48 saatte Amsterdam
Amsterdam denince akla ilk gelenler daracık evler ve sokaklarla bezeli, kaldırımlarında bisikletlerin sıra sıra park ettiği bir kanallar şehri...
LEVENT ÖZÇELİK/HT CUMARTESİ
Yapılması gerekenler ise illa ki Dam Meydanı’nda yürüyüş, yarım saatlik bir kanal turu, kendinizi çılgın sayın ya da saymayın bir Red Light District gezintisi, kültür kuşları için Rijksmuseum ile Van Gogh ve Rembrandt müzeleri... Azıcık da maceraya açıksanız bir de coffee shop molası verdiniz diyelim. Bitti! Bitti mi gerçekten? Bir şey söyleyelim mi: Henüz başlamadınız bile!
1. Gün
09.00 Güne Dam Meydanı’nda başlayın
Klasik bir Amsterdam gezisi, inşa edildiği 13. yüzyıldan bugüne kentin nabzının attığı yer olmayı sürdüren Dam Meydanı’ndan başlamalı. Şehrin gurur yapısı Kraliyet Sarayı, gotik kilise Nieuwe Kerk, kentin en eski ve lüks oteli Grand Hotel Krasnapolsky göze çarpan başlıca yapıtlar arasında.
11.00 Şehri kanallar üzerinde keşfedin:
Grachtengordel Kente genel bir bakışın ardından Amsterdam’ın alâmetifarikası 17. yüzyıl kanalları arasında kaybolun! Grachtengordel yani “kanalların beşiği”, küçük, kambur köprüleri ve caddeler üzerindeki 17. yüzyıldan kalma kanal evleriyle şehrin en çekici kısmı. Bir ipucu; eski kent merkezinde Reguliersgracht ve Herengracht’ın kesişim noktası, şehre masalsı bir hava veren 15 köprüyü aynı anda seyredebileceğiniz tek yer. Özellikle köprülerin adeta peri ışıklarıyla aydınlatıldığı gece saatlerinde manzara benzersiz!
13.00 Greenwoods’ta öğle yemeği
Kanallar üzerinde harika kafeler bulunuyor. Sevimli ve sıcak Greenwoods da bu yerlerden biri. Paylar, sandviçler, lezzetli atıştırmalıklar ve taze çay keyfi yorgunluğunuzu unutturacak.
14.30 Dokuz Cadde’de alışveriş
Şehrin ana kanallarını birbirine bağlayan Dokuz Cadde, dükkânları ve kafeleriyle Amsterdam’ı özel yapan şeylerin de bir özeti gibi. Özgün butiklerinde iddialı tasarımlardan vintage ürünlere orijinal parçalarla karşılaşma şansınız yüksek. Dora Fiera, Goods, Zipper, Lady Day ve Laura Dols bu butiklerden birkaçı. Özellikle ünlü Belçikalı modacıların tasarımlarını satan Van Ravenstein, özgün ve şık görünmek isteyenler için yeni bir Kâbe olabilir... Ayakkabı tutkunları ise Gasthuismolensteeg sokağında yer alan Antonia’ya yönelmeliler.
16.00 Hüzünlü bir buluşma
II. Dünya Savaşı’nın ve soykırımın sembolü Anne Frank’ın Evi, Almanlardan iki yıl boyunca saklanan ailenin acılarına dokunaklı bir şekilde tanıklık ediyor. Aynen korunan evin duvarlarında dönemin film yıldızlarının fotoğrafları ve çocukların boy ölçme izleriyle karşılaşacaksınız.
17.00 Bira molası
Avrupa’nın en iyi biralarını tadabileceğiniz Amsterdam’da şehrin en havalı üç barı: Het Papeneiland, Proust ve ‘t Smalle.
18.00 Eski ile yeni bir arada: Jordaan
Adeta bir tabloyu andıran güzelliğiyle Jordaan, kanal üzerinde yüzen evleri, kemerli köprüleri, kafeleri, mağaza, bar ve restoranlarıyla es geçilmemesi gereken bölgelerden biri. Bu bölgede yer alan Noordermarkt’ta antika ve ev eşyaları pazarı ile çiftçi pazarına mutlaka uğrayın.
20.00 Akşam yemeği
Geceyi bitirmek için en iyi yer, Jordaan’da yer alan büyük, otantik İtalyan restoranı.
22.00 Jimmy Woo’da eğlenin!
Şehirde neredeyse yüzlerce kulüp bulunuyor; bizim seçimimizse iki kata yayılmış Jimmy Woo.
2. Gün
10.00 Çiçek pazarıyla başlayın
Bloemenmarkt’ta taze çiçek kokuları içinde başlayan gün, akşama dek sürecek bir iyimserliği de beraberinde getirecek. Hollanda ayakkabısı içinde lale soğanlarından oluşan minik hediye paketleriyle yakınlarınıza sürpriz yapabilirsiniz.
11.00 Öğleden önce müze turu
Amsterdam her şeyden önce bir sanat ve tasarım şehri. Rijksmuseum ilk durağınız olabilir. Uzun süren restorasyonu 2013’te tamamlanan, 8 bin sanat eserine evsahipliği yapan görkemli müzede, Rembrandt tablolarının yanı sıra Sten, Has, Vermeer gibi ressamların eserlerini kaçırmayın. Van Gogh Müzesi’ni de es geçmek olmaz. Sanatçının karanlık kasvetli eserlerinden başlayıp hayatının son üç ayındaki ıstıraplı resimlerine kadar en iyi yapıtlarını göreceksiniz.
14.00 Öğle yemeğinde yorgunluk atın
Mükemmel biftekler, kızartmalar ve salatalar tadabileceğiniz Cafe Loetje, uzun bir müze turunun ardından harika bir ödül olabilir. Kalabalık gözünüzü korkutmasın!
15.30 İlginç müzelere devam
Klasik müzelerden sıkılanlara Amsterdam farklı alternatifler sunuyor: 16. yüzyıldan bugüne çanta yapımını ve tasarımını gözler önüne seren Çanta ve Cüzdan Müzesi “Tassenmuseum Hendrikje”, 19. yüzyıl Amsterdam’ını birebir yansıtan Willet-Holthuysen Müzesi, Amsterdam’ın ünlü tekne evlerinde hayatın nasıl olduğunu deneyimleme imkânı sunan Houseboat Museum ve futbol meraklılarını ateşleyecek Ajax Müzesi...
17.00 Coffee shop’lar!
Özgürlükler şehri Amsterdam, en çok coffe shop’larıyla tanınıyor. Bu “alışılmadık” mekânlar, loş, karanlık ve ilgi çekici atmosferleriyle turistlerin ilk uğrak yerlerinden.
18.00 Vondelpark’ta temiz havayla buluşun
Şehirde yer alan onlarca parkın en popüleri Vondelpark’ta 100 farklı türde ağaç, yerel bitkiler, bir orkestra sahnesi, bir gül bahçesi, birçok av kuşuna ev sahipliği yapan göller ve küçük akarsular bulunuyor.
19.00 Red Light District
Pencere genelevleri, seks dükkânları, Erotik Müzesi, Seks Müzesi, porno sinemaları ve tiyatrolarıyla şehrin en ilgi çekici yerlerinden biri. Şehirde üç tane kırmızı ışık bölgesi bulunuyor. Şehrin en eski kilisesi Oude Kerk’in, mahallenin tam merkezinde olduğunu keşfedip şaşırabilirsiniz.
21.00 Blauw aan de Waal’de akşam yemeği
Kırmızı Fener Mahallesi’nin merkezinde rafine bir yemeğin tadını çıkarmak için ideal adreslerden biri de Fransız-Hollanda yemekleriyle Blauw aan de Waal.
