Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Ne kadar gönüllü o kadar kitap!

        DENİZHAN KOÇDEMİR /ÖZEL RÖPORTAJ

        Üniversite öğrencisi ve İşaret Dili Eğitmeni Ayşenur Seven, gönüllü gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle büyük takdir topluyor.

        Ayşenur Seven, en az haftada 1 gün görme engelli çocuklara kitap okuyor, onlara ders çalıştırıyor. Aynı zamanda zihinsel engelli çocuklarla da ilgilenme fırsatı bulan Ayşenur, onların mutluluğunu hissetme ihtiyacı duyduğunu belirterek, gönüllü katılımların artmasını diliyor.

        Yaptığın destek çalışmalarından bahseder misin?

        Şu an elimden geldiğince görme engelli çocuklara kitap okuyorum. Onlara ders çalıştırıyorum. Fırsat bulduğum zamanlarda zihinsel engelli çocuklarla vakit geçiriyorum. Yine aynı şekilde kimsesiz çocuklarla da vakit geçirerek onların yanında olmaya çalışıyorum.

        Tüm bunları yaparken ne hissediyorsun?

        Çok farklı bir duygu. Onların mutluluğuna ve samimiyetine ihtiyacım var. Her insan bunu bir gün anlayacak. Onların nasıl bize ihtiyacı varsa bizim de onlara ihtiyacımız var. Size karşı olan bir gülüşleriyle bunu çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz.

        Gönüllü olmak isteyenler ne yapmalı?

        Sesli Kütüphaneye giderek deneme kaydınızı aldırabilirsiniz. Eğer onaylanırsa devamlı olmak şartıyla istediğiniz zaman gidebilirsiniz. Burada devamlılık çok önemli. Kaydına başladığınız bir kitabı ortasına gelip bırakırsanız bunun hiçbir anlamı olmuyor. Şayet yetimhaneye elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremiyorsunuz. Belli bir prosedüre uymak gerekiyor.

        Devamlılık demişken... Çocukların ziyaretine düzenli olarak giden birisi bu düzeni bozduğunda ne gibi sorunlar oluyor?

        Çocuğun yaşına göre travma etkisi yaratabilirsiniz. İlkokul çağındaki bir çocuğa bunu yaparsanız çok kötü etkilenebiliyor. Bu konuyu daha önceden çocuklarla konuşmanız gerekiyor. Bir gözetmen eşliğinde durumunuzu tatlı bir dille anlatmalısınız. Hiçbir şey söylemeden kendinizi çekerseniz, işte o zaman büyük bir travmaya neden olabilirsiniz.

        Çocuklar için devamlılık mı daha önemli yoksa gönüllü sayısı mı?

        Mesela görme engelli çocuklar için konuşacak olursak ne kadar gönüllü olursa o kadar kitap okunur. Ne kadar gönüllü olursa o kadar çocuk güler. Matematik, Türkçe, Fen Bilgisi, İngilizce... Tüm bu dersleri tek bir gönüllünün çalıştırması beklenemez. Kısacası düzenli; ama fazla gönüllü diyebilirim.

        Amaç eğitim mi, ilgi mi olmalı?

        Grubuna göre değişiyor. Örneğin görme engelli bir çocuğa herhangi bir konuda yardım etmek istediğinizde "Ben yapabilirim!" cevabıyla karşılaşabilirsiniz. Onlar için çok fazla ilgi acıma demektir. Acıma duygusu yansıtılmamalı. Tabii ki ilgi gösterilmeli; ama bunun düzeyini çok iyi ayarlamanız gerekiyor.

        Bu bir iyilik mi, yoksa bir görev mi?

        Bu ne bir görev ne de bir iyilik. Ben bunları yapıyorum diye dünyanın en iyi insanı değilim. Evet bu olaylar çok güzel; ama bunu yapma nedenim bu artık benim için bir beslenme. İnsan sabretmeyi ve şükretmeyi öğreniyor. Görme engelli bir çocukla ders çalıştıktan sonra dışarı çıktığımda gördüğüm hayat çok farklı oluyor. İşitme engelli bir çocukla geçirdiğim zamandan sonra dışarıdaki bir kuş sesini çok daha iyi duyabiliyorum. Bana yaşamayı öğretiyorlar diyebilirim.

        Örnek vermek istiyorum "İlk hafta ben gittim, diğer hafta başka biri" diyelim. Buradan yola çıkarsak farklı farklı insanları mı tanımak istiyorlar, yoksa tek bir insan onlar için daha mı sağlıklı?

        Açıkçası özel bağ kurdukları kişileri saymazsak onlar için fark eden bir şey olmuyor.

        Şu an için en büyük eksiklik sence ne?

        Normal bir çocukla zihinsel engelli çocuğu karşılaştırdığım zaman, zihinsel engelli bir çocuğun okumaya daha çok ihtiyacı var. Çünkü onlara 2x2yi öğretmiyorlar. Onlara ayakkabısını nasıl bağlaması gerektiğini, hayata nasıl tutunabileceğini öğretiyorlar. Zihinsel engelliler için çok az okul var. Özellikle aileler bilinçlendirilmeli. En büyük amacım çocuk istismarı ve engelliler konusunda aileleri bilinçlendirmek. Zihinsel engellilerin %85inin babası yanında yok. Çünkü anne, kocasına böyle bir evlat verdiği için kocası onu cezalandırıyor. Ortadan kayboluyor. Bu durumun önüne geçilmeli.

        Ne yapılabilir?

        Uzmanlardan ciddi anlamda yardım alınmalı. Başa çıkmanın yolları elbette var. Bu durumlarda kardeş çok önemli. Mutlaka kardeş yapılması öneriliyor. Anne ve baba bu gibi durumlarda psikolojik yardım almalı. Yurtdışında anne ve baba bu durumu öğrendikleri zaman bir psikolog eşliğinde üstesinden gelmeye çalışıyorlar.

        ÜZÜLMEMİN TEK SEBEBİ...

        Anlaşılan bu konuda oldukça hassassın. İleride aynı durumla karşılaşırsan aynı metanetini koruyabilir misin?

        Elbette. O çocuk bana Allah'ın imtihanıdır. Cennete açılan kapıdır. Üzülmemin tek sebebi, ben öldükten sonra acımasız insanlarla kalacak olmasıdır.

        Bu süreçte karşılaştığın en üzücü olay neydi?

        Hiç unutmuyorum. İkinci ya da üçüncü gidişimde "ben aslında yaşamıyormuşum" dedim. Keşke daha önceden böyle bir şeye kalkışsaymışım. Bu inanılmaz bir deneyim...

        Gönüllü olmak isteyenlere bir mesajın var mı?

        Gelen insanlardan tek isteğim devamlılık durumunun farkında olması. İnsanlar en son ne zaman bir insana "karşılıksız" iyilik yaptığı düşünmeli.

        *Projelerde yer almak isteyen gönüllüler Ayşenur Seven'e aysenur.sevenn@hotmail.com mail adresinden ulaşabilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ