Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Her şeyi bir günde sildim’

        Dilek BİRGEN/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        1971 doğumlu sinemacı Mete Sözer’in ilk mesleği mimarlıktı. Los Angeles’a taşınıp sinema eğitimi aldı ve hayatına yeni bir yön verdi. Eski mesleğini sermayesi yaptı... Zira Sözer, “Farklı meslekler gibi görünse de aslında ikisi de bir tekniğe bağlı; ışık, mekân, hareket, ölçek ve algı üstüne kurulu sanatlar” diyor. “Çocukluğumdan beri bilinçli, bilinçsiz hep kendimi sinemaya hazırladım.” Bugün adından ödüllü filmleriyle söz ettiriyor. Şöyle izah edelim; Sözer’in başrolünde Özge Özpirinçci’nin oynadığı ilk kısa metrajlı filmi “Kayıp”, uluslararası festivallerden 24 ödül aldı. Senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi “Ve Panayır Köyden Gider”i ise geçen yıl tamamladı. Engin Altan Düzyatan, Cem Davran, Açelya Devrim Yılhan, Meral Çetinkaya ve İlyas Salman’ın rol aldığı film nisanda vizyona girecek. Şu aralar festivallerde yarışıyor, ödüller alıyor. Los Angeles’ta yaşayan Mete Sözer’le İstanbul’da buluştuk.

        Sinemaya nasıl adım attın?

        Uzun yıllar mimarlık yaptım. İç mimaride iyiydim ama gönlüm hep sinemadaydı.

        Neden mimarlık?

        O dönemde; illa ki doktor, mühendis, mimar, avukat olman gerekiyordu sanki. Aileme “Sinema okumak istiyorum” desem, onlara göre “Dansöz olmak istiyorum” demek gibi bir şeydi. O dönem öyleydi. Diyorum ya, mimarlığın içine girdim ve çıkamadım.

        E nasıl çıktın peki?

        Bir anda! Yaş ilerledikçe de o cesaret geliyor. Ömür geçiyor, “Gözün arkada gitmek var” diyorsun. Mimarlığı panikle bıraktım. İyi ki de bırakmışım. Ayrıca sinema ve mimaride mekân, ışık, hareket hemen hemen aynı; belki onun için fazla zorlanmadım. Zaten o şekilde öğrenmiştim her şeye bakmayı. Ayrıca Los Angeles geçmişim vardı. Ama yine de başlangıcı benim için suya atlamak gibiydi. Her şeyi sildim bir gün içinde. Los Angeles’ta sıfırdan bir hayata başladım.

        Los Angeles’a ne yaptın?

        Okula başladım. İki sene film okudum. İki sene de bağımlılık okudum. Benim filmlerim hep insan psikolojisi ve tabiatı ile ilgili; politik mesajı olan filmler değil. Filmi çekerken hep şunu düşünüyorum: Bu film Küba’da da olabilir miydi? Bu benim en büyük kuralım. Her yerde çekilebilir olacak. Bu yüzden de festivallerde çok beğeniliyor. Yöresel bile olsa herkes kendinden bir şeyler buluyor. Son filmi Konya’da çektik. Festivallerde çok beğeni aldı.

        “Ve Panayır Köyden Gider”den bahsediyorsun.Bu isim nereden çıktı?

        Bana hep çok hüzünlü gelmiştir. Acıklı bir laf değil mi? Köylerde durağan, hiçbir şeyin akmadığı bir durum vardır ya! Sonra panayır gelir bir hareket olur ve gitmesi hüzün yaratır.

        Çekimler nasıldı?

        Engin Altan Düzyatan, Meral Çetinkaya, Cem Davran, İlyas Salman; herkes çok beğenerek ve inanarak oynadı. Ayrıca oyuncuların yarısı köydendi. Onların nasıl başarılı olduklarına inanamazsın. Adamın hiçbir performans kaygısı yok ki. Oyuncuda ister istemez kamera karşısında bir performans kaygısı, heyecan oluyor. Çekimde ilginç bir olay yaşadık mesela. Terk edilmiş bir okul binası vardı. Çekim sırasında Cem Davran; kapının önüne gelir gelmez kapı açılıyordu. Fiziksel olarak değil yani; el sürmeden! 2 mekânda da oldu bu. Tabii ki çok şaşırdık. Çekim yaptığımız evde de aynı şey oldu. Filmde görebilirsiniz. Cem o kadar tecrübeli ki tepki göstermeden oyunculuğuna devam edebildi. Başkası olsa yapamaz.

        Senaryo, prodüksiyon kime ait?

        Her şey bana ait. Tam bağımsız sinema!

        Festival sezonu da başladı.

        Yolluyorsunuz; jüri var, değerlendiriyor. Yakın zamanda İrlanda ve San Francisco’ya gittik. 34. Istanbul Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” adayı idi. İrlanda “Undergound Film Festivali” nde “En İyi Uluslarasaı Film Ödülü” aldı. Ayrıca San Francisco Film festivali’ne seçildi. Bu arada filmin montajı Amerika’da Brad Pitt’in editörü John Paul Horstmann tarafından yapıldı

        İKİNCİ KISA FİLMİNE 6 ÖDÜL

        İlk kısa filminle ödüllere doymadın. İkinci kısa filmin neydi?

        Adı “Saçmalık”. Tesadüfi karşılaşmalarla ilgili. Orada çok ünlü Romen ve Şilili oyuncular oynadı. Los Angeles’ın bu faydası var. Çok yetenekli her milletten oyuncu bulabiliyorsun. Filmin şarkısını da Police’in gitaristi Andy Summers yaptı. Yine 6’ya yakın ödül aldık.

        Projelerinden bahseder misin?

        Kısa ve uzun metrajlı film üzerine daha birçok projem var. Şu an “Ve Panayır Köyden Gider”in gösterimden sonraki sonucu benim için önemli. Türkiye’de büyük yankı uyandıracağına inanıyorum. Çok güzel yorumlar aldık. Los Angeles’ta da tanıtım yaptık. İlgi ve beğeni müthişti. Özellikle Los Angeles’tan farklı proje teklifleri aldım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ