Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Philae’den haber var

        Alihan Mestci/HT PAZAR

        Tarih 15 Kasım 2014... Türkiye saati ile 02.49... İnsan üretimi bir aracın, bir kuyrukluyıldıza ilk defa iniş yapmasının üzerinden 56 saat 15 dakika geçmişti. Enerjisi tükenmek üzere olan Philae, topladığı verilerin sonuncusunu da gönderdi ve uzayda, saatte 55 bin kilometre hızla yol alan 67P/Churyumov-Gerasimenko adlı kuyrukluyıldızın üzerinde uykuya daldı. Philae’nin son görevi, Güneş’e yaklaştığı vakit tekrar Güneş ışığı alabilecek şekilde kendini pozisyonlamaktı. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), bir kuyrukluyıldızın üzerine iniş yapabilmeyi başarmış, tebrikleri kabul ediyordu. Rosetta uzay aracının taşıdığı keşif robotu Philae, 2 Mart 2004’te Fransız Guyanası’ndan Uzay’a fırlatıldığından 6 Ağustos 2014’e dek 10 yıl boyunca uzayda 7 milyar kilometre yol aldı ve Gerasimenko’nun yörüngesine girdi. Bu sırada Gerasimenko’nun birbirine yapışık bir küçük, bir büyük iki kütleden oluştuğu ortaya çıktı. Dolayısıyla iniş zor olacaktı. 14 Kasım’da ineceği sahaya “Agilkia” adı verildi. Tıpkı, Philae tapınaklarının, Nil Nehri üzerinde kurulu olduğu Agilkia Adası gibi...

        30 YILLIK MİSYON

        İsmini, hiyeroglif alfabenin çözülmesini sağlayan Rosetta Taşı’ndan alan misyonun doğumu 1985 yılına uzanıyor. Fakat, misyon dahilinde gerçekleşen ilk sefer Gerasimenko’ya değildi... Meşhur Halley Kuyrukluyıldızı, 1986’da Dünya semalarında bir kez daha görünecekti. (Bir daha 2061’de görünecek.) ESA ve NASA’nın birlikte çalıştığı proje, Halley’e iniş yapmak ve Dünya’ya 10 kilogramlık örnekle dönmekti. Lakin, 1986’da araya 7 astronotun hayatını kaybettiği Challenger felaketi girdi. Bunun üzerine NASA, kuyrukluyıldıza gidişdönüş misyonundan vazgeçti. ESA artık tek başınaydı. Bir kuyrukluyıldıza inmek ve oradan alınan örneklerle geri dönmek aslında son derece maliyetli ve başarı olasılığı düşük bir plan. Bu yüzden ESA, başka bir fikir üzerine yoğunlaştı: “Bir kuyrukluyıldızdan laboratuvarlarımıza örnek taşıyamıyorsak, laboratuvarımızı kuyrukluyıldıza taşıyalım!”

        10 YILLIK YOLCULUK

        1990’lı yıllarda bir kuyrukluyıldızın yörüngesine girip üzerine inmek devasa bir işti. Yapılan hesapların ve geliştirilen teknik aksamların sonuç vermesiyle ESA, uçmaya hazırdı. Başarısız bir denemenin ardından Rosetta ancak Mart 2004’te 10 yıllık yolculuğuna çıkabildi. Yolculuğun kendisi ayrıntılı bir planlamanın ürünüydü. Zira, mevcut teknoloji uzayda lineer bir şekilde milyarlarca kilometre yol almayı mümkün kılmıyor. Şöyle diyelim; Dünya’dan 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızına nişan almak, 300 kilometre öteden bir sivrisineği vurmak kadar zor. Dolayısıyla Rosetta’nın rotasını çizen bilim insanları, başka bir çare buldular: Yerçekimsel sapan... Mühendisler, uzay aracını yol üstündeki gezegenlerin kütle çekim alanlarına soktular. 11 yıl önce fırlatılan Rosetta, Dünya, Mars ve çeşitli astroidlerin kütle çekimi sayesinde adeta tutup tutup tekrar fırlatıldı. Bu sayede yakıttan tasarruf etti, yön değiştirdi, ivme kazandı ve yörüngesini genişletti. Yörüngesel mekanikte “yerçekimsel sapan” denen bu etki, Rosetta’yı Jüpiter’e yaklaştırdı ve 67P/Churyumov-Gerasimenko’ya inmesini sağladı.

        DÜNYA’DAN ASTROİD KUŞAĞINA

        Rosetta’nın Şubat 2007’de Mars’ın kütle çekim alanına girmesini sağlayan, Mart 2005’te maruz kaldığı Dünya’nın çekim etkisiydi. Bu giriş, yaklaşık 1 kilometrelik sapmayla gerçekleşti, dolayısıyla kritikti. Aynı yılın sonunda tekrar Dünya’nın çekim alanına girdi ve bu sayede Mars’la Jüpiter arasında kalan astroid kuşağına ulaşabildi. Bu raddede Philae, 6 kilometrelik Steins adlı göktaşını fotoğrafladı. Göktaşı buluşmaları plan dahilindeydi, zira kuyrukluyıldıza inmeye hazır olmak için ESA’daki mühendisler, göktaşları üzerinde optik navigasyon provaları yapıyordu. Velhasıl, kervan biraz da yolda düzüldü. 2009’da tekrar Dünya’nın yanından geçerek Jüpiter’e doğru fırladı. Bu geçişler hayatiydi, çünkü Jüpiter’in yörüngesine yaklaşırken Rosetta, Güneş’ten, yani enerji kaynağından uzaklaşıyordu. Gerasimenko’ya varabilmek için daha fazla enerji toplamalıydı; bu yüzden 7 milyar kilometrelik yolculuğunda spiraller çizerek 3 defa Dünya’nın, dolayısıyla Güneş’in de yakınından geçmesi gerekti. Ve ardından yolun en karanlık, en belirsiz kısmına girdi. Bir sonraki durak Gerasimenko’ydu...

        EN KRİTİK

        SAFHA Rosetta, enerjisini saklaması için 8 Haziran 2011’den 20 Ocak 2014’e dek uyutuldu. 20 Ocak’ta “Uyan Rosetta” sinyaline 45 dakika sonra yanıt alan ESA mühendisleri de yolculuğun en kritik safhasındaydı artık. Mart 2014’te 67P/Churyumov-Gerasimenko’nun ilk fotoğrafları, kuyrukluyıldızın 2 parçadan oluşan, bir hayli biçimsiz bir yapıya sahip olduğunu gösteriyordu. Dolayısıyla inişe uygun düz bir arazi bulmak, sıradaki en zorlu görevdi. Rosetta, kuyrukluyıldızı 6 Ağustos’ta yakaladı. Yaklaşık 500 metrekarelik bir saha, Philae’nin inişi ve zemin üstünde yapacağı çalışmalar için idealdi. Fakat, Gerasimenko’da böyle bir alan yoktu. ESA’nın önündeyse inişi gerçekleştirmek için 2 ay vardı. Bu sırada Rosetta, kuyrukluyıldızı keşfetti, saçtığı toz ve gazlardan örnekler topladı. Mühendisler de iniş için “kötünün iyisi”ni seçtiler. 12 yılın en kritik saatleri şimdi başlıyordu... Ve bir sorun vardı... Kaşif Philae’nin, taşıyıcı Rosetta’dan ayrılma vakti geldiğinde fark ettiler ki 100 kilogramlık, çamaşır makinesi büyüklüğündeki Philae’nin tepesinde yer alan iticiler çalışmıyordu. Bu motorlar önemliydi çünkü, yaklaşık 20 kilometrelik bir yükseklikten kuyrukluyıldıza indiğinde tekrar geri sekmemesini sağlayacaklardı ve bu sırada Philae, zemine çapa atıp kendini sabitleyecekti. Zira, Dünya’da 100 kilogram gelen Philae, Gerasimenko’da birkaç gram ağırlığında...

        12 KASIM 2014, SAAT 10.35

        Philae, Rosetta’dan ayrıldı ve inişe geçti... Mühendisler bir önceki gece, “Gidelim mi; gitmeyelim mi?” toplantısı yapmış, “İniyoruz” kararı çıkmıştı. Philae, inmesi gereken saatte zemindeydi. Fakat kısa bir süre sonra, tekrar uzay boşluğunda süzüldüğü fark edildi. Yukarı sekmiş, çünkü onu yüzeye bağlayacak çapalar çalışmamıştı. Buradaki mucizevi gelişme şuydu: Eğer, inişten önce arızalı olduğu fark edilen iticiler çalışır durumda olsaydı, zemine sabitlenmesini sağlayan ayakların çalışmaması nedeniyle Philae çok daha uzağa sekecekti. İticilerdeki arıza, Philae’nin hayatını kurtarmıştı. Philae 2 zıplamanın ardından zemine yerleşti. Karanlık bir çukura... Bu sırada Dünya’da büyük eğlence vardı! Medya mensupları, Almanya Cologne’daki merkezi, inişin ardından terk etmeye başlamıştı bile... Mühendisler ise 54 saatlik enerjisi kalan Philae’yle baş başa kaldılar. Durum “Ya hep ya hiç”ti... Daha fazla risk almaya karar verdiler... Bu sürede, Philae’deki bütün keşif-analiz araçları devreye sokuldu. Mühendisler, Philae’nin enerjiye muhtaç olduğunu bildiklerinden deneylerin çoğunu pille desteklenen saatlere sıkıştırdı. Çünkü Philae’deki Güneş panellerinin tekrar şarj edilmesi birçok faktöre bağlı; son iniş noktası, aydınlanma, kuyrukluyıldızdan fışkıran toz ve gazlar... ESA, 56 saat 15 dakika içinde plan dahilindeki veri toplama işlemlerinin yüzde 90’ını gerçekleştirdi. Ve Philae, bu sürede topladığı verilerin tamamını Dünya’ya göndermeyi başardı...

        UYANDI, 300 VERİ PAKETİ GÖNDERDİ

        Geçen hafta, 13 Haziran günü saat 23.28 itibarıyla Philae tekrar uyandı... Kuyrukluyıldızda yüzey sıcaklığı -35 dereceydi. Dünya’ya, 85 saniye iletişim kurabildiği Rosetta aracılığıyla 300 veri paketi gönderdi. Şimdi mühendisler, son birkaç günde biriken 8 bin veri paketini Philae’den nasıl alabileceklerini hesaplıyor. Zira henüz misyonun tamamlanmamış yüzde 10’luk bir kısmı var ve Gerasimenko gitgide Güneş’e yaklaşıyor. Fakat bu, bir iyi bir de kötü haber demek. Kötü haber şu: Kuyrukluyıldızlar Güneş’e yaklaştıkça daha fazla toz ve gaz püskürtüyor. Dolayısıyla, Rosetta’nın Gerasimenko’yu takibi gitgide adeta kar fırtınasında kalmış, önünü göremeyen bir otomobili andırıyor. İyi haber ise... Güneş etrafında bir turu 6.5 yılda tamamlayan kuyrukluyıldız 13 Ağustos’ta, Güneş’e en yakın pozisyonunu alacak. Bu sırada ısınmaya devam ederken Philae’nin, “sığındığı” çukurda bataryasını doldurması mümkün...

        HER ŞEY DAHA YENİ BAŞLIYOR

        Sırada ne mi var? Kuyrukluyıldızı 240 kilometre uzaktan takip eden Rosetta, Philae’yle iletişim kurmak için daha da yaklaşmalı. Bu, mevcut şartlarda bir hayli riskli bir hareket olacak. Fakat Philae’den vazgeçemeyiz! Zira bilim insanları, Philae’nin yaptığı sondajların gezegenlerin ve hayatın nasıl meydana geldiğine dair sırları deşifre edeceğini öngörüyor. Çünkü kuyrukluyıldızlar Güneş Sistemi’nde 4.5 milyar yıldır donmuş ve “antik” organik molekülleri barındırır halde süzülüyor. İşte, Rosetta Misyonu 30 yıldır bu yüzden bir kuyrukluyıldızdaki taş ve buz örneklerini inceleme derdinde. Ve sırf 60 saatlik keşfin bile analizini yapmak daha yıllar alacak... Geçen aylarda, kuyrukluyıldızdaki su, toz, kimyasal yapılar ve manyetik alana dair birtakım bilimsel sonuçlar gelmeye başladı. Oluşum evresindeki Dünya’ya suyu getirenin kuyrukluyıldızlar olduğu tahmin ediliyordu. Ve Jüpiter ailesi kuyrukluyıldızları bu tahminin en güçlü süjeleriydi. Dolayısıyla bilim insanları, kuyrukluyıldızlarda “ağır deuterium” denilen, ekstra nötron içeren bir hidrojen destekli molekül arıyor. Ancak Philae’den gelen verilerde, 67P’deki molekül yoğunluğu, Jüpiter ailesi kuyrukluyıldızlarda var olduğu saptanan değerden 4 kat yoğun çıktı. Bu, Dünya’daki su kaynağının kuyrukluyıldızlar olduğu iddiasını çürütüyor. Fakat, bu saptama için henüz erken olduğunu söyleyen bilim insanları da mevcut. Çünkü Philae’den toplanan verilerin büyük bir kısmı halen Rosetta’da işleniyor. Ve Dünya’ya ulaşmayı bekliyor... Uzay ve hayatın keşfi daha yeni başlıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ