Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘AIDS’in ölümcül olmadığını Monaco’da öğrendim’, Aybala ÇALIŞKAN, Demet Sabancı Çetindoğan, Fight AIDS Derneği, Monaco Prensesi Stephanie, Uluslararası Yılın Kadını, AIDS ölümcül mü

        Aybala ÇALIŞKAN / HT PAZAR

        Başarılı iş kadını, sosyal sorumluluk projelerine kendini adamış bir anne, davetlerin başı çeken ismi Demet Sabancı Çetindoğan, geçtiğimiz günlerde “Monte Carlo Uluslararası Yılın Kadını Ödülü”nü aldı. Monaco Prensesi Stephanie’nin başkanı olduğu Fight AIDS Derneği’nin gala gecesine Türkiye’den katılan tek davetli Demet Sabancı Çetindoğan’la İstanbul’a döner denmez Pera Palace Hotel Jumeirah’ta buluştuk.

        Yaklaşık 1 ay önce Monaco’da “Uluslararası Yılın Kadını” ödülüne layık görüldünüz... Nasıl aday gösterildiniz?

        Her yıl kadınlar arasında 2 ödül veriliyormuş. Bir tanesi Monaco’da yaşayan, orada sosyal sorumluluk projelerine duyarlı çalışmalar yapan bir kadına, diğeri Monaco dışında yaşayan bir kadına... Bu yıl da “Uluslararası Yılın Kadını Ödülü”nü bana layık gördüler. Bu tamamen sosyal çalışmalarla ilgili bir ödüldü. Benim için çok özeldi.

        Ödülü alırken neler hissettiniz?

        Şimdiye kadar hep yaptığımız işlerden dolayı, iş kadınlığı yönümüzle takdir ediliyorduk. Bunun sosyal sorumluluk yönüyle olması çok önemliydi çünkü ben bu işlere çok gönül vermiş bir insanım. Gördüm ki Monaco gibi gelişmiş bir ülkede de bu işe, bu konuya çok önem veriyorlar ve yaygınlaşması için ön ayak oluyorlar. Doğru bir iş yaptığımızı, ülkemizin de bu anlamda gelişmiş olduğunu bu ödülü alırken bir kez daha hissettim.

        Ayrıca Monaco Prensesi Stephanie’nin başkanı olduğu Fight AIDS Derneği’nin gala gecesine de davet edildiniz. Türkiye’den tek davetli sizdiniz. “O gece çok şey öğrendim” demişsiniz. Galada neler gözlemlediniz?

        Prenses Stephanie’nin davetlisi olarak geceye katıldım. Çok eğiticiydi benim açımdan. Çünkü her şeyden önce AIDS’i ölümcül bir hastalık olarak biliyordum. Artık bunun günümüzde erken tanıyla, tedaviyle ölümcül olmaktan çıktığını ve hasta doğru şekilde yönlendirilirse hastalıkla uzun süre yaşanabileceğini öğrendim. Ayrıca Prenses’in Afrika ve Asya’nın belli kısımlarında fiilen çalışmalara katıldığını gördüm. Oradaki hastalarla birlikte oturuyor, sohbet ediyor, yemek yiyor, onlarla birgün geçiriyor. Bu da bana AIDS’e ne kadar önem verdiğini gösterdi. Ayrıca Prens Albert de o gece kız kardeşinin yanında yer almıştı. Bu da aslında tüm dünyaya bir mesajdı. Sadece şahsi olarak değil, ülkelerinin de bu konuya ne kadar önem verdiğini gösteriyordu. Geldiğimin ertesi günü Twitter’dan, ülkemde neler oluyor diye baktım. Bunların bazılarını paylaşmak isterim: “Atın ölümü arpadan olsun. Türkiye’deki durum bu Demet Hanım’’; “Bu konular bize uzak Demet Hanım, ‘zaten biz şerbetliyiz’ diye düşünür ülkemin insanları’’... Aslında çok ciddi bir hastalık. Bu virüs vücudunuza girdiğinde belki 10-15 yıl sonra ortaya çıkıyor. Uzun yıllar vücudunuzda bulunmuş oluyor. Onun için erken tanı, erken teşhis çok önemli. Teşhisten sonra ise gerek hastanın, gerekse hastanın en yakınlarının tıbbi ve psikolojik tedavisine başlanması gerekiyor. Ben halkın daha bilinçli olması gerektiğini düşünüyorum.

        ‘SAĞLIK EN ÖNEMLİ MESELE’

        Peki siz Demet Sabancı Çetindoğan olarak, bu konu hakkında ne yapabilirsiniz?

        Biz bu kamu spotlarını, televizyon kanallarımızda gösteriyoruz. Eğer bir teklif gelirse canı gönülden isterim, yer almak kaçınılmaz olacak. Kamu spotları şu anlamda da çok önemli, gerçekten halkın anlayabileceği şekilde hazırlanıyor ve çok etkili.

        Prenses Stephanie AIDS adına büyük işler yapmış ve farkındalık yaratmış. Siz de Türkiye’de bu konunun öncüsü olur musunuz?

        Birçok sosyal sorumluluk projesinde yer alıyorum. Bunlar daha çok eğitimle ilgili ya da iş kadınlarına yönelik... Tabii bu da çok önemli bir konu. Sağlık konusu her şeyden önemli. Şu ana kadar bulunmadım ama zaman zaman bana düşen görevler olursa memnuniyetle yaparım. “AIDS çok ciddi bir hastalık. 10-15 yıl sonra ortaya çıkabiliyor. Erken teşhis çok önemli ”

        ‘GELİŞMİŞ ÜLKELER DE EKSİK’

        Sosyal sorumluluk adına birçok dernekte yer alıyorsunuz. Bazılarının başkanlığını yürütüyorsunuz. Bunlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

        Her şeyden önce Türkiye Kadınları Derneği’nin kurucu üyesiyim. Burada çeşitli faaliyetlerimiz oluyor. Onun dışında Yaratıcı Çocuklar Derneği’nde çalışıyorum. Yıllar önce, sağlıktan sonra eğitim çok önemli diye, eğitimde fırsat eşitliği adına bir televizyon kanalı oluşturmuştuk. Bu da imkânları kısıtlı olan öğrencilerimize kurduğumuz bir işti. Tamamen sosyal bir projeydi. Yaratıcı Çocuklar Derneği’nde da yaratıcılıklarını öne çıkaracak aktiviteler yapıyoruz. Geleceğimiz çocuklarımız ama özellikle de yaratıcı çocuklarımız ülkemizi farklı noktalara taşıyacak. Onun dışında Türkiye’nin kültürel değerlerini korumak üzere yeni bir dernek kurduk: Ortak Nesiller Entegrasyonu. Bu da ülkemizin tarihi ve kültürel konularda yurtdışında daha iyi tanınmasını sağlamak amacını taşıyor. Çok yakınlarda ilk proje olarak dünyanın ilk tapınağının bulunduğu Göbeklitepe’yi seçtik. Uzmanlar, buranın dünyada tanındığında dünya tarihinin değişeceğini söylüyor. Bununla ilgili Urfa’da birkaç etkinlik yaptık. Ocakta Paris’te bir etkinliğimiz olacak. Göbeklitepe’nin durumuyla özel olarak ilgilenen gruplarla bir araya geleceğiz. Yurtdışında da bazı derneklere üyeyim. O çalışmalara katılmakla kalmıyorum, Türkiye’de olması için de gayret ediyorum.

        Size göre Türkiye’de sosyal sorumluluk adına hangi alanda eksiklik var?

        Aslında her alanda eksikler var. Her şeyi devletten beklemek doğru değil. Bunun için sosyal dernekler var. Hangi alana baksanız yapılacak o kadar çok şey var ki, sizi ilgilendiren konulara doğal olarak yöneliyorsunuz. Orada farkındalık yaratmaya çalışıyorsunuz. İsim vererek ayırt etmem çok zor. Sadece ülkemizde değil, en gelişmiş ülkelerde bile birçok eksiklik var. Burada STK’lar devreye giriyor. Çok önemli olduklarını düşünüyorum.

        ‘İş hayatında herkes iyi niyetli değil’

        Hayata karşı güçsüz kaldığınız, öyle hissettiğiniz zamanlar oluyor mu?

        Zaman zaman oluyor tabii. İş hayatında her zaman herkesin sizin gibi iyi niyetli olmadığını gördüğünüzde üzülüyorsunuz. Ama bu sadece iş hayatında değil sosyal hayatınızda da oluyor. Onun için fazla üstünde durmadan hayatıma devam etmeye çalışıyorum.

        Mutluluğa giden 3 yol

        Lüks anlayışınızı merak ediyorum...

        Çok yoğun yaşayan bir insanım. Bazen elimde olmadan gün içinde boşluklar kalıyor ve bu beni son derece mutlu ediyor. Bu sıkı tempodan çıkmak adeta çocukken okulu kırmak gibi... Ama “Bu bir lüks müdür” derseniz lükse girmiyor. İnsanın rahat ettiği her şey lüks olabiliyor. Benim için lüks, ailemle geçirdiğim herhangi bir an. Bu evde de olabilir, dışarı gittiğimiz bir zaman dilimi de olabilir. Hakikaten yaşları da büyüdüğü için her dakika birlikte olma şansımız olmuyor. Onun için o anları yakalayabilmek benim için lüks kavramının içine giriyor.

        Üç pırıl pırıl çocuk yetiştirdiniz. Onlara hayatla ilgili ne öğrettiniz?

        Her şeyden önce mütevazı olmalarını, empati kurmalarını, sevdikleri işlerle meşgul olmalarını arzu ediyorum. Biliyorum ki ancak o zaman mutlu olacaklar. Mutlu olduklarında hem kendilerine hem çevrelerine güzel şeyler katacaklar.

        Yeni yıla az bir süre kaldı. Yeni yıl planınız nedir?

        Muhtemelen yurtdışında olacağız. 3 günlük programımız var. Bundan önceki senelerde genelde İstanbul’da evde, yakın çevremizle kutlamıştık. Burada kutlamanın zevki başka... Bu sefer de ailemden bir grupla yurtdışında kutlayacağız. İnşallah hepimiz için 2015 keyifli, huzurlu, güzel bir yıl olur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ