Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Başarılı tasarımcıyla Kapalıçarşı’da sergilediği koleksiyonunu ve markasını konuştuk

        Esra ÇORUH / HT CUMARTESİ

        Tuvana Büyükçınar Demir, haute couture bakış açısıyla dönemsiz bir koleksiyona imza atan Tuvanam koleksiyonunda, sofistike ve bohem kadını tüm ihtişamıyla karşımıza çıkarıyor. Başarılı tasarımcıyla Kapalıçarşı’da sergilediği koleksiyonunu ve markasını konuştuk.

        Yıllardır bu sektördesin ve elini attığın her işin üstesinden geliyorsun. Bütün markalarına nasıl yetişiyorsun?

        Mimar Sinan Üniversitesi’nde endüstriyel tasarım okuduğum yıllarda bu mesleği yapmaya karar vermiştim. 1999’da Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki o zamanki kapı numarası 46 olan Kaşıkçıoğlu Apartmanı’nda açtığımız A46 mağazamızla başlayan markalaşma serüvenimiz, 2003’te A46 Organizasyon, 2005’te Tuvanam ve Tutti, 2008’de deTuvanam Baby Couture’le devam etti. Ne mutlu bana ki hepsi birbirinden beslenen markalar oldu. Bunun sırrı sanırım, kendi kendimize sağladığımız referanslar. Bugün A46 ailesi olarak, hepimiz başarı odaklı, yenilikçi, disiplinli bir ekibiz ve büyümemizi kalıcı kılmak için çok çalışıyoruz. A46 hepimizin yaşam felsefesine dönüşmüş durumda ve en önemlisi, benim gibi herkes işini çok severek, aşkla yapıyor ve bu çok büyük bir şans.

        İlk haute couture koleksiyonunu Kapalıçarşı’da sergiledin. Kapalıçarşı senin tasarım yolculuğunun başladığı yer diye biliyorum...

        Her koleksiyonumda farklı renklerden, çağlardan, tarzlardan, materyallerden ve en önemlisi yaşanmışlıklardan ilham alıp kendine has, dönemsiz siluetler oluşturma önceliğiyle hareket ettim. Kapalıçarşı ise, 550 yıllık tarihiyle, geleceği kucaklamaya hazır haşmetiyle, zamansızlığıyla; barındırdığı renk, kumaş ve mücevherle benim eklektizmimi, beni ben yapan tüm unsurları barındırıyor. Çok küçük yaşlarımda yaptığım keşiflerimin büyülü bir mabedi burası. Kapalıçarşı’nın hâlâ bana bir yol haritası çizdiğini bir kez daha içselleştirdim ve bu koleksiyonu hazırladım.

        ‘MAĞRURUM’

        Kapalıçarşı seninle ilk kez bir defileye tanıklık etti. Hatta senin de ilk haute couture defilendi...

        Burada bir defile yapmak benim için açıkçası hayal bile edemeyeceğim bir olasılıktı. Biz bu hayal gemisine önce Medyaevi’nin kurucularından sevgili Gaye Akdere’yle bindik, Fatih Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir projemizi müthiş bir hoşgörüyle karşıladı ve tüm vizyonerliğiyle sonsuz destek verdi. Sonrasında Emaar Türkiye, Borusan Otomotiv, Scholl Türkiye, Nüket Filiba, Hacer Yeni, Hakan Öztürk, Öner Evez, Didem Antebi, İbrahim Zengin ve Doğuş Çobakçor’un katkılarıyla böylesine büyük bir hayali, tam bir rüya takımıyla gerçekleştirdik. İlk hazır giyim koleksiyonu Harrod’s’ta satılan, ilk monobrand Türk tasarımcı mağazası Beyrut’ta açılan benim hep yurtdışına açılma hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayan Tuvanam markamın ilk haute couture koleksiyonunun, böyle ikonik ve modayla çok özdeşleştirdiğim bir mekânda tanıtılması benim için Everest’in zirvesine çıkmış olmaktan farksız. Bu defileyle kendimi 40 yaşımda jübile yapmış kadar mağrur hissediyorum ve gerçekten de bir adım ilerisini tahayyül edemiyorum.

        Sergilediğin Golden Bazaar koleksiyonundan bahsedelim.

        Altın işçiliğiyle adını Haliç’e dökülen altın tozlarına kadar dayandıran Kapalıçarşı’yı bu yönüyle tasarlamak istedim. Koleksiyonun hikâyesinin de tıpkı Kapalıçarşı gibi yarınlara kalabilmesini çok arzu ettim.

        Defileye özel bir de koku tasarlandı.

        Atelier Rebul’la ilk işbirliğimiz, bu değerli markanın yeni konsepti ve kimliğiyle bir başlangıç yaptığı döneme denk gelmişti. Great Gatsby temalı 2014 ilkbahar-yaz koleksiyonumla çok örtüşen amber kokusu, hem defile alanı hem de davetlilerimiz için çok hoş bir sürpriz olmuştu. Bu defilede de hikâyemizin güzel kokulu kahramanı, Kapalıçarşı müdavimi ve hayranı Şehrayin’in sandal ağacı ve portakal çiçeği esanslı parfümü de yine Atelier Rebul imzasını taşıdı ve çok ses getirdi.

        ‘Asla trendlere bağlı kalmadım’

        Türkiye’de birçok ünlü isim seni tercih ediyor. Peki sen Hollywood ünlülerinden hangi isimleri giydirmek isterdin?

        Cate Blanchett, Julianne Moore ve son dönemden Emma Stone.

        Sürekli kendini geliştiren ve yenileyen bir tasarımcısın. Nelerden ilham alıyorsun, kendini nasıl geliştiriyorsun?

        Bugüne kadar asla trendlere körü körüne bağlı bir tasarımcı olmadım. Aksine kendi gezdiklerim, gördüklerim, yediklerim, içtiklerim, okuduklarım, mekânlar, mimari eserler, renkler, dokular, lezzetler, kokular, kitaplar, filmler, kısacası kendi yaşanmışlıklarım, tasarımlarıma yön veren unsurlar oldu. Ofisim, evim, mağazalarım da dahil olmak üzere hiçbir zaman statükocu, stabil bir yaşamım olmadı, hatta onlar da bu değişime bir hayli ayak uyduruyor. Oğlum Selim Aslan’a hamileliğim ve sonrasında bir süre sekteye uğrasa da şehir, yurtiçi-yurtdışı seyahatlerim de beni çok besliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ