Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Zen Budizminin ustaları ve öğretileri üzerine

        Paulo COELHO / GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Tokyo yakınlarında çok büyük bir Samuray yaşıyordu, oldukça yaşlanmıştı ve artık kendini gençlere Zen Budizmi’ni anlatmaya adamıştı. Söylenenlere göre, bu yaşına rağmen tüm düşmanlarını yenebilecek güçteydi.

        Bir akşamüstü, vicdansızlığıyla tanınan bir savaşçı onu ziyarete geldi. Bu savaşçı aynı zamanda kışkırtma tekniğiyle de meşhurdu; düşmanının ilk hamleyi yapmasını bekler, sonra sıra dışı zekâsını kullanarak hata yapacağı anı kollar ve şimşek gibi karşı saldırıya geçerdi.

        Genç ve sabırsız savaşçı hiç dövüş kaybetmemişti. Samurayın ününü biliyordu ve yanına onu yenmek için gidiyordu; böylece kendi ününe ün katacaktı.

        Öğrencilerinin itirazlarına rağmen yaşlı Samuray savaşçının dövüş çağrısını kabul etti. Herkes şehir meydanında toplandı ve karşı karşıya geldiklerinde genç savaşçı yaşlı ustaya hakaret etmeye başladı. Ona birkaç taş fırlattı, yüzüne tükürdü, ona ve tüm sülalesine bildiği tüm küfürleri savurdu. Saatler boyunca Samurayı kışkırtmak için her şeyi yaptı ama yaşlı adam tek kelimeyle kayıtsızdı. Akşam sona ererken ateşli savaşçı yorgun ve küçük düşmüş bir halde pes etti. Ustalarının bütün bu hakaretlere ve kışkırtmalara karşılık vermemesine içerleyen öğrencileri yaşlı Samuraya sordu: “Gururunuzun ayaklar altına alınmasına nasıl katlandınız? Kendinizi bir korkak gibi göstermektense, neden dövüşü kaybetme riskini de göze alıp kılıcınızı kullanmadınız?” “Biri size bir hediye getirse ve siz onu kabul etmeseniz, o hediye kime ait olur?” diye sordu Samuray. “Hediyeyi vermeye çalışan kişiye” diye cevapladı öğrencileri.

        “Aynı şey kıskançlık, öfke ve hakaret için de geçerlidir” dedi ustaları, “Eğer karşıdaki tarafından kabul edilmezlerse, hepsi onları kendi içinde taşıyan kişiye ait olurlar.”

        ŞEMSİYE NEREDE?

        On yıllık çalışmanın ardından Zenno artık bir zen ustası olmaya hazır olduğuna inanıyordu. Yağmurlu bir günde ünlü üstat Nan-in’i ziyarete gitti. Zenno eve girdiğinde Nan-in sordu: “Şemsiyeni ve ayakkabılarını dışarıda mı bıraktın?” “Elbette” diye cevap verdi Zenno; “Bu kibarlık gereğidir. Gittiğim her yerde böyle yaparım.” “O halde şu soruma cevap ver: Şemsiyeni ayakkabılarının sağına mı yoksa soluna mu koydun?” “Hiçbir fikrim yok üstadım.” “Zen Budizmi, yaptığın her şeyin tamamen farkında olma sanatıdır” dedi Nan-in. “Küçük detaylara dikkat etmemek bir adamın tüm hayatını mahvedebilir. Evinden aceleyle çıkan bir baba bıçağı asla küçük oğlunun ulaşabileceği bir yerde bırakmamalıdır. Bir Samuray kılıcını her gün bilemezse en çok ihtiyacı olduğu anda kılıcının paslanmış olduğunu görecektir. Sevgilisine çiçek vermeyi unutan bir delikanlı sonunda onu kaybedecektir.” Böylece Zenno anladı; Zen tekniklerini ruhani dünyada uygulamak için yeterli bilgiye sahip olsa da, yaşadığımız günlük hayatta uygulamayı unutmuştu. Zen Budistlerinden özlü sözler “Onursuzluk ağaç gövdesindeki yara gibidir, zamanla geçmez, daha da büyür.” (Yaşlı Samuray özdeyişi) Bir insan gözlerini sadece iyi olana odaklarsa asla öğrenemez, çünkü kötüyü bilmezse kötülük onu gafil avlayabilir.” (Murasaki Shikuku)

        Çeviren: Mine Akverdi Denktaş

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ