Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Yollar üzerine iki hikâye

        Paulo COELHO/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        ÇATLAK KOVA

        Bir Hint efsanesi, uzun bir sopanın iki ucuna bağladığı büyük kovaları sırtlayıp her gün köyüne su taşıyan bir adamın hikâyesini anlatır:

        Kovalardan biri diğerinden daha eskiydi ve üzerinde küçük çatlaklar vardı; adam suları onca yol boyunca taşıyıp eve vardığı her sefer, eski kovadaki suyun yarısı akıp gitmiş oluyordu.

        Adam iki yıl boyunca aynı yolculuğu yaptı. Genç kova işini iyi yaptığından dolayı hep gururluydu, görevine son derece uygun yaratıldığından emindi; öte yandan diğer kova, üzerindeki çatlakların uzun yıllar çalışmanın sonucunda oluşmuş olduğunu bildiği halde, görevini yarım bir şekilde yerine getirdiği için ölesiye utanç duyuyordu.

        O kadar utanıyordu ki, bir gün, tam adam onu pınarın suyu ile doldurmaya hazırlanırken konuşmaya karar verdi.

        “Yaşlılığımdan dolayı özür dilemek istiyorum” dedi, “Bana doldurduğun suyun sadece yarısını evine götürebiliyorsun, bu yüzden de evdeki susuzluğun ancak yarısını giderebiliyorsun.” Adam gülümsedi ve şöyle dedi: “Eve dönerken geçtiğimiz yola dikkatli bak.” Kova adamın dediği gibi yol boyunca çevresine dikkatle baktı ve yolun sadece bir tarafında büyüyen bir sürü çiçek ve bitki olduğunu fark etti.

        “Yolun senden yana olan tarafında doğanın ne kadar güzel bir hal aldığını görüyor musun” dedi adam. “Çatlakların olduğunu biliyordum ve bundan bir yarar sağlamaya karar verdim. Yolun bu tarafına çiçekler ve sebzeler ektim ve her geçişimizde sen akıttığın sularla onları suladın. Buradan evimi güzelleştirmek için binlerce gül topladım, çocuklarıma bu sayede yetişen lahanaları, kabakları, soğanları yedirdim. Eğer sen böyle olmasaydın, bunu asla yapamazdım. Hepimiz bir gün yaşlanır başka özellikler kazanırız ve bu özellikler her zaman bir avantaja dönüştürülebilir.”

        YOL NASIL YAPILDI?

        Portekiz yayını Jornalinho’nun 106. sayısında bulduğum bir hikâye düşünmeden aldığımız kararlar hakkında bize çok şey öğretiyor:

        Bir gün bir ineğin çiftliğine dönmesi için bâkir bir ormanın içinden geçmesi gerekti. Mantıklı düşünme yetisi olmayan bir hayvan olduğundan kıvrıla kıvrıla ilerleyen, önce yokuş yukarı sonra yokuş aşağı devam eden, zorlu bir rota izledi.

        Ertesi gün, yolu aynı yere düşen bir köpek ormanın öte yanına geçmek için ineğin gittiği yolu takip etti. Sonra sıra bir koyun sürüsüne geldi. Sürünün lideri patikanın zaten açılmış olduğunu görünce oraya daldı ve tüm sürü de onu izledi. Ardından insanlar da bu patikayı kullanmaya başladı: Bir sağa bir sola dönerek, ağaç dalları ve çalılardan kaçınmak için eğilip bükülerek ve bir yandan da –haklı olarak- söylenip küfürler ederek bu patikadan gidip geldiler. Ama hiç kimse daha iyi bir alternatif yaratmak için bir şey yapmadı. Böylesine yoğun kullanılması sonucunda patika zamanla küçük bir yola dönüştü. İsteseler öte tarafa sadece yarım saatte geçebileceklerinden habersiz, insanlar ve ağır yük taşıyan zavallı hayvanlar, bir ineğin açtığı bu yolu takip ederek üç saatte ormanın öte yanına geçmeye mecbur kaldılar. Yıllar geçti ve küçük yol bir kasabanın ana yolu, daha sonrasında da bir şehrin en önemli caddesi oldu. Ve herkes trafikten şikâyet etti durdu, çünkü cadde olabilecek en kötü rotaya sahipti. Bütün bunlar olurken yaşlı ve bilge orman, insanların var olan bir yolu, bunun en doğru seçim olup olmadığını bir kez bile kendilerine sormadan, nasıl da körü körüne takip ettiklerini seyrederek gülüyordu.

        Çeviren: Mine Akverdi Denktaş

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ