Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar tecavüzcülük genlerden mi geliyor, moldovalı ana g., Randy Thornhill, Mağara adamı tecavüz etmezdi

        Moldovalı genç kız Ana G. 2 hafta önce İstanbul’a geldi, 92 saati “kayıp”. İlk bulgular, hatırlamadığı zaman diliminde tecavüze uğradığı yönünde. Üstelik bu, Türkiye’deki kadınlar için gündelik bir tehlike. Peki bazı erkekler neden tecavüz ediyor? Adli tarafını 3. sayfaya bırakalım; biz bilimsel tarafına bakalım...

        Derleyen: Alihan Mestci

        TECAVÜZCÜLÜK GENLERDEN Mİ GELİYOR?

        “Evrimsel psikologlar”a göre, “Bazı erkekler neden tecavüz ediyor” sorusunun yanıtı evrimde. Yani? Yanisi, 10 binlerce yıldır tecavüzcü erkekler geride daha çok evlat bırakarak kendi DNA’larının -buna “tecavüz geni” de dâhildevamını sağladı. Haydi canım! Neyse ki “davranışsal çevrebilim”ciler bu teze karşı çıkmakla kalmadı, “Halt etmişsiniz” diyerek net biçimde çürüttüler. Sonuç, suçu mağara adamına yıkmayın, zira o bugünkü tecavüzcülerden çok daha insandı!

        Peki neden tecavüz ediyor, öldürüyoruz? Reuters’in bilim editörü Sharon Begley’nin nefis bir araştırması var... Bazı bilim adamları bu sorunun cevabını evrimde buluyor. Evrimsel psikologlar, “100 bin yıl önce Buzul Çağı’nda tecavüz genleri taşıyan erkekler, bu genleri taşımayanlara göre evrimsel açıdan üstündü” diyor. Yani, “Tecavüz bize atalarımızdan miras” demeye getiriyorlar.

        Bunu savunan isimleren biri, Biyolog Prof. Randy Thornhill. 2000’de yayınladığı A Natural History of Rape: Biological Bases of Sexual Coercion (Tecavüzün Doğal Tarihi: Cinsel Şiddetin Biyolojik Temelleri) adlı kitabında, tecavüzün genetik bir aktarım ve bu genlere sahip olanlara evrimde avantaj sağlayan bir davranış olduğunu öne sürdü; büyük tartışma koptu. Profesöre göre, bu erkekler, yani Buzul Çağı adamları, “sadece kendilerini isteyen eşlerle değil istemeyenlerle de birlikte oldukları için daha fazla çocukları oldu. Tecavüz genleri taşıyan bu çocukların hayatta kalıp üreme olasılıkları da daha yüksekti. Ve o nesil şimdiki de olabilir. Tecavüz genleri taşımayan tarih öncesi erkeklerin aile ağaçlarıysa kurudu...” İddia, evrimsel psikoloji çevrelerinde kuvvetliydi. “Davranışlar kalıtsaldır, gelecek kuşaklara aktarılır ve hepsi bir araya gelince insanların nasıl düşüneceği, hissedeceği ve davranacağını tanımlayan evrensel bir insan doğası oluşturur” diyorlardı. Evrimsel psikologlar, 21. yüzyılda, Taş Devri mantığıyla hareket ettiğimizi ileri sürüyordu. Taş Devri’ne yakıştırdıkları bir davranış, -mesela tecavüzgenetik mirasımızda yer alabilirdi...

        Ardından tartışmaya, Thornhill’in eski çalışma arkadaşı, antropolog Kim Hill de katıldı. Hill, yıllarca Paraguay’daki avcı-toplayıcı kabile Ache topluluğu üzerinde çalıştı. Dolayısıyla elinde neredeyse bir zaman makinesi kadar iyi bir araç vardı: 100 bin yıl önceki insanlara çok benzer şekilde yaşayan Ache topluluğu... O ve iki arkadaşı, uzun süre kabiledeki erkek davranışlarını incelediler. Ama hiçbir tecavüz gözlemlemediler. Bununla yetinmeyen Hill, Ache kabilesinde tecavüzün buna yeltenenlere muhtemel maliyetlerini ve faydalarını puanladı, karşılaştırdı. Sonuçta tecavüz eğilimlilerin ya da yeltenenlerin kabileden dışlanması, kadınların yakınları tarafından öldürülmesi, yiyeceklerin onlarla paylaşılmaması gibi kalemlerle yükselen maliyet, faydanın 10 katı çıktı! “Buna göre tecavüzün evrime bağlanması ihtimali fazlasıyla zayıf” diyor Hill. “Buzul Çağı insanlarının tecavüzü bir üreme stratejisi olarak kullanması aptalca bir düşünce. Dolayısıyla tecavüzün genlerde önceden programlandığı iddiası desteksiz kalıyor.”

        HAYATTA TUTAN ESNEK AKIL

        Zamanla, Hill’in Ache topluluğunda yaptığı gibi, “tecavüz geni” düşüncesini alaşağı eden çalışmalar çoğaldı. Evrimsel biyolog Massimo Pigliucci, insanları evrimde avantajlı kılanın “tecavüzcülük” değil, “esnek ve tepki verebilir akıl” olduğunu söylüyor. Yani akıl, hayatta kalmanın ve üremenin yollarını her koşulda bulur: “Şartlar değişir... Bazı çevresel koşullarda kendisine para babası arayan kadınlar için bir tür akıl geçerlidir; başka koşullar altındaysa başka bir akıl. Evrimsel psikologların öne sürdüğü gibi evrensel bir insan doğası yoktur. Mesela üvey çocuklarını öldüren üvey babalar için üreyip soyunu sürdürmek büyük mesele olabilir... Kim Hill’in araştırmaları, Amerikan şehirlerinde de Afrika’nın avcı-toplayıcı köylerinde de, erkeklerin üvey çocuklarına bakıp beslemesinin yaygın olduğunu gösteriyor. Hill, bunun nedeninin istikrarsız evlilikler olduğunu söylüyor: Erkekler ve kadınlar evlenir, çocuk sahibi olur ve ayrılırlar. Böylesi bir durumda esnek insan zihni, “anneleri etkilemek, onlarla eşleşmeyi sağlamak için” yollar bulur. Öneğin “Kadının çocuklarına iyi davran ki seninle yatsın” düşüncesi, erkeğin uyumunu maksimize eder. Bilimi ve aklı umursamayanlar çocukları öldürür; kadın da büyük olasılıkla ilişkisini keser ve spermler de Darwinci görevlerini yerine getiremez! Tecavüze uğrayan kadınlarsa, 100 bin yıllık insan hikâyesi gösteriyor ki, ya öz çocuğu doğurmama ya da doğsa bile yaşatmama eğiliminde olurlar. Böylece yazının başındaki iddia sahipleri yine yanılır...

        SAVAŞÇIDAN KOCA OLMAZ

        Bırakın tecavüzcüleri, cesur bir savaşçı olmanın kızları etkilemesi ve geride daha fazla evlat bırakmayı sağlaması mefhumu bile bu arada devrilip gidiyor. 1958’de misyonerler gelene kadar Ekvator Amazonu’ndaki Waorani kabilesi, bilinen en yüksek cinayet oranına sahipti: Kadınların yüzde 39’u ve erkeklerin yüzde 54’ü, kuşaklar boyu süren kan davaları yüzünden diğer Waorani’ler tarafından öldürülüyordu. Ortak akıl, ne kadar çok baskına katılırsa bir erkeğin o kadar çok karısı olacağı ve geriye daha fazla tohum bırakacağı yönündeydi. Ancak, Pennsylvania State University’den Stephen Beckerman ve ekibi, 95 savaşçının katıldığı baskınların ve işledikleri cinayetlerin kayıtlarıyla aile öykülerini çıkarttı. Sonra da bu inanışın tepetaklak olduğunu bildirdiler. “Agresif adamlar, kocalık açısından feci bir malzeme sunuyor” diyor Beckerman. “Kendi çocukları ve karılarının da ölme riski bulunduğundan, kadınlar onları genellikle koca olarak tercih etmiyordu.” Sonuç olarak üstün savaşçılar, daha az saldırgan erkeklere kıyasla geriye çok daha az döl bırakıyor. Sert erkek davranışları bazı ortamlarda evrimsel uygunluk bahşederken bazılarında etmiyor. Yani işler duruma göre değişiyor.

        MAĞARA ADAMI MASUM

        Peki, evrimsel psikoloji çökerken “insan doğası” ne olacak? Davranışsal çevrebilim, bu noktada “duruma göre değişir” fikriyle evrimsel psikolojinin yerini alıyor. Bu düşünceye göre insan doğasının merkezinde çeşitlilik, esneklik ve çevresel taleplere göre davranışları biçimlendirebilme kapasitesi var. Yani, insanların çeşitliliği sistemdeki bir arıza değil; bu sistemin ta kendisi... Tabii bu durum her şeyi değiştirir. En başta da evrensel bir insan doğasının bulunduğu, bunun Taş Devri beyninin sonucu olduğu iddiasını. Evrim gerçekten de insan beynini biçimlendirdi. Ancak evrim “taşla, odunla” değil “pamuklara sararak” yaptı bunu. Böylece bize dünyayı enine boyuna tartıp ona adapte olabilen esnek zihinler bıraktı. Hayatta kalmanın başka başka yolları bulundu. Evrimsel psikologların iddia ettiğinin aksine, mağara adamı 21. yüzyıl insanından çok daha masumdu... Peki öyleyse bugün aramızda neden tecavüzcüler var? Belki sıkıcı olacak ama; eğitim, aile ortamı, ekonomik durum, adalet ve güvenlik atmosferi bu meselenin yapı taşları arasında. Yahut siz kısaca “insan değiller” de diyebilirsiniz!

        İZOLE TOPLUMDA ‘90-60-90’ HASTALIK

        Erkeklerin, bel-kalça oranı 0.7 (örneğin 90-60-90 ölçülü) kadınları tercih etmesini sağlayan bir zihinsel modüle sahip olduğu iddiası, evrimsel psikoloji teziydi. Ancak, Peru ve Tanzanya’daki izole toplumlarda, erkekler böyle kadınları “hasta görünüşlü” buluyor.

        Bazı genler 10 bin yaşında

        Genetikçiler, insan genlerinin sanılandan çok daha hızlı bir şekilde evrimleştiğini ortaya çıkardı. Görünen o ki, bazı genler sadece 10 bin yaşında, bazıları daha genç bile olabilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ