Bebeği için ölmeyi seçti...

10. Öldürücü bir araba kazası geçiren kadın, karnındaki bebeği için daha fazla endişelendi

2013 yılının sıcak bir yaz gününde 19 yaşındaki Niser Saldana-Quilantan kocası ve 2 yaşındaki oğluyla Teksas’ta bir araba kazası geçirdi. 8 aylık hamile olan kadın, ailesiyle birlikte takla atan arazi aracından dışarı fırladı. O sırada annesinin cenazesine giden 36 yaşındaki masaj terapisti Iria Wolnick kazayı gördü ve hemen Saldana-Quilantan’a yardım etti.

Ölmek üzere olan anne “Bebeğim nasıl?” diye sordu ancak bilmediği şey bebeğinin başı ve minik elinin karnındaki büyük yarıktan dışarı çıktığıydı. Wolnick çoktan ağlamaya başlayan bebeği, ilk yardım dersinde öğrendiği birkaç şeyle anne karnından çıkardı. Ancak üzücü olarak anne Niser kurtarılamadı. Ailesi ise yaralanmış da olsa kurtuldu.

9. Hamile anne kemik kanseri tedavisini reddetti

23 yaşındaki California’lı Ashley Bridges, kemik kanseri olduğu anlaşıldığında 10 haftalık hamileydi. Doktorlar Ashley’nin acilen hamileliğini sonlandırmasını ve kemoterapiye başlamasını söylemesine rağmen Ashley, kanserle savaşmak yerine bebeğini korumayı tercih etti.

Cesur anne; “Hastayım diye sağlıklı bir bebeği öldürmemin imkanı yok” diye açıklıyordu. Kemoterapiye başlamak için bebeğini mümkün olan en kısa zamanda dünyaya getirip erken doğum yapan anneye doktorları bu saatten sonra tedavinin çok zor olduğunu ve en fazla 1 yıllık ömrünün kaldığını söylediler. Ancak 27 Eylül 2014’te websitesinde şu açıklamayı yaptı:

"Doktorum, son taramalarımın sonuçlarıyla ilgili aradı… Mutluluktan ağlıyorum, düşündüğümüz gibi bacaklarıma sıçramamış ve kafamdakiler de büyümemiş, hatta beni kör edecek olan tümör tamamen yok olmuş gibi. Göğüslerimdeki ve alt omurumdaki de çok az büyümüş yani herhangi bir değişiklik yok!! Teşekkür ederim Tanrım".

8. Yumuşak doku kanserini yenen kadın beklenmeyen bir şekilde hamile kalıyor

2010’da New York’tan Elizabeth Joice yumuşak doku kanserini yenebilmek için kemoterapi aldı ve uzmanlar onunla kocası Max’e asla çocuklarının olamayacağını söyledi. Bu nedenle 2013 yılında Elizabeth hamile olduğunu öğrendiğinde fazlasıyla sevindiler. Ancak hamileliğinin birinci ayında Elizabeth kanserinin geri döndüğünü öğrendi.Cerrahlar hamile kadının arkasındaki tümörü almak için bir operasyon gerçekleştirdi ancak kanserin nerelere sıçradığını görmek için tüm vücut MRI çekmek istediler.

Ancak MRI’daki konstrast boyalar Elizabeth’in büyümekte olan fetüsüne zarar verebilirdi. Daha da kötüsü yalıtılmış bir X-ray sonucu, Elizabeth’in kanserinin akciğerlerine sıçradığını gösterdi ve bu nedenle zorlukla nefes alıyordu. Bu nedenle Ocak 2014’te hamileliğinin 7. Ayında Elizabeth, küçük Lily Joice’u sezaryenle doğurmak zorunda kaldı. Ancak üzücü olarak yeni anne hastalığa yenik düştü ve 9 Mart 2014’te 36 yaşındayken hayatını kaybetti. Hikayesi “40 Weeks” adlı belgesele konu oldu.

7. Hamile kadın bebeğini korumak için tek gözünü kaybediyor

Bilinen ve sevilen bir ebe olan Kanadalı Chantal Gauthier-Vaillancourt’un anne olacağı haberi herkesi heyecanlandırmıştı. 2009’da sağ gözündeki kanseri yenmiş ve radyasyonlar ve doğal terapiler sonucunda kanserinin azaldığı söylenmişti.

2014’te Chantal heyecan verici haberi aldığında o ve kocasının sevinci sağ gözündeki tümörün geri geldiğini öğrenmeleriyle üzüntüye dönüştü. Henüz doğmamış bebeklerinin sağlığını düşünürlerken çift hastalık bebeğe de bulaşmasın diye cesur bir şekilde kemoterapiye başlamak yerine Chantal’in sağ gözünü aldırmaya karar verdi.

6. Eski Amerikan askeri hamile kadın, bebeğine bir şans vermek için kanser tedavisini reddediyor

27 yaşındaki Andrea Ryder, 2 yıl Deniz Kuvvetleri’ne hizmet verdi ama en büyük savaşını Haziran 2014’te kanserle doğmamış bebeği arasında seçim yapmak zorunda kaldığında verdi. Ancak Andrea’nın karar vermesi uzun sürmedi.

Geçmişte de cilt kanserini yenmişti. Bu sefer melanom (kötü huylu tümör) İngiliz annenin akciğerlerine, bağırsaklarına, omzuna ve göğsüne sıçramıştı.Sonunda doktorları 29 Eylül 2014’te anneye doğum yaptırmaya karar verdiler ve böylece 10 haftalık prematüre ama sağlıklı Olivia Marie doğmuş oldu. Hala radyasyon terapisine devam eden Andrea, kocasının aşkı ve bebeğinin dikkate değer direncinden güç alıyor. “Radyasyonla işim biter bitmez, direkt bebeği görmeye gideceğim ve tüm gün hastanede kalacağım” diyor gözleri parlayan anne.

5. Bebeğini doğurduktan sonra kemik iliği kanserinden ölen anne…

2008’de İngiliz Nicola Cockx’a kemik iliği kanseri teşhisi konuldu. Doktorlar kadının acilen sert bir kemoterapiye başlaması gerektiğini söylese de Nicola büyük ihtimalle hayatını kurtaracak ancak bir daha gebe kalmasını engelleyecek bu tedaviyi reddetti.

Küçüklüğünden beri anne olmayı hayal eden Nicola için kısırlık, kabul edilemez bir durumdu. Kemoterapi yerine, cesur işkadını sağlıklı bir yaşam tarzı benimsedi. Nicola sonunda 2011’de hamile kaldı ve Haziran 2012’de kızı Harriet doğdu. Kızını dünyaya getirdikten kısa süre sonra yeni anne kemoterapiye başladı ancak kanser çoktan sıçramış ve sert bir hal almıştı. Şubat 2013’te Nicola kanserle olan savaşını kaybetti ve geride uğruna cesurca savaştığı 8 aylık bir kız çocuğu bıraktı.

4. Zorunlu kürtajdan kaçmak isteyen Çinli anne, hastaneden kaçıyor

1979’da Çin Cumhuriyeti, Çin nüfusunu kontrol edilebilir bir seviyede tutmak için “tek çocuk politikası” adı verilen bir popülasyon kontrolüne girdi. Tüm dünyanın dikkatini çeken ve tepkilere neden olan kadınları kürtaja zorlama politikası 2008’de yeniden gündeme geldi.

Kuzeybatı Xianjiang yöresinden Arzigul Tursun adlı kadın, doğmamış bebeğinin hayatını kurtarmak için isteği dışında hapsedildiği hastaneden kaçtı. Bu ailesi ve ona pahalıya mal oldu. Tursun’un babasının belirttiğine göre 20 ve 30 arasında polis arabası aile evine gelip kızını aradı ve kürtajı gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak durum uluslar arası ilgi çekince Arzigul’ün bebeğini tutmasına karar verildi. Popülasyon komitesi şefine göre kadın “kürtaj için yeterince sağlıklı değildi”.

3. Bebeğinin sağlığına öncelik veren anne, doğum sonrası ölüyor

5 Kasım 2014’te ölen Karisa Bugal’ın eşi Wes Bugal; “Oğluma nasıl annesinin onu doğurmaya çalışırken öldüğünü açıklayacağım?” diyor. Çiftin ikinci çocukları Declan doğduktan bir gün sonra anne hayatını kaybetti. Hamileliği süresinde Karisa, amnion kesesindeki sıvının, kan dolaşımına geçerek akciğerler veya beyinde amboliler yapması rahatsızlığına yakalandı.

Nadir görülen bu durumda bebeği çevreleyen sıvıların annenin vücuduna sızması sonucunda annenin organları iptal oluyordu. Doktorlar anneyi ameliyat edebileceklerini söylese de bu, bebeğe zarar verebilirdi. Bu nedenle Karisa doğmayı bekleyen bebeğinin hayatını kurtarmayı tercih etti. Annenin ölümünden sonra çiftin iki çocuğunun yetiştirilmesine katkı sağlamak için oluşturulan fon kısa sürede 20,000 dolara ulaştı.

2. 41 yaşındaki anne kemoterapi yerine bebeğini seçince hayatını kaybediyor

Asla gebe kalamayacağı söylenen 41 yaşındaki Stacie Crimm için hamile olduğunu öğrenmek büyük sevinç kaynağı olmuştu. Ancak aylar sonra yapılan bir tomografi sonucu kafa ve boyun kanseri olduğu ve kemoterapinin sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesini engelleyeceği ortaya çıktı.

Sonunda Stacie bebeğine hayatta bir şans verebilmek için kemoterapiyi reddetti. Bu, durumunun kötüleşmesine neden oldu ve Ağustos 2011’de Stacie evinde yığılıp kaldı. Doktorları acil durum sezaryen gerçekleştirerek minik Dottie May’i kurtardı. Yeni annenin bünyesi iyice zayıflamış olduğundan bilincini kaybetti ve 8 Eylül’de uyanarak bebeğini kollarında tutma şansı yakaladı. Stacie 3 gün sonra hayatını kaybetti ancak Dottie sağlıklı ve mutlu bir bebek oldu.

1. Zihinsel sorunlu kadın, zorunlu kürtaja karşı doktorlarına karşı çıkıyor

2012’de orak hücre hastalığından muzdarip hamile bir kadın, doktorlarının kürtaj yaptırması gerektiğine dair yasal hareketine karşı koydu. İsmi verilmeyen kadın, rahatsızlığı nedeniyle inmeler geçiriyordu ve doktorları hamileliğin hayatını tehlikeye sokabileceğine inanıyorlardı.

Ancak kadın şansını değerlendirmek istedi ve Londra Yüksek Mahkemesi’nden kendi kararlarını verebileceğine dair onay aldı. Mahkeme; bazı öğrenme zorlukları çeken insanların bağımsız olarak işlevli olmakta zorlansalar da hayatlarıyla ilgili derin kişisel kararları alabileceklerine hükmetti. Ayrıca mahkeme kadının tıbbi tedavilerini istikrarlı bir şekilde almasındaki işbirlikçi tutumu nedeniyle hamileliğini devam ettirmesinde sakınca olmadığına karar verdi.