Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Suriyeli yerine dilenmek...

        Ayşe ÖZEK KARASU/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        dilenmek... Trafik ışıklarında küçücük bedenleriyle araba camlarına yapışan Suriyeli çocukları bir kenara çekip, onlar adına gelen geçenden para istemek aklınızdan geçti mi hiç? Benim geçmedi. Ucundan bile geçmedi. İçimin cız ettiği, gözlerimin yaşardığı oldu ama acımak dışında hiçbir şey yapmadım.

        Süddeutsche Zeitung’daki haberi okurken dank etti bunlar. Gazetenin merkezi Münih’tedir. Haber, Macaristan üzerinden trenle kente akın eden göçmenlere yardım seferberliğiyle ilgili. Kent halkı öyle bir organize olup yardım yağdırıyor ki Münih garına, sonunda polis twit atıyor “Yeter artık, yiyecek, meyve suyu, çocuk bezi, bebek maması getirmeyin, başa çıkamıyoruz” diye. Polis sözcüsü, yardıma gelenlerin, 3 bin küsur sığınmacı sayısını aştığını söylüyor. Macaristan alıkoyduğu için gelemiyor geride kalan gruplar.

        Fotoğraflarda alışveriş arabalarıyla gayet intizamlı şekilde getirilmiş yardım malzemeleri var. Ortam kermes havasında. Yiyecekler bozulmasın diye buzdolabı taşıyan bile çıkmış. Ortalığı, çöpleri de halk kendisi topluyor.

        Ama bunlar önemli değil, şu satırlar suratıma çarpıyor; yardıma gelenler, yoldan geçenlere el açıp bağış istiyormuş Suriyeliler için. 50 Euro’ya kadar para sıkıştıranlar varmış. “Bağış” diye yazıyor gazete “bağış”. Sadaka değil, çünkü Suriyeli avuç açtığı takdirde sadaka oluyor onun adı. Aynı bizim sokaklarımızda olduğu gibi.

        Tamam, Türkiye’ye gelen Suriyelilerin sayısı 2 milyon. Münih gibi zengin bir kente ulaşan bir avuç göçmenle kıyaslanamaz bile. Daha çarpıcı olan ise Türkiye’de sığınmacı sayısının bazı kent nüfuslarını aşmış olması. Örneğin 108 bin nüfuslu Kilis’e sığınan Suriyeli sayısı 110 bin. Hiç kolay değil Kilisli için. Peki ya İstanbul, İzmir, Bodrum için çok mu zor el vermek?

        AFAD’ın bağış için banka hesabı açmasından, Türk Kızılayı, Kimse Yok mu Derneği ya da İHH’nin yardımlarından söz etmiyorum. Sokaktaki sıradan insanların kendiliğinden harekete geçmesini kastediyorum.

        Şehrin göbeğinde günlerce parklarda yatanlar için ne yaptı İzmirliler? İstanbul’da sayıları bir ara 300 bin olarak anılan Suriyeliler için ne yaptık? Aylan’ın kıyılarına vurduğu Bodrum ne yaptı? Yaz başında Bodrum’da park ve bahçelerde yatıyorlardı, esnaf şikâyetçi olunca belediye sığınmacıları okul bahçesine götürdü. Sonra onların kimbilir kaçı Ege sularında can verdi.

        BUNDESLIGA: HOŞGELDİNİZ

        Şimdi Macaristan yollarında Avusturya’ya yürüyen binlerce göçmen daha Almanya’ya ulaşacak. Yeni dalga için spor salonlarında ağırlama düzenine geçiliyor. Sivil toplum yardım için sosyal medyada örgütleniyor. Bundesliga kulüpleri de ırkçılığa karşı bayrak açtı, göçmenlere destek projeleri hazırlıyor. Mesela Bayern Münih bir dostluk maçından elde edilecek 1 milyon Euro geliri bağışlayacak; göçmen çocukları için antrenman kampı kuruyor, spor malzemesi dağıtıyor.

        Borussia Dortmund, Hertha Berlin göçmenleri tribünlerinde ağırlıyor. Hamburger SV, stadyumun park alanını 1300 göçmene açtı, çadırlar kuruldu. Werder Bremen, şehrin 5 semtinde idman sahaları açtı. 18 kulübun tamamında projeler mevcut. Taraftar da etkileniyor. Tribünlerde “Hoşgeldiniz” pankartları açılıyor, taraftar dernekleri Suriyelilere yardım için işbirliği yapıyor, Ve bunların hiçbiri “Aylan” etkisiyle yapılmıyor, nice zamandır yapılıyor. “Aylan” gerçeğiyle ayılan İngiltere oluyor. O küçücük cansız bedenle göçmen gerçeğini yeni anlayan İngiliz medyası ve kamuoyunun baskısıyla Cameron Hükümeti mevzuya girmek zorunda kalıyor. Yaşanan son krizde sadece ve sadece 216 göçmeni mülteci kabul eden İngiltere nihayet “binlerden” bahsetmeye başlıyor.

        DOĞU: ÜST PERDE

        Aylan Kurdi dünyayı sarstı ama AB’nin doğu cenahında değişen bir şey yok. Göçmen kotası istemiyorlar. İşte gerekçeleri: Macaristan Başbakanı Viktor Orban:, “Daha fazla Müslüman gelirse azınlıkta kalırız.” Polonya Başbakanı Ewa Kopacz: “Muhtaç göçmen istemiyoruz.” Çek Cumhurbaşkanı Milos Zeman: “Kaçakları biz davet etmedik.” Slovakya Başbakanı Robert Fico: “Libya, Irak ve Suriye’deki felaketlere biz sebep olmadık, onların sorumluluğunu da üstlenmeyiz. Bunları alın diye zorlayanlara da boyun eğmeyiz. Biz kendi Roman’larımızı bile entegre edemedik.” Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius: “Biz sadece savaştan kaçanlara yardım ederiz. Daha iyi yaşamak isteyenlere değil.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ