Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Yoko Ono’yu nasıl bilirsiniz?

        Elif KEY/HT PAZAR

        elifkey@cyh.com.tr

        Hayatına, yaşına, bunca senedir iki parmağını kaldırıp da yaptığı peace işaretine hürmetimiz olmasa, başka topraklardan değil de Türkiyeli olsa -hani şu ne yaptığını bilmediğimiz ama meşhur insanlara verdiğimiz isim var ya- onu der, geçeriz: “İkoncan”. Kimdir, ne yapar anlatacak değilim. Yani şunu demeyeceğim; John Lennon’ın karısıydı, Beatles’ı dağıtandı vesaire... Zaten Paul McCartney de açıkladı, “O yapmadı zaten biz kalkıyorduk” diye.

        Geçtiğimiz günlerde doğum gününü kutlayan en tanınan ama bilinmeyen Yoko Ono 82 yaşında. Ben demiyorum, rahmetli eşi demişti zamanında: “Dünyanın en tanınmış sanatçısı, ama kimse ne yaptığını bilmiyor” diye... Yoko Ono şimdi; açtığı sayısız sergi, yaptığı onca albümün ardından sanattaki yarım asırlık mesaisini MoMA’da açılan sergiyle devam ettiriyor. Açılış tarihi olarak 17 Mayıs dendi, lakin günler öncesinden görücüye çıktı. MoMA’nın önünde kalabalık, Japonların acil uyarı sistemi gibi. Girişte, merdivenlerde, serginin olduğu katta Japonların istilası var! Onlarca Japon gazeteci fotoğraf, görüntü, ses artık teknoloji ne verdiyse hazırlar. Programa göre önce sergi gezilecek, ardından Yoko Ono’nun da katılımıyla basın toplantısı. İnsan ister istemez basın gösterimine gösterilen ilgi bu ise, sergi halka açıldığında ne olacağını düşünüyor! MoMa bu, kuyruk yoksa sanat yok!

        Fakat işte dünyanın her yerinde zaman zaman görüldüğü üzere bu basın gösterimindeki aşırı samimi hareketler, havada uçuşan “gorgeus”lar, “awesome”lar, yerde duran bir bez parçasına atfedilen önem (-ki üzerinde “Üstüne basınız” yazdığı halde etrafından dolaşılıyor) ve havada bir sis bulutu gibi duran samimiyetsizlik, MoMA’nın koridorlarından akışkan bir sıvı gibi akmak üzere... Öyle bir Yoko Ono hayranlığı ki, iyi ki kendisine uygulattırdığı fotoğraf çekimi yasağını eserlerine uygulatmıyor. Telefonlar bir yığın Yoko’nun saç teli, beyaz satranç masası fotoğraflarıyla dolup taşıyor.

        GÖRMENİZ GEREKEN 100 ŞEY

        “Ölmeden önce görmeniz gereken 100 şey” listesinde Yoko Ono belli ki üst sıralarda. Sergi sanki dünyanın en önemli sergisi, bütün eserler yeni. Yok efendim değil. Örneklemek gerekirse. Sergi kısaca yeni Türkiye gibi. Hani sorsalar, “Yeni Türkiye, yeni Türkiye diye tutturdun, anlat bakalım bu Türkiye’nin nesi yeni?” diye, aynı şeyi sormak gerekir, “Bu Yoko’nun nesi yeni?” Zira MoMA, Yoko Ono için hazırladığı “Yoko Ono: Bir Kadın Sergisi”nde, sanatçının 1960-1971 arasında yaptığı erken dönem eserlerine odaklanıyor. Serginin basın bülteni, sanatçının erken dönem işlerine daha fazla yoğunlaşmasıyla, Ono’nun John Lennon’un gölgesinde olmadığı ve Lennon’la tanıştığında halihazırda saygın bir sanatçı olduğu mesajını veriyor. Ono’nun 1964’te yaptığı “Elma” adlı eseriyle başlayan sergide, 125 sanat eseri arasında, enstalasyon, kâğıt üzerine çalışmalar, film, ses kaydı, performanslar yer alıyor. Erken dönem eserlerinin yanında sanatçının sergi için oluşturduğu yeni işi “Gökyüzünü Görmek İçin” adlı şeffaf çatıdan gökyüzüne bakan siyah bir merdiven de bulunuyor. Valla gelirseniz kendiniz de görürsünüz, bir numara yok, merdivenden çık işte sanat. Zamanında köprüyü Araplara satan madrabazları bile insan anlayabiliyor bazen! 1964 yapımı “Kesim Eseri” adlı filmi ve “Torba Eseri” performansı dışında yatakta eşi John Lennon’la birlikte 4 saat boyunca pijamalarla oturarak aralarından geçen diyaloğu konu alan 1969 yapımı film de Ono’nun sergisindeki yerlerini bulmuş. Bir de tabii ki Grapefruit ve Elma.

        KAHVE FİNCANI SETİ 250 DOLAR

        Sergiyi hazırlayanlar The Robert Lehman Vakfı Çizimler Baskılar Başküratörü Christophe Cherix, MoMA Başküratörü ve MoMA PS1 Direktörü Klaus Biesenbach ve MoMA Çizimler ve Baskı Bölümü Küratör Yardımcısı Francesca Wilmott. Enteresandır basın toplantısında Biesenbach, Yoko Ono’nun onları aradığını anlatıyor. Aramış demiş ki “Hadi!” Bir reklamcı tabiriyle, elbette ortada win-win durumu olmasa Biesenbach o telefona çıkmazdı. Çünkü onlar da farkında, yaşayan en ünlü ve sebebi tam da bilinmeden tapılan bir kadın var ortada. Sponsorları Illy kahvelerine teşekkürü borç biliyorlar. Illy de onlara borçlu, Yoko Ono oturmuş yedi fincanlık bir set hazırlamış, altısı kırık, biri değil. Komple set 250 dolarmış, ayıptır, ama işte Illy’yle Yoko bir araya gelince fiyat bu.

        Gelelim basın toplantısına. Saat 11.40 demişlerdi. Yoko Ono yok ortalıkta, etrafta çıt çıkmıyor. Bir 10 dakika sonra sizce ne yaparak çıkıyor sahneye? Elbette peace işaretiyle! Önce küratörler, sonra o konuşacak. Yıllar evvel “Modern Museum of (F)art” adlı sergisinden, kimselerin yüzüne dahi bakmadığından bahsediyor. Sonlara doğru, “Yaptığınız her şeyin insanlar tarafından kabul edilmesi gerçekten çok güzel bir şeydir. Her şeyin insanlar tarafından anlaşılması gerçekten çok güzel bir şeydir ve bu bir gün çiçek açacaktır” diyor. Çünkü bu kabul için elbette John Lennon’dan bahsediyor. Sanki dün yazmış gibi bahsettiği bir mektubu okuyacağını söylüyor. Hepimiz dinliyoruz. Meğer 2014’ün başlarında yazmış. Bunu fark edenler biraz sitemkâr. Basın toplantısı elbette yine peace işaretiyle ve Yoko’nun “Yaşadığım için mutluyum” sözleriyle bitiyor.

        Eve geliyorum. Her yerim peace işaretiyle dolmuş gibi bir his. Yoko Ono akşam üstü çayını yudumlarken yaklaşık 5 milyon takipçisine Twitter’dan, “Barışa ulaşmak için tek yol onun tadını çıkarmak ve barış endüstrisinde çalışan insanların farklılıklarını kabul etmekten geçiyor. İşte bu kadar basit” yazıyor. Sıkıntıyı, kendisinden niye pek hoşlanmadığımı buluyorum. Barış kavramını endüstri olarak görmesi canımı sıkıyor! (Not: Sergi, 17 Mayıs’tan 7 Eylül’e kadar gezilebilecek)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ