Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Margaret MacMillan Barışa Son Veren Savaş, I. Dünya Savaşı, Charlie Hebdo saldırısı

        Alihan MESTCİ/ HT PAZAR

        amestci@haberturk.com

        Kanadalı tarih profesörü Margaret MacMillan, son kitabı “Barışa Son Veren Savaş”ta I. Dünya Savaşı’nın arifesinde savaşmaktan başka bir seçeneğin kalmadığı zamanlara ışık tutuyor. Ünlü tarihçiye ulaştık, bugün yaşananları geçmişle karşılaştırdık

        Kanadalı tarihçi, Profesör Margaret MacMillan (72), ekimde Alfa Yayınları’ndan çıkan son kitabı “Barışa Son Veren Savaş”ta, 1 asır kısmi savaşlar hariç barış içinde yaşayan, bilimde, sanatta, teknolojide çağ atlayan ve zenginleşen bir kıtanın, tarihin gördüğü en kanlı harbe nasıl sürüklendiğini anlatıyor. 1914 arifesini, 960 sayfaya döken akademisyen “Avrupa bunu kendisine ve dünyaya nasıl yapabilmişti?” diye soruyor. Oxford Üniversitesi’ndeki görevini sürdüren MacMillan’ın akıcı dili, savaşmaktan başka bir seçeneğin kalmadığı zamanlara ışık tutarken bir yandan da barışa tutunmanın değerini açığa çıkarıyor. Ünlü tarihçiye ulaştık ve “Bugünün kaypak ittifakları, bölgesel savaşları, savaşa akın eden gençleri yeni bir cihan harbi alameti mi?” diye sorduk.

        ■ Kitabınızda Avrupa’nın savaşa girişmesinin nedenlerini sıralıyorsunuz. Bugünü 1914 öncesine benzetiyor musunuz?

        Birçok kişi bu soruyu soruyor. Bugünü 1914 öncesine benzetmek mümkün. Dünyanın epey sorunlu olduğu hissiyatındayız ve geçmişe dönüp “Ne dersler alabiliriz” diye bakıyoruz ama tarih tekerrür etmez.

        ■ Peki ne gibi benzerlikler kurabiliriz?

        Küreselleşme çağındayız. 1914, küreselleşmenin altın devriydi. Bugün, dünya güç düzeninde bir kayma söz konusu. 1914 öncesinde de öyleydi. Yükselen yeni güçler ve gözden düşmeye başlayan güçlü ülkeler... O yıllar Almanya yükseliyordu, bugünün yükselen gücü ise Çin. 1914 öncesinde dünya Britanya’nın hegemonyası altındaydı bugün Amerika’nın. 1914 öncesinde anarşizm ve sosyalizm gibi vahşileşebilen, enternasyonel ideolojiler mevcuttu. Bugün ise dinden ilham alan, radikal, köktenci, uluslararası iddiası olan hareketler söz konusu. İnsanlar bu hareketleri, var olan düzene tehdit olarak gördü, görüyorlar.

        ■ Bugünün en kaygı verici olgusu uluslararası terör mü?

        Bence gereğinden fazla kaygılanıyoruz. Bu hareketler uluslararası bir karakter edinme talebindeler ve bu sayede dünyanın her yanından yeni katılımcılar, sempatizanlar kazanıyorlar. 1914 öncesinde de -anarşizm gibibenzer akım ve gruplar, benzer kaygılara yol açtılar. Ve ne kadar güçlü olduklarına dair hep abartılı ifadeler kullanıldı. Evet, çok rahatsız edici olabilirler ama daha kaygı verici şeyler de var. Ülkeler arasındaki savaşlardan daha çok kaygılanabiliriz mesela. 1914 öncesinde olduğu gibi bugün de ekonomik ve insani sorunlarla yüz yüzeyiz. Terör eylemleri ise toplumsal yapıları kolay kolay yerinden oynatamaz.

        ■ 1914’ü ve öncesini betimlerken, bir bakıma “Evet; yapısal, toplumsal, ekonomik sorunlar vardı ama liderlerin kötü kararları da savaşın sebeplerindendi” diyorsunuz.

        Evet öyle. Siyasi yapılar, kültür, milliyetçi akımlar, ekonomik sorunlar büyük devletleri önemli ölçüde etkiler. Ama sorumluluğun kimde olduğu da etkiler. Bugün Rusya siyasetini anlamak için Putin’i iyi tanımalısınız. 2001’de Beyaz Saray’da başka bir isim olsaydı ABD Irak’a girmeyebilirdi bana kalırsa. Bazen ise liderler değil sistem önemlidir.

        ■ Tarihin gidişatında siz hangisini tercih ederdiniz?

        Liderleri toplumlardan ayrı düşünemezsiniz. Tarihi tek başlarına onlar yazmıyor ama bazı kararları liderler alıyor. Mesela 1914’te Alman Kayzeri, savaşa girmemeyi seçseydi Almanya girmeyecekti. Tarihte öyle anlar gelir ki kararı vermek bir kişiye düşer. Bereket, pek sık olmuyor.

        1914 ÖNCESİ RUSYA-SIRBİSTAN, BUGÜN ABD-İSRAİL

        ■ 1914 öncesinin en sorunlu meselelerinden biri de yükselen güçlerin Avrupa hakimiyetindeki dünya sistemine entegrasyonuydu. Entegrasyon meselesini 20. yüzyılda çözebildik mi?

        Bu sorunu halletmek için elimizde daha fazla uluslararası kurum var. Mesela Latin Amerika, neredeyse 19. yüzyıldan beri -ufak bir savaş hariçbarışçıl bir kıta. Asya, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana sakin. Afrika ise iç savaşlar ve isyanlar gördü, görüyor. Ama dünyanın barışçıl bir düzen kurabildiğini söyleyebiliriz. 1914 öncesine göre epey fazla kuruma sahibiz ve bu uluslararası kurumların faydasını görüyoruz. Ortadoğu’da ise savaşlar sürüyor. Ve o kadar fazla oyuncu var ki taraflar sürekli değişiyor. Buna dur demek zor ve sonu gelmez ıstıraplara sebep oluyor.

        ■ 1910’lu yılların Balkan problemiyle bugünün Ortadoğu’su benzer mi?

        İki benzerlik var bence: Birincisi coğrafya. Balkanlar da Ortadoğu da güçlü komşuların çevirdiği alanlar ve ayrıca çatışmalara sebep olan iç gerilimlerle yüklüler. Ama her şeye rağmen tehlike, dış kaynaklı. 1914 öncesinde Balkanlar’da Rusya ve Avusturya-Macaristan’ın çıkar çatışmaları var. Küçüklerin kavgası büyüklerin savaşına dönüşüyor. Ortadoğu’da da öyle... ABD, Avrupa ve İran yerel çatışmalar üzerinden mücadeleye giriyor. Benzerlik kurduğum ikinci şey ise büyük güçlerin desteğini arkasına alan küçük güçler. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Rusya-Sırbistan vardı. Bugün ise ABD-İsrail örneği var. Böylece hem büyükler hep oyunun içinde kalıyor hem de bu nedenle küçükler büyük kuvvetlerin desteğiyle kabadayı kesilebiliyor. Bu tehlikeli bir mekanizma çünkü büyükler küçükleri her daim kontrol altında tutamıyor. Rusya, Sırbistan’ı kontrol edemedi ama arka çıkmak zorundaydı. ABD, İsrail Hükümeti’ne pek az yön verebiliyor. Çin ve Kuzey Kore için de benzer bir durum söz konusu.

        ‘En değerli okurum 93’lük annem’

        ■ Tarih yazark en nelerd en ilham alıyorsunuz?

        Bence tarih sıkıcı olmamalı. Yıllar içinde belirli metotlar geliştirdim. Öğrencilerimin ilgisini canlı tutmalıydım. Bunun bir yolu, tarihi kahram anları betimlemek, karakterlerini anlatmak. Dünyanın nasıl bir yer olduğu hissini iletmek. Yazarken de bunu yapıyorum; insanlardan, zevklerinden bahsediyorum . Öneml i insanla rın karakterlerini dönemin fikir, problem ve ideoloj ilerini anlatırken kullanıyorum. Yazarken, okurlarımın fikirlerini de alıyorum. En değerli okurum 93 yaşınd aki annem . Her yazdığımı okur. Onun ilgisini çeken şeylere dikkat ediyorum. Bilen değil, bilmeye hevesli okurlara hitap etmeye çalışıyorum. Bence işimin bir kısmı da eğlence...

        ■ 19 ve 20’nci yüzyıllar bir bakıma eğlenceli zamanlardı. Hiç hoş zamanlar değildi ama sanat, teknoloji, bilim ve siyaset ilginç, aşırı dönüşümlerden geçti.

        Bana kalırsa her yüzyıl ilginç.. . Mesela şu sıralar Bizans tarihiyle içli dışlıyım.

        ■ İstanbul’a geliyor musunuz?

        Evet. İlk gelişim 1970’ti. Ve her gelişimde bir daha büyüleniyorum.

        ‘Barışa Son Veren Savaş’ savaşa son verir miydi?

        ■ Charlie Hebdo saldırısı tarihte nasıl bir yer bulacak?

        Fransızların bu saldırıya verdiği tepki bunu belirleyecek. Eğer Fransızlar, Marine Le Pen’in milliyetçi partisini desteklemeyi seçerse Charlie Hebdo saldırısı Fransız siyasetinde önemli bir dönüm noktası olacak. Eğer, Fransa radikalizmle mücadele edip “Bir arada nasıl dururuz”un cevabını ararsa bu sefer başka bir sonuca giden önemli bir dönüm noktası olacak. Ama kestirmek çok güç. Bugün ne yapacağımıza dair bize kılavuzluk edecek pek bir şey yok elimizde. Sadece tahmin yürütebiliriz ve bu yüzden de tarihe bakıyoruz.

        ■ 1914’ün Avrupalı liderleri hiçbir zaman bir dünya savaşı çıkabileceğini tahmin edemediler.

        Hayır etmediler.

        ■ Belki de nedeni ellerin de “Barışa Son Veren Savaş” gibi bir kitap olmamasıydı.

        Olsaydı da muhtemelen aldırış etmezlerdi. (Gülüyor.) Her neyse.. . Ama tarih bilmek fark yaratır. En azından olan biteni iyi anlamak adına...

        ‘Savaş Avrupa’da başladı, Osmanlı dahil oldu’

        ■ Bu yıl, özellikle Birinci Dünya Savaşı ve hatta savaşa damga vuran karakterlerin doğum ve ölüm tarihleri dahil pek çok yıldönümü üst üste geliyor. Bu törenleri ve harcanan çabayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Anma törenleri her zaman ilginçtir. Bence insanların geçmişin büyük olaylarından tekrar haberdar olması iyi bir şey. Ama çoğu zaman bu anma törenleri, bugünümüze dair bir şeyler anlatır. Mesela İngiltere’de Birinci Dünya Savaşı birçok törenle anılıyor ve bu sırada “Britanya bugün nerede ” sorusu soruluyor. Dolayısıyla bu anma törenleri bugünkü kaygılarımızı ortaya serdiğimiz etkinliklere dönüşüyor.

        ■ Bugünün hırslarını da mı?

        Evet. Britanya, “Dün neredeydik bugün neredeyiz” diye tartışıyor; Almanya “Savaşın müsebbibi biz miydik ” diye soruyor. Türkiye de Çanakkale Savaşları’nı bu yıl anacak ... Öyle değil mi?

        ■ Evet...

        Bence, tarihi nasıl andığımız da önemli bir konu. Mesela, Türkiye için bir çağın sonu yeni bir çağın başlangıcı.

        ■ Ama kitabınızda Osmanlı İmparatorluğu'na pek değinmiyorsunuz.

        Ben savaşın sebeplerini inceledim. Ve Osmanlı İmparatorluğu savaşa sebep olmadı, dahil oldu. Ama savaş başladıktan sonra epey önem arz etti. Kitabım Avrupa merkezli, çünkü savaş Avrupa’da başladı ve sonra dünya savaşına dönüştü.

        ‘IŞİD’in tarihteki benzeri Nazi Partisi’

        ■ Tarihte IŞİD’in benzerlerini bulmak mümkün mü?

        Bence verdikleri mesaj ve teşkilat düzeni Avrupa’daki faşist partilere benziyor. Toplum üzerinde topyekûn denetim arzu ediyorlar. Toplumu dönüştürmek istiyorlar. Doğrunun sadece onlara ait olduğunu söylüyo rlar. Naziler in de Sovyet komün istlerin in de istediğ i buydu. IŞİD, bu 20. yüzyıl siyasi partiler ini hatırlat ıyor.

        ■ Ve dünyanın dört bir yanından gençler onlara katılıyor.

        Gençler, Avrupa’nın diğer yerlerinden Komünist partiye, Nazilere katıldılar. Bazı koşullarda, bazı insanlar, onlara ne yapacaklarının söylenmesini çekici bulur. Bunun ekonomiyle bağını kurmak da zor. Zira, İngilte re’den IŞİD’e katılanlar arasında kayda değer sayıda genç gayet iyi durumlu ailelerden geliyor. Onlarınki bir çeşit idealizm.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ