'Bittiyse bitmiştir sil gitsin'
Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, zamanımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz, dünyanın her yerinde milyonlarca kullanıcısı olan çağın modası Facebook ile ilgili bir kitap yazdı. "İlişkisi Yok" adlı kitap, çoğu kişinin yaşadığı sorunlara, ilişkilere ayna tutuyor
Ekin TÜRKANTOS / HT PAZAR
eturkantos@htgazete.com.tr
2004 yılında kurulan Facebook, kısa bir zamanda dünyanın her yerinde milyonlarca kullanıcıya ulaştı. Önce herkes okul arkadaşlarını bulma hevesiyle girdi siteye, sonra ortak paylaşımları olmadığını anlayınca sıkılıp silmeye kalktı. Ardından eski sevgiliyi kontrol etmek için kullanılır olurdu. Zaman zaman kullanmaktan vazgeçildi ama bu da bir o kadar zordu. Daha zoru ise bu mecrada ilişkileri sürdürebilmekti. Ancak ilişkisi bitenler, eski sevgililerini nasıl sileceklerini hâlâ bilemiyor. Son noktayı Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel koyuyor ve diyor ki; “Bu konuda net bir karar vermek en doğrusu. Bittiyse bitmiştir.” Demirel ile Facebook’ta aşkı konuştuk.
Facebook kıskançlığa yol açar mı?
Kesinlikle! Eşimizi sosyal çevrede yabancı bakışlardan nasıl kıskanıyorsak, Facebook’ta da sevdiğimize yapılan beğenilere aynı tepkiyi veriyoruz. Gerçek hayatta bir partnerinizin olması ya da evli olmanız sosyal medyada bir başkasıyla flört etmenize engel olarak görülmüyor. Beğeniler, flörtöz yorumlar ve özel mesajlarla partneriniz açıkça taciz ediliyor. Hangi kadın göz göre göre buna tahammül edebilir ki? Bu şekilde başlayan huzursuzluklar ilişkinize ciddi zararlar verebiliyor ve hatta boşanmalara bile neden olabiliyor. Sosyal medya kullanan çiftler kendilerince yeni kullanım alışkanlıkları geliştirmiş. Mesela, bazıları ortak Facebook hesabı açıyor, bazıları da birbirlerine hesaplarının şifrelerini vererek güven kazanmaya çalışıyor. Ancak herkesin kendine ait mahremi var. Hatta ayrılıkların bu denli fazla olmasının temelinde de bu mahrem noktalara duyulan özlem var.
Facebook’ta yüzlerce arkadaşımız var ama görüştüğümüz maksimum 10 kişi. Sosyallik adı altında asosyaliz aslında. Bilgisayar ekranından başka hayatlara tanıklık ediyoruz. Bu dönemi nasıl yorumluyorsunuz?
Bunu Facebook’tan önce magazin programlarını izleyerek gerçekleştiriyorduk. İnsanoğlu hayatının her anında başka hayatlara merak duyuyor. Facebook, bu reaksiyonumuzu daha hızlı ve kolay hale getirdi. Sanki sosyal medyada paylaşmak için hayatı yaşıyor hale geldik. Başkalarının hayatlarını ise sadece izliyoruz. İzledikçe, görüşme ihtiyacı duymuyoruz. Bu yüzden arkadaşlık ilişkilerimiz zayıfladı. Ne kadar sosyal ve çevresi geniş insanlar olarak görülsek de aslında yapayalnızız ve gerçek arkadaşlıklara ihtiyacımız var. Hatırlayın yakın zamanda sosyal medyada mesaj bırakıp intihar eden insanlar oldu. Bunun nedeni hayatı acısıyla tatlısıyla paylaşabileceğimiz gerçek arkadaşlardan mahrum kalmak. Facebook’taki arkadaş sayısı değil, gerçek hayattaki arkadaş sayısı önemli!
‘BİZE HER ŞEY ONU HATIRLATIYOR!’
Peki eski sevgiliyle arkadaş kalınmalı mı, kalınmamalı mı?
Sosyal medya hayatımızın bir aynası. Eski sevgiliyi sokakta görmekle, Facebook’ta paylaşımını görmek çok farklı değil. Sonuçta bize her şey onu hatırlatıyor! Eski sevgili eskide kalmıştır. İlişkinin bittiğine inanıyor ve barışma umudunun olmadığını düşünüyorsanız bütün sosyal medya hesaplarınızdan eski sevgilinizi silebilirsiniz. Eğer iyi niyet çerçevesinde ayrılmışsanız ve bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorsanız arkadaş olarak kalmanızda bir sakınca yok. Ancak duygusal bir ilişki yaşanmışsa sonrasında hiçbir şey olmamış gibi arkadaşça devam etmek çok kolay olmayabilir. Bir tarafın sevgisi bitmemiş ve barışma umudu varsa her fırsatı kollayacak ve barışmanın yollarını arayacaktır.
“Hafiye gibi eski sevgilinizi izlemeyi bırakın” diyorsunuz. İlişkilerin en büyük sorunu bu galiba...
İster istemez hayatımızdaki insanların sosyal medya hesaplarını takip ediyoruz. Çünkü herkes ister ki ayrılık sonrası karşı taraf perişan olsun ve hatasını anlayıp, geri dönsün. Ancak eski sevgili ayrılık sonrası gününü gün ederse, üstüne bir de yeni sevgili yaparsa siz o zaman görün cümbüşü! Bir ilişki bitmişse bunu kabullenmekten başka çare yok. Eğer bu taraflarca kolaylıkla bitirilemiyor ve takıntı haline geliyorsa kesinlikle profesyonel bir destek alınması şarttır. Yoksa açılan yaraların kapanması daha zor oluyor.
Facebook’u fazla mı ciddiye alıyoruz?
Herhangi bir sosyal mecrayı olabildiğince ciddiye almalıyız. Gereği kadar kullanmalı ve sınırlarını doğru belirlemeliyiz. Ancak birçoğumuz sosyal medya bağımlısı olmuş durumdayız.
Facebook kullanırken nelere dikkat etmek gerekir?
Kitabımda ısrarla bahsettiğim pedofili, en önemli konuların başında geliyor. Çocuklu ailelerin fotoğraf paylaşımlarına dikkat etmeleri gerekiyor. Facebook’un sunduğu güvenlik ve gizlilik ayarlarının yeterli olduğunu düşünmesem de bu ayarları tedbir olarak kullanmanızı tavsiye ederim. Öte yandan, dolandırıcılık hadiseleri için de tedbirli olmalıyız. Çoğumuz sıradan hayatları olan insanlarız. Kimse bizim her an ne yaptığımızı merak etmiyor. Sadece paylaşılmaya değer konuları paylaşmalıyız.
