Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Cumartesi, seni pazarla aldatıyorum’

        Alihan Mestci/HT PAZAR

        amestci@haberturk.com

        Yüzümdeki gülümseme uzun süre kaybolmayacak” diyor Felix. “Evet, manzara çok güzel ama biraz abartmıyor musun?” diye soruyorum. “Şu an saat 5, günlerden pazar, hava güzel, elimde içkim, dans ediyorum” diyor. “Daha ne olsun?”

        Kendisi 30 yaşında, çevre-doğa meselelerinde uzman bir Cenevreli. Beyoğlu’nda bir terasta, Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarası karşısında içkisini yudumluyor. İstanbul’daki 10’uncu gününde bir pazar partisine denk düşmüş. “Başka bir yere gitmek istemiyorum” diye sayıklıyor. Ertesi gün yola çıkacak. Fakat “Bundan sonra 2 ayda bir İstanbul’dayım” diye ekliyor. “Cenevre’de çok sıkılıyorum! Hele pazar günleri...”

        Ben hâlâ Felix’in abarttığını düşünüyorum. Lakin şehrin hengâmesinde kaybolmuş bizler, belki de bu kadar mutlu olmayı hak etmediğimize inandırıyoruz kendimizi. Felix’in büyülenmiş yüz ifadesini paylaşmıyorum ama anlamaya çalışıyorum. “Bir pazar günü” diyorum. “Eğlenmek mi, dinlenmek mi?”

        NAZİRE YAPAR GİBİ

        Bu partilerden birine karışıncaya dek benim için durum, cumartesi ekinin “Bu hafta ne yapsak” sayfalarında gözüme çarpan “Cumartesi, seni pazarla aldatıyorum” sloganlı partilere sempatiyle yaklaşmaktan ibaretti. Koyu bir “cumartesici” olarak, pazar gününe dair büyük beklentiler içerisinde değildim doğrusu. Gazeteleri karıştırmak, bir-iki dizi, belki bir sinema filmi ve hafta içinde yoksun kaldığım boşluğu tüm güne yaymakla meşgul olduğum, sadece kendime ayırdığım günlerdir pazarları. Tabii eminim aranızda daha iyileri var...

        Nitekim, pazar günü partilemek, sabahları işe Avrupa’dan Anadolu yakasına geçerek gitmek gibi. Ters istikamette trafiğe sıkışanlara nazire yaparcasına gülümsemek... Ya da izinlerini hafta içi yapmak ve gezinirken diğerlerinin çalıştığını bilmek gibi...

        KİM BUNLAR?

        Trafiktekilere tersten selam çakanlara gelecek olursak... Onlar, “pazartesi gününü dert etmeyenler” mi? Hayır, fakat cuma-cumartesinin “Eğlenmek zorundayız, o yüzden dışarı çıkıyoruz” kitlesi değil de ağır bir hafta sonu geçirmek istemeyen, ekseriyetle sakin, fakat patlamaya da hazır bir kitle... Yaş ortalaması cumartesi tayfasının biraz üstünde, “genç profesyoneller”...

        Yaklaşık nisandan bu yana İstanbul’da haftanın son günü, günbatımını partileyerek geçiren çılgınlarla karşılaşabilirsiniz. Halihazırda Nişantaşı ve Beyoğlu’nda salı-çarşamba akşamları hafta sonu kalabalığına karışmadan eğlenen bir kitle mevcut. Sırasıyla perşembe ve pazartesileri ile birlikte şehirde hafta içi her gün sayısız parti var artık. Şimdi sıra pazarlarda...

        GİTTİĞİ YERE KADAR

        Zira pazar gününe dair bir eksiklik vardı! Yurtdışında, Berlin gibi elektronik müzik kapitallerinde cumartesi başlayan ve pazartesi sabahına sarkan partiler gibi İstanbul’da oturmuş bir pazar çılgınlığı yok. Ancak elimizdeki pazar partileri de fena sayılmaz. Öğleden sonra 16.00 gibi başlıyor, gittiği yere kadar gidiyorlar! Cuma-cumartesilerin son zamanlarda popüler müzikleri ağır house ve techno, zaten partilemeye hazır bir kalabalığa hitap ediyor. Fakat pazarları müzik, erken saatlerde chill-out’la başlayıp funky, groovy ritimlerle akıyor. Tempo gittikçe artıyor. Kalabalık, ısınma turlarından sonra, günbatımıyla birlikte aşamalı bir şekilde parti moduna geçiyor. “Pazar yapacak hiçbir şey bulamıyoruz” diyenlere duyurulur. Bir Cenevrelininki kadar olmasa da pazar partileri sizin de yüzünüzü güldürebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ