Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Babamın öldüğü yaştayım’, Nazenin TOKUŞOĞLU, Mehmetçik Vakfı, Sefer Karakuş, Kadife Karakuş, Kıbrıs Gazisi, röportaj, şehit yakını, emekli Tümgeneral Tamer Büyükkantarcıoğlu

        Nazenin TOKUŞOĞLU / HT PAZAR

        ntokusoglu@htgazete.com.tr

        Ne zaman o filmi izlesem aynı şey oluyor. İlk defa izlemişim gibi gözlerim doluyor, ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Mehmetçik Vakfı’nın eseri. 1994’te şehit olan Sefer Karakuş’un kızı Kadife, kendisini canlandırıyor bu kısa filmde. Daha doğrusu kamu spotunda... Sonra Mehmetçik Vakfı’nın sitesine girdim. Ne güzel işler yapıyorlar. “Aramıza hoş geldiniz 181 kardeş” yazıyordu giriş sayfasında. İçim bir tuhaf oldu.

        Genel müdür emekli Tümgeneral Tamer Büyükkantarcıoğlu’yla konuştuk. “Elinize sağlık” dedim. “Bizim de içimize çok sindi, kızımız role güzel hayat verdi” dedi. Benim yine gözlerim doldu, bu defa filmi seyretmeye bile ihtiyaç duymadan. Bir de üstüne müdür, rahmetli Kıbrıs Gazisi babamın can arkadaşı çıkmaz mı!

        Hayat enteresan, her saniyesi tesadüflerle, sürprizlerle, iniş çıkışlarla dolu. Önemli olan geriye dönüp baktığında “Sen” olarak ne yaptığın. Kadife, bırak sarılmayı, sohbet etmeyi, öpüp koklamayı, babasıyla bir kare fotoğrafı bile olamayan bir şehit kızı. Kendini geliştirmiş, okumuş, değerli bir insan olmuş, başı hep dik durmuş, her fırsatta babasına selam çakmak için... Sonra da bu güzel projenin parçası olmayı kabul etmiş. İçi gülen gözleriyle karşımda oturuyor. O kadar aklı başında ve güçlü bir kız ki... Hayali oyuncu değil, insan kaynakları uzmanı olmak. En iyisi olacağına eminim. Tatlı kız; biz de buradan babana ve vatan için can veren tüm şehitlere sağlam bir selam çakalım. Sizi hiç unutmadık, unutmayacağız...

        Biraz kendinden bahseder misin? Kaç yaşındasın, nerede doğdun, büyüdün...

        21 yaşındayım, Giresun’un Çamoluk İlçesi’nde doğdum. 11 aylıkken babam şehit oldu. Anneannem ve dedemin yanında yaşadık. “Beni onlar büyüttü” diyebilirim. Sonrasında öğrenimime İstanbul’da başlamam için annemle İstanbul’a yerleştik. Anaokulu dahil İstanbul’da okudum. Bahçeşehir Üniversitesi’nden mezunum.

        Annen nasıl?

        Annem iyi sağ olsun. Huzurlu, mutlu, güzel bir hayatım oldu bugün de kadar. Bir dediğimi iki etmedi. Çok sabırlı ve fedakâr bir kadındır. Onu çok seviyorum. Kim sevmez ki annesini ama ben daha çok seviyorum... Benim için bir melek o.

        Baban şehit olduktan sonra evlendi mi yeniden?

        Neticede çocuk yaştaydı, yeniden hayat kurmak onun da hakkıydı... 10 yıl yalnız kaldı, sonra evlendi. İki kardeşim oldu. Onlarla birlikte yaşıyorum.

        Eşiyle aran nasıl, “Baba” diyor musun?

        Çok iyi. “Baba” diyorum çünkü hayatımda kimseye “Baba” diye hitap etmedim. Eğer babam daha aklım erdiği bir yaşta şehit olsaydı demezdim sanırım.

        Babanı hiç tanıyamadın... Sana onu nasıl anlattılar?

        Onu hiç görmedim, sesini de duymadım ama onun kızı olmanın gururunu hep yaşıyorum. Şehit kızı olmak bir ayrıcalık bence... Babamı tanıyanların anlattığı güzel anılarla, hayallerimdeki adam için bana kattıklarıyla büyüdüm. Hiçbir kötü anısını duymadım, hep onun ne kadar iyi biri olduğunu duymak anlatılmaz bir duygu. Kızı olmak da öyle...

        Nasıl şehit olmuş?

        Mardin’in Kocalar İlçesi’nde, çatışma sırasında mağaraya girmeye çalışırken şehit olmuş. Hem de askerliği bitmiş olduğu halde... 1994’de askerlik görevleri uzatılan askerler arasındaymış babam.

        Off... “Kader” diyesim geliyor... Kaç yaşındaydı?

        21, şu an aynı yaştayız.

        Kaç yaşında söylediler sana?

        Belli bir yaşa gelince bir eksik olduğunu anlıyor zaten insan. “Çocuk yaşta” diyebilirim.

        ‘Zor ama oluyor babam yanımda biliyorum’

        Şehit kızı olarak başın hep dik mi durmalı, ağlamamalı mısın... İçinde kalan şeyler oluyor mu?

        Şehitlik mertebesinin yüceliği malum. Zor da olsa gurur verici bir şey şehit kızı olmak. Babam şehit olduğunda küçük yaşta olmam alışmama ve daha dik bir duruş sergilememe yardımcı oldu. İnsanın babasıyla paylaşması gereken, içinde babasının olması gereken anlar vardır ya... Mesela bayramlarımız... Babası olmayan her kız çocuğu gibi benim de içimde kalan şeyler oldu tabii. Başım sıkıştığında fikir almak için bir kapı, akşam saatlerinde biraz sohbet, birkaç anı dolu fotoğraf, mezuniyet anları, tatil planları ya da bir bayram sabahı...

        'İçimde kalan şeyler oldu tabii. Başım sıkıştığında fikir almak için bir kapı, akşam saatlerinde bira sohbet, birkaç anı dolu fotoğraf, mezuniyet anları, tatil planları ya da bahram sabahı...'

        Bugünlere nasıl geldin? Onun yakınında olduğunu hep hissettin mi?

        Bugünlere annemin desteğiyle geldim. Babamla anım olsaydı daha yanımda hissedebilirdim. Gördüğüm şeyler babamı bana daha rahat hatırlatmış olurdu, belki resimlerle hayal etmek bu kadar zor olmazdı. Zor ama oluyor. Babam hep yanımda biliyorum.

        İsyan ettiğin zamanlar oldu mu? Neden ben, benim babam...

        Olmaz mı... Ama şükretmesini de bilmek lazım, kader dediğimiz şeyden kim kaçabilmiş ki. “Babam olsaydı böyle olmazdı” dediğim zamanlar çok oldu ama o zor anlar öyle ya da böyle geçince güçlü durmayı öğrendim. “Ben babamın kızıyım” demeyi öğrendim.

        ‘Senaryoyu dinlerken gözlerim doldu’

        Film projesi nasıl çıktı ortaya?

        Mehmetçik Vakfı’nın teklifiydi. Müdürümüz Tamer Büyükkantarcıoğlu “Oyuncu yerine neden kendi kızlarımızdan biri oynamasın” demiş. Çok da güzel düşünmüşler gerçekçi olması adına ve ayrıca ben değil başka bir kardeşim oynasaydı, aynı duyguları aktarabilirdi eminim. Ama benim oynamam uygun görülmüş. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Layık olduysam ne mutlu bana. Benim için de kendimi ifade ettiğim güzel bir film oldu. Bu fırsatı verdikleri için teşekkür ederim. Mehmetçik Vakfı iyi ki var; tüm şehit ve gazi aileleri için.

        Hemen kabul ettin mi? Tereddüt yaşadın mı?

        Önce düşündüm tabii... Kesin “Tamam” dediğim an filmin hikâyesini vakıftan Medine Hanım’dan duyduğum an oldu. Dinlerken gözlerim doldu. Kabul etmemdeki diğer etken Mehmetçik Vakfı’nın üzerimdeki emeğidir. Hayır diyemezdim tabii ki.

        Çekimler nasıl geçti?

        İlk kez böyle bir projede olduğum için ürktüm ama çok güzel bir deneyim oldu, eğlenceliydi çekimler. Yönetmenimiz başta olmak üzere tüm ekip her konuda çok hassas ve anlayışlıydı. Oyuncu olmamamı sorun etmediler.

        Babanı canlandıran kim?

        Yavuz Selim Yavuzer adında bir oyuncu. Birçok kişi arasından seçilmiş. Gerçi annem “Baban daha yapılıydı” dedi ama o kadar olacak...

        Benim her seyrettiğimde gözlerim doluyor... Sana bile zor bakıyorum. Ne tepkiler geldi?

        Güzel tepkiler aldım, başta film yayınlanmadan önce Mehmetçik Vakfı çalışanları ve müdür Sayın Tamer Büyükkantarcıoğlu aradı, sağ olsun. Yayınlandıktan sonraysa hemen herkes çok beğendi, telefonlar susmadı ve herkes çok duygulandığını söyledi.

        ‘Tek olmadığımızı fark ettik’

        Diğer şehit yakınlarıyla bağın oldu mu, paylaşımlarınız?

        Mehmetçik Vakfı sayesinde... Üniversite hazırlık dönemimde vakfın yaptığı kültür gezisinde şehit ve gazi çocuklarıyla tanıştım. Aynı kaderi paylaştığım insanlarla tanışmak, sohbet etmek farklı bir duygu. Başka hayatlarda kendi hayatınızdan bir şeyler bulmak da öyle.

        Mehmetçik Vakfı’yla ilgili neler söylemek istersin?

        Mehmetçik Vakfı öyle güzel bir etkinlik yapıyor ki... Anlattığım herkesin “Nasıl yani!” dediği türden şeyler... Bir seferde en az 60-70 şehit çocuğunu bir araya getiriyor. Bizlerle tek tek ilgileniyorlar. Gittiğimiz her yerde bize bir şeyler katıyorlar. 2 yıldır onlarla bu kültür gezilerine katılıyorum; 1. yılımda 100 kader arkadaşım, 2. yılımda 170 kader arkadaşım oldu. Mehmetçik Vakfı sayesinde benimle aynı kaderi paylaşanları tanıdım, ilk defa onlarla ağladım, aynı şey için. Aynı duyguyla, aynı buruklukla... Daha 11 aylık, hiçbir şeyden haberi olmayan bir bebekken babasını kaybeden Bilge Çiçek’i orada tanıdım. O da benim gibi 11 aylık bir bebekmiş düşünsenize... Bunları paylaşırken ikimiz de ağladık ama mutlu da olduk. Tek olmadığımızı fark etmiştik. Şimdi Mehmetçik Vakfı benim için çok şey ifade ediyor dersem, daha iyi anlarsınız beni...

        Aile gibi...

        Biz kocaman bir aileyiz; Mehmetçik Vakfı Ailesi... Vakıftaki tüm çalışanlara “Ağabey ve abla” diyorum. Vakıf müdürümüz Tamer Büyükkantarcıoğlu müdür değil baba gibi. Eşi de öyle... O kadar iyi ve içtenler ki... Vakfa bağışta bulunanlara da saygılarımı sunuyorum. İyi ki varlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ