Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Charlie Hebdo, Ayşe ÖZEK KARASU Charlie Hebdo, Artık savunma zamanı

        Ayşe ÖZEK KARASU / HT PAZAR

        MİLENYUM

        Charlie Hebdo’da bu kıyım olmasa, gazetenin sert hicvini eleştiren siyasetçi ve aydınların pozisyonu belki değişmeyecekti. Ama terör, suların akışını değiştirdi. Chirac’tan Cohn-Bendit’e birçok isim gazeteyi eleştirebiliyordu. Tehdit karşısında ifade özgürlüğünden ödün vermek pahasına. Ama artık herkes “Charlie Hebdo olmak” zorunda. Terör karşısında ifade özgürlüğünü savunmak adına

        Masumların terör karşısındaki en güçlü silahı korkuyu yenmektir. Charlie Hebdo katliamı sonrası Fransa’da yüz binler sadece “Je suis Charlie” diye haykırmadı, “Pas peur”; “Korku yok” da dediler, Cumhuriyet Meydanı’na ışıklarla “Not Afraid” yazdılar. O meydana akın edenlerden biri, “Büyük protestoların meraklısı değilim ama korkmadığımızı, fikir özgürlüğünden asla vazgeçmeyeceğimizi göstermeye geldim” diyordu. “Kendimi sözle ifade etmek için buradayım, çünkü söz hâlâ en güzel silahtır” pankartı da yükseliyordu aynı meydandan. Müslümanlar “Benim dinim adına yapamazsın” bayrağı açtılar. “Charliberte” sözcüğünü türettiler; Charlie ile Liberte’yi (Özgürlük) birleştirerek. Çarşambadan beri süren karabasana, akan onca kana rağmen bugünkü gösteride de “Korkmuyoruz, değerlerimizi savunacağız” mesajı verecekler. Hollande bizzat çağırdı vatandaşı meydanlara, “Korku ve baskıya boyun eğmeyeceğiz. Bütün Fransızların özgürlük, çoğulculuk ve demokrasiyi vurgulamak adına seslerini yükseltmelerini bekliyorum, zor süreçten güçlü bir şekilde çıkacağız” dedi.

        Evet korku yoksa, terör en azından bir muharebeyi kaybetmiş demektir. Ama terörle savaşta başka muhabereler de var. Mesela ifade özgürlüğünün bir parçası olarak eleştiri hakkı. Galiba terör, o hakkı insanların elinden aldı.

        SAVUNANLAR

        Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, selefi Sarkozy ve daha birçok siyasetçi, Charlie Hebdo’ya hep destek oldu. Danimarka menşeli o karikatürlerin basılmasını ve diğer yayınları; siyaseti ve tüm inançları, aşırı sağı sert ve sarsıcı şekilde hicveden yayınları ifade özgürlüğü adına hep savundular. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir.” AİHM’nin, bu maddeyi yorumlayan emsal kararlarına bakarsak, “Bu fikirler demokratik toplum ve çoğumculuk gereği, saldırgan, sarsıcı, rahatsız edici de olabilir.” İşte Charlie Hebdo’ya desteğin ardındaki zihin dünyası budur.

        SAVUNMAYANLAR

        Fakat aynı demokratik ve özgür toplumda, Hz. Muhammed karikatürlerinin yayınlanmasına karşı çıkanlar olabilir. Oldu da. Mesela 2006’da İslam dünyasında karikatürlere tepki fırtınası koparken, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, “Yangına körükle gidiyorlar” dedi Charlie Hebdo için. O dönemde Fransa’daki iki Müslüman örgütü gazeteyi dava etmişti. Gazete lehinde müdahil olan Sarkozy ise “Karikatürde aşırılığı, karikatürün yokluğuna tercih ederim. Herşeye gülme hakkını sonuna kadar savunuyorum” demişti. Sonra 2012’de Sarkozy’nin adalet bakanı Rachida Dati de “Lüzumsuz bir pazarlama taktiği” diye yorumlamıştı yeni karikatürleri. Başbakan Ayrault da sorumlu davranışa davet etmişti gazeteyi. Fakat esas şaşırtıcı olan Daniel Cohn-Bendit’in çıkışıydı. Paris 1968’in Kızıl Dany’si, “Aptalca bir yayın. Bunlar acı çekmekten zevk alan mazohistler... İnsan barut fıçısı üzerinde oturuyorsa kibriti yakmadan önce 30 saniye düşünür” demişti 2012’de. Cohn-Bendit şimdi Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkanı ve karikatürist katliamı üzerine söylediği şu: “Charlie Hebdo 1968 ruhunu temsil ediyor ve o ruhu korumalıyız. İslam’la terörizmi özdeşleştirme tuzağına asla düşmemeliyiz. Özgür toplumu korumak için sırtını İslam’a dayayan faşizmle de, Batı’ya dayayan faşizmle de mücadele etmeliyiz.” Peki ya Charlie Hebdo’ya dava açan Müslümanlar? Paris Büyük Camii Rektörü Dalil Boubakeur, “Demokrasi ve basın özgürlüğüne yönelik bu barbarca eylemi kınıyorum. Bunu yapanlar gerçek Müslüman olamaz” diyordu. Evet bir söylem birliği var. Hollande da “Saldırıyı yapanlarla İslam’ın alakası yok” diyor. Ama dikkat! Katliam günü “İdam cezasının geri gelmesi için referandum yapalım” diye ortalığa çıkan aşırı ırkçı Ulusal Cephe Lideri Marine Le Pen aynı gün Facebook’ta 18 bin yeni takipçi edindi.

        MİLENYUM

        Charlie Hebdo’da bu kıyım olmasa, gazetenin sert hicvini eleştiren siyasetçi ve aydınların pozisyonu belki değişmeyecekti. Ama terör, suların akışını değiştirdi. Chirac’tan Cohn-Bendit’e birçok isim gazeteyi eleştirebiliyordu. Tehdit karşısında ifade özgürlüğünden ödün vermek pahasına. Ama artık herkes “Charlie Hebdo olmak” zorunda. Terör karşısında ifade özgürlüğünü savunmak adına

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ