Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Hayat bana çok hızlı’

        Sema EREREN / HT CUMARTESİ

        Emirgan’dayız, manzara bir harika. Deniz Barut’la buluştuk, kahvelerimizi yudumluyoruz. Kendisi 32 yaşında, 2 çocuk annesi ama oldukça fit, enerjisi de nasıl yüksek... Konuştukça sohbet derinleşiyor. Yeni projesi ‘Son Çıkış’ dizisi için heyecanını anlatıyor. Özellikle ebeveynleri ekrana bağlayacağa benziyor proje. Boşuna değil...

        Malum araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de uyuşturucu kullanma yaşı 10’a düştü. Emniyet Genel Müdürlüğü raporuna göre 2014’te 648 kişi uyuşturucudan hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler raporuna göreyse dünyada 27 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Üstelik 6 madde bağımlısından yalnızca 1’i tedaviye ulaşabiliyor. Geçtiğimiz yıl dünyada yaklaşık 200 bin kişi madde kullanımından yaşamını yitirdi. Gidişat ürkütücü!

        Hal böyle olunca aileler de çocuklarını bağımlılıktan nasıl koruyacaklarını şaşırmış durumda... Yeşilay’ın “Apaçi Gençlik” kitabından uyarlanan ve Yeşilay danışmanlığında çekilen TRT’nin Son Çıkış dizisi bağımlılık nedeniyle toplumda yalnızlaştırılan çocukların yaşamlarına dikkat çekiyor ve aileleri bu konuda bilinçlendiriyor. Dizide Nilüfer karakterine hayat veren Deniz Barut’un yeni projesini, yaşanmışlıklarla dolu evini, oğullarını ve bilinmeyenlerini anlattığı sohbete buyurun...

        Oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?

        Hayır değildi. Zaman içerisinde oyunculuğu keşfettim.

        Güzellik yarışması serüveniniz oldu...

        Yarışmanın ardından podyuma hiç çıkmadım. Hemen kamera arkasına başladım. Yarışma İstanbul’a gelip bu işlere başlamam için bir vesileydi.

        Bugünün güzellik yarışmaları için ne diyorsunuz?

        Göreceli bir kavramın derecelendirilmesi şimdi bana çok mantıklı gelmiyor. Benim için yarışma önemliydi. Kendimi güzel hissettiğimden ve bunun için birilerinden onay beklediğimden değil, buraya gelmem için... Bizim zamanımızdaki gibi seçici ve disiplinli olduğunu düşünmüyorum. Önceden bir tane vardı, şimdiyse bir sürü.

        Kara Para Aşk ve Lale Devri’nde oldukça ses getirdiniz. Son projenizden bahseder misiniz?

        İnsanlara kendini iyi hissettiren bir dizi olmayabilir çünkü gerçeklerden oluşuyor. İnsanlar gülmek istiyor ama gerçeği de görmezden gelemeyiz. Öncelikle bir sosyal sorumluluk tarafının olması ilgimi çekti. Türkiye’nin son dönemde en büyük kanayan yaralarından bağımlılık... Dizide karakterler gerçek hayattan. Bu beni çok heyecanlandırdı. Oynadığım Nilüfer Hoca karakteri, sadece bir öğretmen değil, çocuklar sayesinde kendi hayatına da yön veren biri o. Toplumda kayıp olan ve dinlenmeyen, birey kabul edilmeyen çocukların hayatlarını kurtarmak için konuya dikkat çekmeye çalışıyoruz. Kariyerin dışında kendimi sorumlu hissettiğim bir iş...

        Karaktere nasıl hazırlandınız?

        Yönetmen Ayhan Özen öncelikleri detaylı şekilde anlattı. Kayıp gençleri oynayan arkadaşlar teknik ekiple beraber uzun süre olayın gerçek yerinde Bağcılar’da günlerini geçirdiler.

        Oyunculukta kurallarınız var mı?

        Oyuncunun kuralı yoktur bence. Doğru projede her şeyin yapılması gerekir. Yönetmene ve hikâyeye güvenir, rolün altından kalkabileceğime inanırsam oynarım.

        Dizilerdeki yoğun çalışma şartlarından siz de şikâyetçi misiniz?

        Çok yoğun ama ben bu konuda herkese katılmıyorum. Bu iş böyle. 7-24 çalışıyoruz, daha insani koşullarda çalışılmalı. Ama benim buna rağmen hem çok iyi görünmem hem çok iyi hissetmem, hem pozitif olmam lazım. İşimi sahiplenirim. “Oyuncu 24 saat çalışmalı” demiyorum ama set ekibi 2 kat fazla çalışıyor, kendinizi motive edecek bir şeyi hep bulabilirsiniz.

        Nasıl motive edersiniz kendinizi bu yoğunlukta?

        Hayat bana çok hızlı akıp gidiyor. Dünya tatlısı 2 oğlum var. Biri 7, diğeri 9 yaşında. Daha yorucu gibi gözükür bu durum ama bir anda her şey uçup gidiyor onlarla. Zaten boş durduğunda mutsuz olan bir insanım ben. Yoğunluk, hayatın hızlı temposu beni dinlendiriyor. Çocuklarım da tempoya alıştı. Set olmadığında da zamanın tadını çıkarmayı biliriz.

        “Bu camiada dost olmaz” denir. Buna katılıyor musunuz?

        Evet, egosantrik bir çevre ama “Dostum yok” diyemem. Sedef Avcı çocukluk arkadaşım, birlikte büyüdük. Başarılarını takdir ettiklerimiz, başarılarımızı takdir edenler var ama herkesle de anlaşmak zor. Bence herkesle anlaşan insandan korkmalı.

        ‘YAŞANMIŞLIKLARI SEVİYORUM!’

        Eşiniz de bir yönetmen olarak sizi çok eleştirir mi?

        Aynı kanalda çalışırken tanıştık eşimle. Harika bir gözdür o. Çok saygı duyar ve güvenirim Şafak’a. Elbette eleştirir ve ben onu dinlerim.

        Favori bir oyuncunuz var mı?

        Çok var.

        Mesela Erkan Can?

        Kara Para Aşk’ta oynanmak istememdeki en büyük sebeplerden Erkan Abi’yle partner olmaktı... Çok önemli bir tecrübeydi, onu ve setteki duruşunu izlemek, yakından görmek.

        Set dışına çıkalım biraz. Şehrin kaosundan uzakta müstakil bir evde yaşıyorsunuz. Eşyalarınız neden ikinci el?

        Şehirden uzakta yaşamaya çok alıştık ve dönemiyoruz artık. Karakterlerimiz müsait buna, ailece doğaya dönük yaşamayı seviyoruz. Eşyalarımız da evet ikinci el. Çünkü yaşanmışlıkları seviyoruz. Annem “Bu evde neler yaşandı acaba? Beni öldürüyor” diye sitem eder ama ben bu yaşanmışlıkları seviyorum.

        Mutfakla aranız nasıl?

        Çok iyidir. Mutfakta yaşayan bir aileyiz, bundan çok keyif alırız. Çok da güzel Ege zeytinyağlıları yaparım.

        Peki fotoğraf tutkunuz?

        Fotoğraf mezunuyum. Çok özeldir hayatın anlarını yakalamak. En çok sevdiğim aynı fotoğrafın yüzlerce insana başka şey hissettirebilmesi. Aynı hayat gibi... Şu an zaman ayıramıyorum ama çok özledim.

        ‘Ülkede fetişist bir durum var’

        Modayı takip eder misiniz? Bir de erkek saati taktığınız doğru mu?

        Moda benim sevdiklerimdir. Gardırobumun olmazsa olmazıysa beyaz tişört. Evet erkek saatlerinden vazgeçemem. Eşimin saatleri hep bana kalır.

        Ekran önündeki kadınlarda estetik konusuna gelirsek nasıl bakıyorsunuz bu işe?

        Mimiklerimle çalışıyorum. Aslında estetiğe karşı değilim ama “Siz yapar mısınız?” derseniz, hayır yapmam. Çünkü hayatım ve işim yüzüm. Kaybedilen her mimik bir duygu. Ben kendime hiçbir zaman bunu yapmayacağım. Ülkede fetişist bir durum var. Hep en güzel olan, hep en iyi görünen, yaşlanmayan favoridir. Ama her yaşın tadını çıkarmayı seviyorum.

        Voleybola devam mı? Formunuzu nasıl koruyorsunuz?

        Spor disiplininden sete de çok şey taşıdım. Küçük yaştan itibaren spor yaptığımdan vücudum buna alışık. Düzenli olarak yürür ve plates yaparım. 2 erkek çocuk olunca oturmak mümkün değil, müthiş bir enerji var bizim evde!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ