Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Evleneceklere 35 tatlı soru 8 acı gerçek, 1 aşk testi , Alihan MESTCİ, Neşe Şenol, Melik Demirel, evlilik, evliliğe hazır mıyım, aşk testi, “Türkiye’nin Demografik Dönüşümü” , türkiyenin evlilik karnesi, The Nation Dergisi, “Aşk ve Bağımlılık” Stanton

        Alihan MESTCİ / HT PAZAR

        amestci@haberturk.com

        Neşe Şenol ve Melik Demirel’in katkılarıyla...

        Bu yıl evlenecekler; sizi şöyle alalım ve soralım: “Hazır mıyız gençler?” Zira 2015’te Türkiye’de yaklaşık 600 bin çift evlenecek. Yani en az 1.2 milyon insan bir karar verecek ve dolayısıyla aileler, akrabalar, arkadaşlar, iş çevresi derken milyonlar müjdelenecek. Hatta şu an kimileri için rüya gibi bir düğüne sayılı saatler var muhakkak. Allah bir yastıkta kocatsın; tabii ki temennimiz. Bir ömür beraber geçecek...

        Evlilik hazırlığındakilere uzmanların tavsiyesi değişmiyor: “Birbirinizi tanımaya uzun süre ayırın.” Ama aynı evde yaşasanız dahi evlenene kadar “halının altına süpürülen sorunlar” ileride başınıza dert olabilir. Hemen telaşa kapılmayın; biz buradayız! Size; müstakbel eşinizi karşınıza alıp cesurca konuşabileceğiniz 35 “tatlı” soru ve bir adet “Gerçekten âşık mısınız?” testi hazırladık. Evlilik-boşanma üzerine “acı” gerçeklere bakmanızdaysa fayda var...

        Bağımlılığın bir adı da aşk

        “Aşkın her zaman insana kendisini daha iyi hissettirdiğine inanırım. Siz kendinizi onunla birlikteyken daha iyi hissediyor musunuz?” Size bu soruyu sormamı sosyal psikoloji alanında doktora sahibi biri, Stanton Peele istemişti. “İnsanlar yaşadıklarının gerçek aşk mı yoksa bağımlılık mı olduğunu yalnızca kendi başlarına düşünürken anlayabilirler” diye de ekledi...

        Amerika’nın köklü The Nation Dergisi’nin konusunun en iyisi seçtiği “Aşk ve Bağımlılık” adlı kitabın da yazarı olan Stanton Peele, bağımlılığı sadece maddeyle ilişkilendirmiyor, hayatın tümüne oturtuyor. Peele diyor ki: “İki kişi, birbirlerine değer verdikleri için birbirlerinin hayatlarını iyileştiriyorsa bu ilişkiye aşk denir. Karşınızdakine ilgi duyarken onun iyiliğini düşünmelisiniz...” Sonra araya kocaman bir “AMA” koyarak devam ediyor: “Mantığınız ayrılmanız gerektiğini söylüyor da ayrılamıyorsanız, onsuz yaşayamayacağınızı düşünüyorsanız ve bir alternatif bulamıyorsanız o ‘bağımlı aşk’tır. Ve zararlıdır...”

        TEST: Bağımlı mısınız gerçek âşık mı?

        1-Siz ve sevgiliniz kendi bireysel değerinize dair güven ve inanç sahibi misiniz?

        2-İlişkiniz sizi geliştiriyor mu? İlişkinizin dışında da kendinizi iyi, güçlü, ve çekici hissediyor musunuz?

        3-Sizin ve sevgilinizin ilişki dışında da ciddi ilgi alanlarınız, anlamlı kişisel ilişkileriniz var mı?

        4-Sevgilinizin ilgi alanlarının gelişmesine yönelik kıskançlığınızı yenebiliyor musunuz, o da yenebiliyor mu?

        5-Sevgilinizle aynı zamanda arkadaş mısınız? Bir gün ayrılsanız bile onu görmek ister misiniz?

        Yukardaki sorulara verdiğiniz yanıtlarda “Evet”ler ağırlıktaysa ilişkiniz sizi geliştiriyor ve özgürleştiriyor. “Hayır”lar çoğunluktaysa “aşk”ın sizde bağımlılık yapma olasılığı yüksek.

        Birbirinize bunları sormaya ne dersiniz?

        Çocuk sahibi olmak istiyor musun? Eğer istiyorsan ne zaman ve kaç tane?

        Din senin için ne kadar önemli? Farklı inançlara sahipsek aynı evde yaşayabilecek miyiz? Bana saygı duyacak mısın?

        Yemeğe yardım etmeyi düşünüyor musun? Yoksa tabakları kafana mı fırlatayım?

        Ailene ne kadar yakın olacağız? Her hafta görüşmek zorunda mıyız mesela?

        Diğer yarın olabilir miyim?

        Arkadaşlarımı sever misin?

        Arkadaşlarınla sık sık görüşmemi bekler misin?

        Parayı nasıl böleceğiz?

        Borçları nasıl ödeyeceğiz?

        Paramızı nasıl biriktireceğiz?

        Evlilikte eşitlik senin için ne kadar önemli?

        Sandviçinin yarısını benimle nasıl paylaşmazsın? Biliyorum çok lezzetli ama en azından bir lokma bırakabilirdin, değil mi?!

        Eğer bir gün birbirimize kaba davranıp şiddet gösterirsek aile terapistine gitmeyi ister misin?

        Sabah ve akşam rutinlerimiz neler olacak?

        Ev işlerini nasıl paylaşacağız? n Gerçekten çok kaba davrandığında, biraz uzanmak ve sakinleşmek ister misin?

        Cinsel ihtiyaçlarımız ve tercihlerimiz hakkında açıkça konuşabilir miyiz?

        Sık sık seyahat eder miyiz?

        Tatillerimizi nerelerde geçireceğiz?

        Nereye yerleşmek istiyorsun?

        Emekli olunca nerede yaşayacağız?

        Özel günlere ne kadar önem veriyorsun?

        Hayvanları sever misin? Hangi hayvanı beslemek istersin?

        Hayır kurumlarına bağış yapar mıyız?

        Devlet okulu mu, özel okul mu?

        Milli bayramları kutlar mıyız?

        Ailen için ileride bir bakım planın var mı?

        Senin sinirlendiğinde gerçekten “inatçı bir keçi” olduğunu düşünüyorsam; derin bir nefes alıp sakinleşir misin?

        Sağlık geçmişinle ilgili gizlediğin bir şey yok değil mi? Kendimi hazırlamam gereken bir hastalığın var mı?

        İşten çıkarılırsak veya ikimizden biri çalışamayacak durumda olursa ailemizi nasıl geçindireceğiz?

        Askerliğini yaptın mı? Yapacak mısın?

        Yaşlanmaktan korkuyor musun?

        Her konuda aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz, değil mi?

        Herhangi bir suç işledin mi?

        Siyasi görüşün nedir?

        Hanelerin geleceği

        “Türkiye’nin Demografik Dönüşümü” adlı araştırmaya göre kadın başına düşen ortalama doğum sayısı nüfusun ancak kendini yenileyebileceği bir düzeye, yani 2 doğuma kadar düştü. Üstelik doğurganlık hızının en yüksek olduğu yaş grubu zaman içinde, Batı Avrupa’nın demografik dönüşüm sürecinde olduğu gibi, 30-34’e kayacak. Türkiye’de hanelerin çoğu zamanla tek kişilik ve tek ebeveynli ailelerden oluşacak. Bir erkek ve bir kadın, ya ünlü dizideki gibi evlenmeden birlikte olmaya devam edecek ya da her biri kendi yoluna gidip tek kişilik hanelerini oluşturacak; çocuklarını evlat edinecek veya bir sperm bankasına başvuracak.

        Türkiye’nin evlilik karnesi

        Türkiye’de bekâr annelerin yarısına yakını yoksullukla mücadele ediyor.

        2012’de Türkiye’de her 1000 evli çiftten 16’sı boşandı. TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2004’te 91 bin 22 olan boşanan çift sayısı 10 yılda yüzde 38 artarak 2013’te 125 bin 305’e yükseldi. Boşanma oranları günden güne artıyor. En yüksek boşanma hızı binde 2.25 ile Ege Bölgesi’nde görüldü. Bu bölgeyi Batı Anadolu Bölgesi (binde 2.08) ve İstanbul (binde 1.93) izledi.

        2011’de yapılan araştırmaya göre, şiddetli geçimsizlik yüzde 96.70 ile boşanma nedenlerinin başında... Diğer boşanma nedenleri ve oranları ise zina yüzde 0.07, cana kast yüzde 0.03, cürüm ve haysiyetsizlik yüzde 0.24, terk ve akıl hastalığı yüzde 0.05, diğer nedenler yüzde 0.80 ve bilinmeyen nedenlerden yüzde 2.09 olarak gerçekleşti.

        Geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 0.6 azalarak 600 bin 138’e düştü.

        Yaş grubuna göre en fazla boşanma 30-34 yaş aralığında görülüyor. Bu yaş grubunu sırasıyla 25-29 ve 35-39 yaş aralığı izliyor.

        Ortalama ilk evlenme yaşı, geçen yıl erkekler için 26.8, kadınlar için 23.6 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı 3.2 olarak gerçekleşti. En yüksek ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 27.7, kadınlarda 24.8 ile İstanbul’da görüldü.

        T ürkiye’de evlilik kadınlara 7 saat daha mesai yüklüyor. Erkekler, çocuklarına eşlerinin 5’te 1’i kadar vakit ayırıyor.

        Boşanmaların yüzde 40.3’ü evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21.5’i ise 6-10 yılı içinde gerçekleşiyor. Boşanma kararını yüzde 58 oranla kadın veriyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ