Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Oynayın bir şey olmaz!

        Ayşe ÖZEK KARASU/HT PAZAR

        Stanford Üniversitesi’nden emekli ünlü psikolog Prof. Philip Zimbardo’nun ta 70’lerden beri yaptığı çalışmalara bakarsanız, erkekler şu âlemin en kırılgan, en hassas, en nanemolla yaratıkları. Öyle çünkü, otoriteyi görünce hemen etkisinde kalıyor, iyi kalpliyken iblise dönüşüyor; ev ortamı fazla anaç, baba figürü eksik, öğretmenleri de kadınsa derslerinde başarısız oluyor, fazla kola içerse yine başarısız oluyor ve nihayet bilgisayarda fazla oynarsa, bir de porno seyrederse erkeklikle bütün bağları kopuyor.

        Zimbardo piyasaya yeni çıkan “Man (Dis)connected” kitabında, interneti insanlığa en büyük tehdit ilan etmiş gibi görünüyor. Amerikan Psikoloji Derneği’nin başkanlığını da yapan medyatik profesörün erkek problemlerine bulduğu ilk bahane bu değil.

        Her şey, 1971 yılında şu ünlü Stanford hapishane deneyiyle başlıyor. Zimbardo, mahkûm psikolojisini analiz etmek için 15 dolar yevmiyeyle 24 erkek öğrenci buluyor. Bir cezaevi dekoru hazırlanıyor; gençlerin yarısı mahkûm, yarısı gardiyan oluyor. Ve fakat deney realiteye öyle uygun yürüyor ki, kontrolden çıkıyor. Sirenler çalarken kelepçelenip gözleri bağlanan, tepeden tırnağa soyulup filitlenen, sonra da ayağına zincir vurulan mahkûmlar, hoparlörlerden emir yağdıran aynalı gözlük ve lastik coplu gardiyanların zulmünden, tuvalet temizlemek gibi angaryalardan bunalıyor ve 2 gün geçmeden ayaklanıyor. Gardiyanlar yangın söndürücülerle isyanı bastırıyor. Mahkûmlar korkudan kaçış planları yapmaya başlıyor. Bir gardiyan durumu jurnal edince, profesör polise başvuruyor ve mahkûmların kentteki eski cezaevine transferini istiyor. Polis tabii ki reddediyor. Zimbardo deney sonrası notlarında “Cezaevleri arası işbirliği yapılmıyor” diye yakınıyor. Kendisi de cezaevi müdürüne dönüşmüş görünüyor.

        Görüş gününe gelen veliler, kafasına kesekâğıdı geçirilmiş çocuklarının perişan halini görünce dehşete kapılıyor. Çocuklara yardımcı olması için rahip getiriliyor. Günde 15 dolardan vazgeçen her denek serbest kalabileceği halde, çocuğunu kurtarmak için avukat tutanlar oluyor. Prof. Zimbardo, 2 haftalık deneyi 6. gününde deneyi bitiriyor ve şöyle yazıyor: “Belirli bir durumun yarattığı baskı altında hepimiz korkunç eylemlerde bulunabiliriz.”

        Bu deney ileriki yıllarda, Irak’taki Ebu Gureyb Cezaevi’nde işkence yapan ABD askerlerinin psikolojisine örnek gösteriliyor. Nitekim Prof. Zimbardo, kafalara çuval geçiren, elektrik veren askerlerin de mazur görülmesi gerektiğini savunuyor. Kötülüğün hâkim olduğu bir ortamda iyi insanların da kitle psikolojisinin etkisine kapılacağını söylüyor. Zimbardo 2007’de çıkan “The Lucifer Effect” kitabında (Geçen ay ‘Şeytan Etkisi’ adıyla Türkçe’si yayımlandı) bu görüşüne iyice sağlam zemin kazandırıyor. Tanrı’nın sevgili meleğiyken itaat etmediği için cennet bahçesinden kovulan Lucifer’in şeytana dönüşümüne atıfla iyilerin nasıl kötü olabileceğini anlatıyor. Otoritenin verdiği güç insanı zalim kılabiliyor. Zalimleşen insanların çoğunlukla erkek olduğunu söylemeye gerek yok. Zimbardo şimdi “Man (Dis)connected” kitabında dijital teknolojinin erkekliği sabote ettiğini ileri sürüyor. Bilgisayar oyunları ve pornoyla ilgili sorularına, 2 ay içinde gelen 20 bin online yanıta dayanarak vardığı sonuç şu: “Modern genç adamlar ezik, sevgisiz zavallılar haline geldi. Eskiden erkeklerin ilişkileri daha güçlü, kendileri de daha sertti. Şimdi iktidarsızlar. Onları motive eden baba figürü giderek zayıflıyor, ilkokul öğretmenlerinin yüzde 90’ı kadın olduğu için erkek çocukları feminen okul ortamında sıkılıyor, kızlar gerçek dünyada ve okulda daha başarılı olurken, erkekler siber alana kayıyor. Yatak odalarında kayboluyorlar. Cinselliği pornodan ibaret sandıkları için romantizmle aşkı, kadının ne istediğini bilmiyorlar. Kızlarla flört her zaman zordu ama artık sanal dünyaya çekildikleri için daha da zorlaştı. Artık kız kıza danslar başladı.”

        Zimbardo’ya göre erkekleri gerçek dünyaya yeniden “bağlamak” için daha fazla erkek öğretmen ve mentora, okullarda erkek kulüplerine ihtiyaç varmış.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ