Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Mustafa Alkan 'yapay anı' yazısı, Mustafa Alkan HT Pazar yazıları

        Mustafa ALKAN/HT PAZAR

        malkan@htgazete.com.tr

        Aslında bu iki farenin öyküsü... Biri siyah diğeri boz 2 laboratuvar faresinin... Pek sevimli oldukları söylenemez, animasyon filmlerinde kariyer yapma şansları yok. Ama o küçük fareler bilim tarihine geçti. Çünkü onlar, ‘yapay anıya’ sahip ilk canlılar oldu. Biri bu anıyla mutlu oldu. Diğeri ise kafasına kazınan anıdan nefret etti... Mutsuz siyah farenin hikâyesi daha eski. ABD’nin MIT üniversitesinde doktora yapan 24 yaşındaki Steve Ramirez, kasım ayında onu o uğursuz siyah zeminli kutuya koyduğunda farecik, her zaman yaptığı gibi etrafı kolaçan etmek yerine yerinde dondu kaldı. Çünkü o, bu kutuda elektroşok yemişti. Daha doğrusu yediğini sanıyordu; çünkü Ramirez onun beynine sahte bir ‘elektroşok anısı’ yüklemişti. Farecik yeni bir şok korkusuyla yerinden kıpırdayamazken Ramirez ile ekip arkadaşı Çinli Xu Liu (34) sevinçle havalara sıçrıyordu. Zira 2 yıl süren çalışmalarının ardından hipotezlerini kanıtlamışlardı. Tek bir anıyı taşıyan beyin hücrelerini tespit edip bu hücrelere, o beyne sahip olanın ‘yaşadığına yemin edebileceği’ yeni bir anı yüklemek mümkündü. Üstelik anıyı taşıyan hücreyi tespit ettikten sonra eski anıya geri dönmek, başka anılar yüklemek de söz konusu olabilecekti.

        Mutlu fare ise geçen hafta ortaya çıktı. Paris’teki Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi uzmanları, bir fareye uyurken bir anı ‘kaydetti’. Karim Benchenane liderliğindeki ekip, daha önce farenin beynine iki elektrot yerleştirip, bir kutu içinde gezinmeye bıraktılar. Farenin kutudaki bazı yerleri belleğinin neresine kazıdığını tespit ettiler ve fare uyurken bu hücreye ödül bulacağı başka bir yerin bilgisini kaydettiler. Fare bu yere hiç gitmemişti. Ama uyandığında ayakları onu doğrudan o ödülün bulunduğu yere götürdü. Parisli bilim insanları da hararetle birbirini kutladı.

        TERK EDEN SEVGİLİYİ SİLİP ATABİLİRLER

        Bilim insanlarının sevincini anlamak mümkün. Yaptıkları az buz değil. ‘Optogenetik’ adı verilen yöntemle, beynin ‘aç-kapa’ düğmelerini bulmuşlardı. Bu yolla Alzheimer hastalarına yitirdikleri anıları kavuşturabilirler, Parkinson ve diğer beyin hastalıklarının yarattığı hasarları da onarabilirlerdi. Yakınını kaybedenlerin, sevgilisinden ayrılanların, büyük felaket yaşayanların kötü anılarını mutlu anılarla değiştirebilirlerdi.

        Koca profesörler, bu genç doktora öğrencilerini kutlamak için sıraya girdi. Boston Üniversitesi’nin Nörobilim Merkezi Başkanı Prof. Howard Eichebaum, “Bu fantastik bir başarı” dedi. Yıllardır beyin araştırmaları yapan Kanadalı profesör Sheena Jossely, “Birçok insan bu yolda yıllarını harcadı ama bunun bir gün başarılabileceğini hayal dahi etmiyorlardı” dedi. Jossely’ye göre bu yöntem depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi zorlu alanlarda tedavi için kapıları ardına kadar aralıyordu.

        KÖTÜLERİN ELİNE YENİ BİR SİLAH MI VERİLİYOR?

        Bilim insanlarının sevincine katılabiliriz. Ama önce “Sil Baştan” (Eternal Sunshine of a Spotless Mind 2004), “Başlangıç” (Inception -2010) ve “Gerçeğe Çağrı” (Total Recall1990) gibi onlarca filmi zihnimizden silmeleri gerekecek. İnsanların beyinleriyle ve anılarıyla oynamanın yol açabilecekleri konusunda oldukça karamsar olan bu filmler, haksız olmayabilir. Sil Baştan’da sorunlu biten ilişkilerini kafalarından atamayan çift, hafızalarının silinmesini kabul ediyordu ama yine birbirine âşık oluyorlardı. Gerçeğe Çağrı’da beynine maceralı bir Mars yolculuğu ‘yükleten’ adam, yaşadığının gerçek olup olmadığı konusunda kuşkuya düşüyordu. “Başlangıç” filminde ise bir grup dolandırıcı, insanların rüyalarına girip servetlerinin anahtarını çalıyordu. “Ada” filminde (2005) bir klon insan fabrikasında ‘şablon anılar’ yükleniyordu. Hepsi, beyinleri başkalarına emanet etmenin risklerini ortaya koyuyordu. İnsana dair her türlü bilimsel gelişmede olduğu gibi “etik sorunlara” dikkat çekiyorlardı. Temel soru basit: Travmaları alt etmeye çalışırken kötülerin eline yeni bir silah mı veriliyor? Yaşanan kötü anılardan kurtulmaya çalışırken birilerinin mutlu köleleri olma riski nasıl sıfırlanacak? Terör örgütlerinin intihar komandosu, iktidar peşinde koşanların ‘sarsılmaz’ takipçisi, hırsızların suç aleti, organ kaçakçılarının ‘gönüllü bağışçısı’ olmamız nasıl engellenecek? Nitekim bunu şimdiden depresyon ilaçlarıyla yapanlar var. İsrail’de geçen yıl, aşırı dinci bir Yahudi tarikatın, genç müritlerine güçlü antidepresanlar verip ‘libidolarını’ düşürdüğü ortaya çıkmıştı.

        HATIRA DEDİĞİN BİR OYNAK PROTEİN

        Amerikalı ve Fransız bilim insanları şimdilik sadece fareler üzerinde başarı sağladılar ama keşifleri insan doğası üzerine daha derin verileri su üstüne çıkarabilir. Sonuçta ‘kişileri kişi yapan anılarıdır’ ama anılar da aslında beyindeki bir dizi kimyasal reaksiyondan ötesi değil. Yapılan araştırmalar hatıraların, beyinde belirli bir tür protein olarak tutulduğunu ortaya koyuyor. Anılar hatırlandığında bu proteinler harekete geçer ve yeniden şekillenir, değişime uğrar. Bu yüzden mahkemelerde tanıkların anılarına güvenilmez. Görgü tanıkları gördüklerinden son derece emin olduğunu söyler ama gerçekte ‘hatıra’ denilen şey zamanla hayal gücü ve inançlarla yoğrulup bulanıklaşır. Yani çoğu ‘sedadan’ ibarettir. Hatta geçen yıl ABD’nin Northwest Üniversitesi psikoloji bölümünde yapılan bir araştırmada, insanların hiç yaşamadıkları olaylara ilişkin anı icat edip bunun gerçekliğine inandığını bile ortaya çıkarıldı.

        Ama nereden bakarsanız bakın, insanın kendi anısına güvenmemesi başka, başkalarının beyninize yaşamadığınız anıları yüklemesi başka... Anıların oynanması apayrı bir felsefi mesele ortaya çıkarıyor: Anılarla oynanırsa ‘geçmişin’ anlamı ne olacak? Kötü anıları siler yerine mutlu anılar yüklersek, ‘kişiliğimiz’ ne olacak? İngiliz yazar Julian Barnes “Anılarınız sizin kimliğinizdir” der. Yani ne yaptıysanız, yaptığınızla kalır ama onları nasıl hatırladığınız sizin kimliğinizi oluştur. Yanlış veya doğru...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ