Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Ayşe Özek Karasu, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar hakkında yazdı

        Ayşe ÖZEK KARASU/HT PAZAR

        İşlem artık rutine bindi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı kaçak avlananları sosyal medyada avlıyor. Yasak av fotoğraflarıyla şişinen “keklikler” kendi kendini ele veriyor. Bakanlık son 2 yılda 650 kişiyi Facebook ve Twitter’daki av fotoğraflarından tespit edip 1.5 milyon lira para cezası kesmiş. Bakanlık yetkilileri açık açık söylüyor, “Yaban hayatını korumak için sosyal ağları yakın takibe aldık” diye ama nafile!

        Daha geçen gün Konya’da, Facebook üzerinden kınalı keklik satışı yapan biri yakalandı; 835 lira ceza kesildi. Sosyal ağda türlü türlü yakalanma şekli var. Meselâ Instagram hesabından ‘sihirli mantar’ fotoğrafları paylaşan rapçi Ceza. Emniyet, yurtdışından posta yoluyla uyuşturucu temin ettiği şüphesiyle ifadesini almak istedi. Adresinde yoktu. Kız arkadaşının evinde kalıyordu. Neredeydi peki bu ev? O da sosyal medyadan çıktı. Instagram’da paylaşılan manzara fotoğrafından Beykoz’daki villanın yeri bulundu. Gerçi baskın yapıldığında Ceza evde yoktu ama, olsun. Daha böyle yığınla enselenme hikâyesi var. Bir de Amerika’daki gibisi var. Cinsel saldırı, işyerinde mobbing ya da kaza sonucu ruhsal ve fiziksel yönden mağdur olduğu iddiasıyla adalet arayanlara özgü bir enselenme hali. Sosyal ağdaki mutlu hallerin aleyhte delil olarak kullanılması mahkemelerde kabul gören bir trend. İşte bazı vakalar: Lise öğrencisi Melissa, sistemli olarak öğretmeninin cinsel istismarına maruz kalıyor. Adam kızı motellere götürüyor, hatta özel ders bahanesiyle evine bile giriyor. Sonunda kızın 2 arkadaşı tanıklık yapıyor, “Bize de saldırdı” diyorlar. Öğretmen 15 ay hapis cezası alıyor. Ardından öğretmenle okula manevi tazminat davası açılıyor. Melissa “Duygusal çöküntüye uğradım, kâbuslar görüyorum, erkek arkadaşımla ilişkim bozuldu, yaşam sevincimi kaybettim” diyor. Okulun avukatları hemen kızı Facebook’ta karıştırmaya başlıyor. Hesap dışarıya kapalı ama bazı fotoğraflar görünür vaziyette! Melissa erkek arkadaşıyla, Melissa kaya tırmanışında, Melissa arkadaşlarıyla içerken vs. Hâkim, “Göründüğü kadarıyla hayatın bütün zevklerini tadıyorsun” diyerek, hesabındaki bütün fotoğraf, video, durum güncellemeleri ve bildirimleri davalı avukatlarına vermesine hükmediyor. Kızın gizli saklı numaralarıyla ilgili daha fazla delil elde edilebilmesi için.

        YA ABARTIYORSA!

        Davalı lehindeki bütün delillere erişim imkânı aslında hukuk devleti gereği. Burada da o işliyor. Ancak şöyle bir sorun var: Melissa’nın paylaşımları gerçeği ne kadar yansıtıyor? Facebook’tan taşan yaşam sevinci ne kadar hakiki?

        Bir örnek daha. Kathleen Romano, kırılan büro sandalyesinden düşüp sırtını incitiyor, ağır hasar kalıyor, eve bağlanıyor. Üreticiye dava açıyor, hayattan artık hiç zevk alamadığı iddiasıyla. Ama Facebook’ta ev dışında çekilmiş neşeli fotoğraflar, smiley’ler... Mahkeme şirket avukatları daha fazla gülücük bulabilsin diye, “Sosyal hesapların bütün gizli köşeleri açılacak” diyor. Dava yıllardır sürüyor.

        Home Depot şirketinden cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle atıldığını iddia eden kadın mahkemeye “Hayattan izole oldum” diyor; karşısına Facebook’ta yağan doğum günü tebrikleri çıkarılıyor. Hâkim kutlayanların tamamını “gerçek arkadaş” kabul ediyor.

        Peki öyle mi? Bir araştırmaya göre kullanıcıların Facebook’ta yansıttığı duygu durumu, hakiki duygulardan çok ortam dinamiğinden etkileniyor. Ve Facebook’taki egemen efekt, çoğunlukla olumlu yönde. İnsanlar sosyal açıdan çekici, mutlu görünmek için çırpınıyor. Zaten kimse yalnız ve hüzünlü fotoğraf çektirmek istemez. Facebook ahalisinin genelde iç karartıcı bildirimlerden hazzetmediği de tespit edilmiş. Araştırmacılar diyor ki; travma geçirmiş insanların sürekli üzgün emoji seçmemesi, onların travmayı atlattığı anlamına gelmez.

        Ama gel de mahkemeye anlat. Bu nedenle birçok hukukçu, sosyal medyadaki hayatın deşilmesine karşı çıkıyor. Amerikan hukuk yayınlarında eleştiriler şu iki noktada odaklanıyor. 1- E-mail ve sosyal medyadan elde edilen deliller, önyargıyla jüriyi yanlış yönlendirebilir. Çünkü sosyal medya abartı, taklit ve sahteciliğe açıktır. İçten ifadeleri yansıtan günlüklere benzemez. 2- Ortalama bir yargıç çoğunlukla yaşlıdır ve sosyal medya hallerinden haberdar değildir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ