normal. Hasta olduğumda üstüme düşülmesini sevmem. Ameliyat olurum, ertesi gün sokaklarda gezerim.

        Kızlarla durum nasıl?

        Küçük kızım Ayşe, bu durumla epey bir eğleniyor. Aman eğlensin, üzülmesin de... Geçenlerde “Anne sana yılbaşında büyük bir sürprizim var” dedi. “Aaa nasıl bir sürpriz” dedim. “Söylemem” dedi , sonra durdu “Gerçi söylesem de nasıl olsa unutursun” dedi gitti. Kafa yapıyorlar benimle. Basının bu kadar ilgilenmesine biraz üzüldüler o kadar. Yoksa evde hayat eğlenceli. Böyle olunca daha iyi hissediyorum kendimi. Konunun başı neydi?

        “50 Ilk Öpücük” filminden yola çıkarak eşinizin tepkisi...

        Ha tamam... İlk başta üzüldü tabii, dallanıp budaklanınca. Bana çok düşkündür. Başım sıkışınca beni toparlar, gerekirse ortalığı ayağa kaldırır. Geçenlerde Eskişehir yolunda frenler boşaldı. Aramadığı adam kalmadı. Çok dayanılacak biridir. Hasta olduğun zaman arkanda sağlam birinin olduğunu bilmek iyi bir şey. Daha da fazlasına ihtiyacım olmaz umarım. Günün birinde daha kötü olursam “Eeeh bıktım senden” demesin de.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ