Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İstanbul Trafikten Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Metin Alper Habertürk'e konuştu

        Esra BOĞAZLIYAN / HT GAZETE

        Mevzu İstanbul trafiği olunca sorulacak binlerce şey var ama en son gelişmeyle başlayalım. İstanbul trafiği, dur-kalkla, trafik yoğunluğuyla ilk sıraya yerleşti. Bu kadar yol yapılıyor, kavşak yapılıyor, raylı sistemler, büyük ölçekli projeler ama yine trafiğimiz dünya birincisi, neden?

        Bunun en büyük sebebi araç yoğunluğu. İstanbul’da 3.5 milyon araç, 5.5 milyon da sürücü var. Trafiğe her gün 600 yeni araç çıkıyor. “Bu sıklet bu yükü kaldırmaz” diye bir laf var ya işte tam da böyle... Üzülerek söyleyeceğimiz bir birincilik. 3.5 milyon aracın trafikte olduğu bir noktada yapacak çok da bir şey yok. Tek-çift plaka çözümüne de katılmıyorum. Denetlemesi zor, suiistimali çok olur.

        Ortalama trafikte kalma süremiz ne?

        “İşe gidiş-geliş sadece bir destinasyon kullanırsa minimum 2 saat” diyebiliriz. Mahmutbey’den çıkıp Maslak’a gelmenin ortalama bir trafikte 1 saat sürdüğünü düşünürsek; 1 saat gelişi, minimum 1 saat de gidişi en az 2 saat trafikte oluyor.

        Bu çok önemli bir rakam, peki ne yapacağız? İstanbul trafiğinin bir çözümü var mı?

        İstanbul’da aslında trafik sorunu yok, ulaşım sorunu var. Trafik sorunu demek; insanlar kafasına göre çıkıyordur, araç kullanmaya çalışıyordur, ehliyetsiz insanlar ortalıkta geziyordur, değişik araçlar vardır vs. budur. İstanbul’da ulaşım sorunu var.

        Bu ulaşım sorunu çözülür mü sizce? Bir umudunuz var mı?

        Çözülür tabii neden çözülmesin? Tabii ki umudumuz var, biz insanlara umut vermek durumundayız, umutsuzluk değil. Adımlar var. Mesela üçüncü köprünün İstanbul trafiğine çok olumlu katkıları olacağını düşünüyoruz.

        Yani “Umutsuz olmayalım” diyorsunuz. Bir dahaki sene yine birinci olur muyuz?

        Trafikte bekleme yönünden belki yine birinci çıkabiliriz ama her türlü önlemi alsanız da buna rağmen trafiğin gitmediği yerde bir şey diyemezsiniz. Bir araştırma var; trafik hizmetlerinde çalışan polislerin tamamını aynı anda hatta belki 2 bine yükseltip sokağa çıkarsak trafiğe katkımız yüzde 15 olur. Başka bir araştırma da diyor ki: “Sürücü davranışlarını düzeltirsek yüzde 30 daha az bekleyebiliriz trafikte.”

        İstanbul’daki trafik sorununun en önemli nedenleri kamyonlar, minibüsler, taksiler... Bunların yarattığı terör...

        Minibüs ve dolmuşlara 1 yıl içerisinde 113 bin 289 denetim yapılmış. 42 bin 145 tane cezai işlem uygulanmış ve bunların 6 bin 138 tanesi trafikten men edilmiş.

        Buna rağmen sorun çözülmüyor ama. Minibüs şoförleri ters yola giriyor, viraja dalıyor...

        Her yere yetişemeyiz. 70 bin tane minibüs var. Bunlardan 6 bin tanesini yani yüzde 10’unu men etmişiz 1 yıl içinde. Takdir ederseniz; bizim de denetim personel sayımız ortada.

        Ne kadar trafik polisi var?

        Toplam 3 bin kişiyle hizmet veriyoruz. Bunların tamamı trafik denetleme personeli değil, yani bir kısmı içeride çalışanlar. Sahada maksimum bin 700 tane personelimiz var bizim.

        3 milyon araç, 15 milyon insan, bin 700 polis...

        Bunların da 12/24 esasına göre çalıştığını düşünün, her gün 600 tane polis maksimum. Peki biz ne yaptık? Mesela minibüs terörüyle alakalı şöyle bir çalışmamız var; Sivil Trafik Ekipleri Amirliği kurdurduk. Yolcu gibi minibüse binip son durağa kadar seyahat ediyor, sürücünün bütün kontrolsüz davranışlarını belirleyip gerekli işlemleri yapıyor. 70 bin minibüse ek olarak 50 bin otobüs, 2 milyon otomobil... Bunların her birine yetişip denetleyecek mekanizma oluşturmak söz konusu.

        Bin 700 denetleme polisi sizce kaç olmalı daha etkin bir denetim için?

        3 bin denetim elemanım olsa daha farklı olabilir ama buradan “10 bin tane olsa daha iyi olur” mantığı çıkmamalı. Sorunun çözümü polis sayısı değil. 10 bin tane polis olsa kural ihlali azalır, denetim artar, kazalar azalır ama bir noktada tıkanır işler yine.

        Denetim var ama caydırıcılık nasıl peki? Diyelim sivil polis bindi minibüse; listelemeye başladı: “Hatalı solladı, emniyet şeridine girdi, kırmızıda geçti, sigara içti, orta şeritte yolcu aldı.” Bunun cezası ne?

        Her bir maddenin ayrı bir cezası vardır ama mesela 4 maddeden yazarsa 500 TL gibi bir rakam çıkar ortaya. Bu para da kimseyi caydırmaya yetmez. En büyük caydırıcı ceza trafikten men etmek. Bu tür kural ihlali yapan araçları kalıcı bir çözüm için trafikten men etmek lazım.

        Halkalı’da bir minibüs kırmızı ışıkta geçti; 13 kişi hayatını kaybetti. Sonra ortaya çıktı ki o şöfor 36 kere ceza yemiş. Bu adam nasıl direksiyon başında kalabilmiş?

        Cezaları kaç yıl içinde yediği önemli burada ya da 2010 yılında 100 ceza puanı ile el koyma uygulaması var mıydı? Bir de geriye dönük olarak el koyma durumu var, 1 yıl sonunda ceza puanı sıfırlanır, limitsiz ucu açık değil bu ceza puanının. Mesela 1 yıl içerisinde 50 puan yaptınız, yıldönümü geldi; sıfırlanıyor.

        Bu mantığa aykırı değil mi?

        Sizin söylemek istediğiniz her şeyin içinde şu yatıyor: “Cezalar caydırıcı mı değil mi?” Ben bunu zaten söylüyorum, cezalar caydırıcı değil.

        Sizin önerileriniz nelerdir peki, nasıl bir caydırıcılık yolu izlenebilir?

        Parklanma konusu mesela... Birinci sıraya park etmiş bir araca 88 TL ceza yazılıyor, ikinci sıraya da aynısı yazılıyor. Olmaz. Kaldırıma ne diyeceksiniz? Bana göre kaldırıma park edene üç katını yazmak lazım. Eğitmediğin adamı denetlesen ne olacak ki? İlkokullarda trafik dersi vardı, kaldırılıp hayat bilgisi dersinin içine konuldu.

        Sürücü davranışlarını nasıl geliştirebiliriz?

        Bilinç vermeye çalışacağız, ısrarla bilinçlenmeyenlere de ceza vereceğiz.

        Kırmızı ışıkta geçmenin cezası ne olmalı sizce?

        Şu anda 189 TL ama bunun 500-bin olması bile çözüm değil. “Param var, verir 10 defa geçerim” diyen adama ne etki eder? Farklı mekanikler geliştirmek lazım. Paradan ziyade aracı tafikten men etmek, sürücü belgesine el konulması, ceza puanlarının artırılması... “Sen kırmızı ışıkta geçiyorsan akıl ve ruh sağlığın yerinde değil” şeklinde ele alınmalı. Horon tepen bir sürücü vardı. O sürücüye ilk defa Bakırköy’den rapor çıktı ve süresiz ehliyetine el konuldu. Bu çok önemli, inşallah emsal teşkil eder. Mesela kırmızı ışıkta geçen bir sürücüye Çocuk Esirgeme Kurumu’nda çalışma cezası verilmesi, Park ve Bahçeler Genel Müdürlüğü’ne gidip otları yoldurmak gibi yaptırımlar olabilir. Kural ihlali yapan bir işadamına gidip 4 saat boyunca otları biçeceğini söylerseniz, caydırıcılığı ödeyeceği 500 TL’den çok daha fazla olacaktır. Desteklediği takımın maçlarına girmeye konulacak bir yasak bile caydırıcı olur. Kamu hizmetlerinde çalıştırarak kural ihlali olasılığını törpülemek lazım.

        ‘FOTOĞRAFA CEZA YAZABİLMELİYİZ’

        Ceza çizelgesinde en büyük yeri emniyet şeridi cezaları tutuyor. Bir ara bir kampanya vardı; emniyet şeridine girenlerin fotoğrafını çekip size gönderme gibi.

        457 bin 855 tane cezai işlem uygulamışız 2014’te. O yıl biz toplam 3 milyon ceza uyguladık İstanbul’da. Demek ki bunun 6’da 1’i emniyet şeridi cezası. Bunu azaltıyoruz. Yaptığımız uygulamalardan sonra cezalarımız yüzde 300 artmış. Kural ihlaline kayıtsız kalmayan vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bizim maalesef bunu makbuza dökme yetkimiz yok. Olsun çok isterdim. Düşünsenize; İstanbul’da 1 milyon denetçi daha demek bu. Bu yetkiyi istiyoruz.

        Günde 136 kaza 8 bin ceza

        Günde kaç adet ceza yazılıyor?

        Ortalama 8 bin ceza yazıyoruz.

        Kaç kaza oluyor peki?

        136 kaza meydana geliyor maalesef ama bunlar kayıtlı olanlar yani bizim müdahale ettiklerimiz. Bir de vatandaşın kendi arasında çözdükleri var. Kendi kendine tutanak tutma meselesi bizler için de çok faydalı oldu. Artık genel olarak elektronik denetleme sistemine geçmek lazım. Polisi sadece denetlemeye odaklamak lazım. Bu sistem yerleşse sokaktaki memurumu bile minibüsün içine koyar, daha sağlam bir denetleme yaptırmış olurum.

        Kazalar en çok ne zaman oluyor?

        Gün içerisinde daha fazla kaza oluyor, gece kazaları ise daha çok alkol ve hız kaynaklı olduğu için daha çok ölümle sonuçlanıyor. Denetimin etkisi, yapılan araştırmalar sonucu yüzde 12 olarak belirlendi. Tüm personeli denetimde görevlendirsek yüzde 12’lik bir rahatlama yaşarız ama davranış değişikliği rakamı 30’lara kadar çeker.

        Fahri müfettişler ortalama ne kadar ceza yazıyor?

        Yılda ortalama 50 bin ceza yazıyorlar. Bana göre yetersiz. Ben de fahri trafik müfettişiyim. Günde en az 5 tane tespit ediyorum. 7 bin olsa müfettiş sayısı; insanlar her yerde denetlendiklerini hisseder.

        ‘Sahibi yetişirse araç çekilmeyecek’

        Çekicilerle ilgili şikâyetler var, araçları devirmeleri vs...

        Onlarla ilgili en büyük sorun, ticari çıkar gözetip trafiği engellemeyen araçları da çekmeleri. Bir araç sadece parktan dolayı çekilmez ama çekiyorlar uyarılarımıza rağmen. O parkın kaldırılacak kadar ilk etapta bir zararı yoksa kaldırmamalı. Bir de şöyle sahneler var; kaldırılmış araba çekiliyor, o esnada sahibi gelmiş müdahale ediyor; o aracı ısrarla çekmeye çalışmanın bir manası yok. Bu konuyla ilgili valimizin, emniyet müdürümüzün ve benim mutlak emrimiz var, sahibinin başına geldiği araç kaldırılmayacak.

        ‘Kamyon ruhsatına el konulmalı’

        Bir de kamyon terörü var; bir metropolde olmaması gereken bir görüntü... E-5’te, TEM’de, hatta ara sokaklarda, yasak saatlerde yollardalar...

        Yasak saat kuralına uymayanı yakalıyorsunuz, adam 88 TL ödeyip yine yola çıkıyor. Kamyonun ruhsatına el koyarsak, ilk sefer için çok ağır olur. Uyarırsın, “İkinci kez bu kamyonu yakalarsam bağlayacağım” derseniz, denemezler bir daha çünkü adamın ekmek teknesi.

        Ya TIR’lar? Gümrük trafiği, mesela Basın Ekspres trafiği... Orada TIR’lar terör estiriyor. Aynı anda çıkmaları engellenemez mi?

        Gümrüğün, halin, otogarın şehir dışına alınması söz konusu. Bunlar bizi aşan olaylar ama trafiği rahatlatacak şeylerdir. Bu yüzden üçüncü köprüyü önemsiyoruz. Hafriyat kamyonlarının, TIR’ların oraya yönelendirilmesi gibi bir durum olacak. 10 sene sonra, zamanındaki FSM Köprüsü gibi orası da kendi etrafında bir dinamik oluşturacak ama o zamana kadar bizim trafiğimize bir nefes alma şansı yaratmış olacak. Üç katlı tünel çok özel bir proje. Bir de Avrasya geçişi. Sonuç olarak biz TIR’arla ilgili sadece denetim yapabiliyoruz. Ne kadar konuşsak da bu TIR’ların gelmesi-gitmesi ekonomiye girecek.

        ‘GİŞELER SORUN’

        İstanbul trafiğinin bir diğer sıkıntısı da gişeler. Mahmutbey, Çamlıca... Gişeler kaldırılamaz mı?

        Bununla ilgili önerimiz de HGS ve OGS kaldırılıp elektronik kamera sistemiyle araçların bekleme yapmadan, hız ve zaman kaybetmeden geçişlerini sağlamak. Gişeler şehir merkezinden uzaklaştırılmalı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde bir kısmını çıkardık, kalanlar da zamanla kaldırılacak. Mahmutbey gişelerinden Çamlıca’ya kadar bütün emniyet şeritlerinde hemen her yerde elektronik denetleme sistemi olacak. Tamamlandığı zaman belki de bir sürücüye gün içerisinde 4 tane ceza gelecek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ