Uçurumun dibinde hayat!
Gün geçmiyor ki Eyüp'ten bir dehşet fotoğrafı gelmesin. Uçurumun kenarındaki daracık sokak ise felakete davetiye çıkarıyor...
Esra BOĞAZLIYAN / HT GAZETE
İki günde iki kez toprak kayması yaşanan bölgede herkes tedirgin.
İki gündür bu sayfalarda Eyüp Sakarya Mahallesi’nden dehşet görüntüleri görüyorsunuz. Art arda toprak kaymaları yaşanıyor mahallede...
Önce, iki apartman arasındaki istinat duvarı yıkılmış, ortaya insanın tüylerini ürperten manzaralar çıkmıştı. Bir gün sonra ise, yine aynı mahallede meydana gelen toprak kaymasıyla cadde kenarındaki duvar, araçların üzerine çökmüştü. Peş peşe gelen bu olayların ardından gözlerin çevrildiği Sakarya Mahallesi’nin sakinleri, haliyle tedirgin, endişeli...
Toprak kaymalarının devam etmesinden, evlerinin yıkılmasından korkuyorlar doğal olarak ve bir an önce gerekli incelemelerin yapılmasını, önlem alınmasını istiyorlar. Acil Şikâyet Hattı’nı arayan Eyüplüler, “Ne olacak halimiz?” diye soruyor. Dün, tam da bölge halkından gelen mesajları okurken, ajans Eyüp’e dair bir haber daha geçti. Yine aynı mahalleden... Meğer öncekigünkü göçüğün meydana geldiği yerin hemen yanıbaşında bir büyük tehlike daha varmış...
Fotoğraflarda görüyorsunuz... Adı ‘Gürbüz’ olan ancak iki kişinin bile yan yana yürüyemeyeceği darlıktaki sokağın bir yanı uçurum. Ne korkuluk var ne başka bir önlem. Yani birinin uçuruma yuvarlanması an meselesi. Hani şöyle sert bir rüzgâr esse ya da buradan geçen birinin ayağı kaysa, aşağıya düşmesi işten bile değil. Çevre sakinlerinin söylediğine bakılırsa da tam 20 yıldır bu sokak böyle. Ve birileri acilen harekete geçmez, bir şeyler yapmazsa buradan acı haberler gelmesi kaçınılmaz...
Ölümcül hareketler bunlar gençler!
Bu köşede genellikle sürücülerin duyarsızlığından, sorumsuzluğundan bahsediyorum fakat bir de madalyonun diğer tarafı var. Trafikte yaşanan kazalardan, felaketlerden sadece sürücüler değil, yolcular da yayalar da mesul.
Bakın yukarıdaki fotoğraf, önceki gece TEM Otoyolu’nda çekilmiş. Kamyonun açık kasasında iki genç seyahat ediyor. Üstelik ayağa kalkıp tehlikeli hareketler yapıyorlar. Ani bir frende ya da kaza anında yola fırlamaları kaçınılmaz. Hadi bu gençleri taşıyan sürücü bu olasılığı umursamıyor. Ama onlar da kendi canlarını hiçe sayıyor. Ya patenci gençlere ne demeli! Otobüslerin, minibüslerin arkasına takılıp göz göre göre ölüme giden bu gençlerin aileleri çocuklarının ölümle burun buruna geldiğinin farkında mı acaba?
