Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Sercan Bodur, Heja BOZYEL, Güllerin Savaşı cihan, Güllerin Savaşı dizisi, hipoksi hastası

        Heja BOZYEL / HT PAZAR

        Harika Uygur’un Facebook’ta görüp keşfettiği Sercan Badur, bir hipoksi hastasını canlandırdığı rolüyle son zamanların en çok konuşulan isimlerinden. Onun kim olduğunu merak ediyorsanız cevapları burada. Yalnız baştan uyaralım: Her gördüğünüz Sercan, Sercan olmayabilir! Çünkü ona tıpatıp benzeyen bir ikizi var

        Güllerin Savaşı dizisinde Sercan Bodur’u izliyorsanız onu muhakkak “iyi oyuncu” kategorisine not etmişsinizdir. Etmediyseniz tam vakti. Ama Badur’un yeteneğini çok daha önceden fark eden ben ve benim gibiler için o, zaten rüştünü ispatlamış bir oyuncuydu. Ama Güllerin Savaşı sayesinde sokakta halı asan teyzenin de, okuldan kaçan kızların da tanıdığı biri haline geldi. Yalnız dikkat: Her gördüğünüz Sercan, Sercan olmayabilir! Çünkü ona tıpatıp benzeyen bir ikizi var. Dahası mı? Ben sordum, o da gizlenmeden cevapladı.

        ■ Güllerin Savaşı’na nasıl dahil oldun?

        İlk dahil olan isimlerden biriyim. Yayın tarihinden 6 ay önce menajerim Fatih Aksoy aradı, “Çok güzel bir dizi başladı, rol muhteşem” dedi. Kasımdı ve okulumu bitirmek istiyordum. Ama senaryoyu okudum ve sorumluluk isteyen bu rol için okulu yakmayı dahi göze aldım. Çekimler beklenenden geç, ocakta başlayınca okulu bırakmak zorunda da kalmadım.

        Hipoksi hastası ve zor bir rolü canlandırıyorsun. Nasıl hazırlandın?

        Cihan bir hayal ürünü değil. Hipoksi zor bir hastalık. Cihan’ınki ablasının kardeşini boğma teşebbüsü sonucu gelişmiş. Londra’da psikiyatri okuyan bir arkadaşımla hastalığı araştırdık, 6 ay hazırlandım. Sanki hipoksi hastasıymışım gibi terapi aldım. Hem hazırlık hem de Cihan’ı oynama sürecim iki farklı deneyim oldu.

        ■ Dizilerin çoğu 3 bölümden sonra yayından kaldırılıyor. Her an ekrandan gidebilecek bir karakterle bütünleşmek moral bozuyor mu?

        Karaktere hazırlanırken dizinin ne kadar devam edeceğini düşünmüyorum, bu benim işim değil. Yoksa odaklanamam. Bir bölüm bile oynasam, örneğin Cihan gibi hipoksi hastası olanlarla bütünleşmek isterim.

        ■ Seninle iletişime geçen hastalar oldu mu?

        Oldu. Çok güzel tepkiler aldım. Tohum Otizm Vakfı bana onur nişanı verdi. Çok motive edici şeyler bunlar. Ama inanın büyük bir sorumluluk. Bir hipoksi hastası beni izlediğinde “Ben böyle değilim” dememeli. Bir de bu hastalık çok değişkenlik gösteriyor, Cihan 1 saniye daha nefessiz kalsaydı, çok daha değişik semptomları olabilirdi.

        ■ Seni “Öyle Bir Geçer Zaman ki” ile tanıdı herkes. Bundan önce ne yapıyordun?

        Harika Uygur, Facebook’tan beni görüyor ve reklam görüşmesi için çağırıyor. Mimar Sinan’ı kazanınca beni bünyesine aldı. Ama Öyle Bir Geçer Zaman ki’de oynadığım Necati rolü önümü çok açtı. Hâlâ insanlar “Necati” deyip yanıma geliyor. Reklam filmleri oldu. “Atlıkarınca” ve “Ediz” filmlerini yaptık. Sonra okula dönmek istedim; 1 sene sonra sit com yaptık.

        ■ Bu kadar başarılı olduktan sonra okula devam etme ihtiyacı neden duydun?

        Mimar Sinan’a girmek zor, çıkmak daha zor. Zoru başarmak, eksiklerimi kapatmak istedim. Okul aynı zamanda bir stüdyo. Her hafta bir klasik sahneliyoruz. Yola bir sanatçı, tiyatrocu kimliğiyle devam etmek, mesleğimi elime almak istedim.

        ■ Ne yaparsan hayallerin gerçekleşmiş olur?

        Öyle bir ödül alayım ki hüngür hüngür ağlayayım istiyorum sahnede. Kesinlikle yurtdışında yabancı bir projede yer almak isterim. Elimden gelenin en iyisini yapıp en iyi yerde olmak istiyorum. Küçükken “Herkes bir gün beni konuşacak” derdim ama bu, ego üzerinden giden bir durum değil. Tıp bitirseydim en iyi cerrah olmak isterdim mesela.

        ‘Sete ikizimin gittiği oldu’

        ■ İkizinden bahsetmek ister misin?

        Caner, uluslararası ticaret işinde. Pazarlama üzerine eğitim alıyor.

        ■ Gece çıkmayı seviyorsun diye biliyorum, sizi eğlence mekânlarında karıştıranlar oluyor mu?

        Mesela dün geceki partide gördüğün ben değildim, oydu! Şaka bir yana, sete espri olsun diye benim yerime gittiği oldu. Bizi karıştırmaları çok kolay.

        ■ Kızlarla ilgili başınıza komik bir şey geldi mi?

        Lisedeyken çok şey oldu ama şimdi anlatıp kimseye ayıp etmeyeyim.

        ■ Anne babanız karıştırıyor mu hiç?

        Annem asla ama babam telefonda ve uyurken karıştırır. Mesela bebeklik fotoğraflarımıza bakarken anneme soruyorum “Bu hangimiz” diye...

        ■ Caner’in sana bir katkısı oluyor mu karakterlere çalışırken?

        Farkındalık ve gözlem açısından evet. Kardeşimin küçük yaştan beri getirdiği bir avantaj, o benim aynam.

        ■ Ama o daha rasyonel, sen daha duygusalsın galiba.

        Doğru, sanatçı dediğin duygusal oluyor. O daha eğlenceli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ