Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Barça kazan ben kepçe

        Ali Esad GÖKSEL / HT CUMARTESİ

        Baştan itiraf edeyim: Arabadan anlamam. Araba kullanmayı da sevmem. Neredeyse beceremem. Yani tipik Türk erkeği var ya: “Motorun performansı, emiş gücü; sair tüm katalog malumatını” ezbere dökülür! Maalesef o kompartımanda değilim.

        Fakat kader de böyle bir şey. Ağlar nerede, nasıl örülüyor? Her daim sürprizlerle dolu: Hülya Pamuk, Nobel’siz ama çok sevdiğim bir dostumun eşi. Velhasıl benden istediğini tartışma şansım olmayan cinsi latiflerden. Netice şu: Barcelona yolundayım. “Küçük Hanım’ın” ortasında olduğu mühim bir proje: Yeni “roadster” Mazda MX5. Elbette birisine evet demiş olmam, uslu ve uyumlu bir çocuk olacağım manasına gelmiyor. Programı talep edip, gözden geçiriyorum. Nihai çizelgede şarap yüzde 40, yemek yüzde 30, sair faaliyetler yüzde 25, yepyeni vasıta ise yüzde 5 paya kavuşuyor.

        Tamam “turfanda oyuncak kırmızı”... Ve bana “femme fatale” bir kadını hatırlatıyor. Malum üstü açık, yani havadar. Etraftakiler dönüp bakıyorlar, yani havalı...

        Ama ne yapabilirim, ben yürümeyi de seviyorum: “Barça kazan, ben de kepçe”.

        Burası ne denli sarıp sarmalasanız, “Tamam artık benimdir” demeniz güç fettan bir coğrafya. Öte yandan her liman şehri gibi sizi sarıp kucaklıyor. Denizden gelenleri, denizin ona verdiği zenginliklerle doyuran anaç bir kadın gibi.

        YARATICILIK VE GELENEK

        Biliyor musunuz benzer taraflarımız var: İmparatorluk kurmuş, imparatorluk kültürüne sahip olmuş, zenginliği sindirmiş ve renkli kültürlerin etkisinde kalmışlar.

        Zengin ve rengârenk geçmişlerini yaratıcılığa yansıtmayı başarıyorlar: Mimari, moda, sinema ve yemek kültüründe... Bir de futbol faslı var ki... Bugün dünya ehemmiyet listelerinin ilk 10 sırasında her daim bir İspanyol’un olması tesadüf değil. Her alanda varlar!

        Barcelona “mimari mirasının” biri, ortaçağdan kalma “Barri Gotic” mahalleler... O “şiir” bozulmadan, bir manzume gibi duruyor.

        Bir şey daha... Bazı Ortaçağ mekânlarında İslam mimarisinin ne kadar etkin olduğunu da gözlüyorsunuz. Çok kültürlü oluşun sergisi gibi. Görmek bazen bin sözden etkili oluyor ya!

        KAÇIK MI DÂHİ Mİ?

        Barcelona’ya imzasını atmış bir isim: “Gaudi”. Sınırsız bir yaratıcılık, azim ve sabır... Öyle yapılar ki, ziyaretçilerin aklındaki resmin büyük parçası Gaudi’nin...

        Casa Mila (La Pedrera), Gaudi’nin imzasını taşıyan bir apartman. “UNESCO insanlığın kültür mirası listesinin” belki de en bilineni. Gece, gündüz her haliyle önümüzde. Gün doğarken, gün batarken... Bazen şen şakrak... Bazen yapayalnız, vakur...

        Gaudi’nin meşhur projesi malum, tamamlanamayan Sagrada Familia Kilisesi... İspanyollar yarım kalmış yapıyı tamamladıklarını söylüyorlar! Bitti gibi. Doğrusu ise tamamlamamak... Sagrada Familia “resme yarım olarak girdi” bir kere.

        Bir diğer Katalan da Picasso. Malaga doğumlu Picasso, Barcelona’da “mavi dönemini” sergiliyor. Museo Picasso’da 2 bin 500 eser var. Eserler ve eskizlerdeki ilk fikirler, son haller... Yaratıcılık hangi labirentlerlerde nasıl saklambaçlar oynamış...

        Müzede baş döndürücü geçici bir sergi: Dali’yi misafir etmişler...

        Dali ile Picasso arasında “nasıl bir seyir geldi gitti?”.

        AKDENİZ NİMETLER PAZARI

        Müzeden çıktınız mı? Balık pazarı La Boqueria’yı turlamanız şart. Aldanmayasınız, sadece balık ve deniz ürünleri yok bu “eski zaman hali”nde... Meyveler, sebzeler, etler... Dünyanın az yerinde rastlayabileceğiniz bu çeşit, Barcelonalıların Akdeniz’in nimetlerini kullanışını sergiliyor.

        İspanyol mutfağı çok gelişti... Hızlı değişimi gençlere borçlular. Ferran Adria’nın müritleri... Adria, 20 yıldır dünyayı etkileyen önemli yüz isim arasında... Yemek hazırlama sürecini başkalaştırdı. Bu zamanı yaratıcı bir kulvara taşıdı. “Adria ve gençlerinin” yaratıcılıkları ülkenin mutfak iklimini etkiliyor.

        Genç insanlar, lokanta sahipleri, çalışanları hatta müşterileri gelişmeleri takip ve teşvikteler... İspanyol şarapçılığı büyük bir mesafe aldı. Dünya çapında şaraplara sahipler. Muazzam “isimler” var...

        “Barcelona’da ne zaman, nerede, ne yemeli?” sorusu âdettendir. Uzun bir öğle yemeği için favorim: “Via Veneto”. Eski ekole ait bir efsane... Tanıştık... Ne zaman gitsem merasim ile karşılanıyorum...

        Aynı mutfağın bir diğer doruğu Ca l’İsidre. Daha mütevazı ama daha şöhretli bir lokanta. İmzalayayım diye albümlerini getiriyorlar. Aman Allahım, yok yok. Sanatçılar, güzel kadınlar ve krallar... Sardalyalar, bebek ahtapotlar, deniz hıyarları...Tercih yapmanın ıstırabını kenara koyun: Ne varsa yemelisiniz...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ