Neslihan Peker'in kaleminden İstanbul'da sörf

Neslihan PEKER/ HABERTÜRK PAZAR

İstanbul’da bir kış günü. Yolumuz Şile tarafına düşmüş ve şehrin kalabalığından uzaklaşıp deniz kıyısına yaklaştıkça, etrafın sakinliği, yeşilin fazlalığı ve oksijenin bolluğu yarım saat içinde sakinleşmemize yetiyor. İnanılır gibi değil, hâlâ İstanbul sınırları içindeyiz.

İlerledikçe kocaman dalgaları görüyoruz, biraz daha aşağıya sahile iniyoruz. Kocaman kumsalda rüzgâr yüzümüze çarptıkça diş etlerimiz bile acıyor; gökyüzü bulutlu ve o kadar gri ki İngiliz hayalet hikâyelerinde ya da esrarengiz gerilim filmlerinde bir sahnenin içinde gibiyiz. Ama bir iyot kokusu şahane...

Sahilde bulunanlar atkılarını bağlamış yürüyüş yapıyor, kıyı şeridinde yer alan birkaç mekânda kimisi çayını içiyor, kimisi yemeğini yiyor. Her şey, kış konseptine uygun. Sonra birden birkaç genç adam kumsalda beliriyor, gayet eğlenceli tavırlarla sohbet ede ede yürüyorlar. Belli ki bir hazırlığın içindeler... Birkaç dakika ortadan kaybolmalarının ardından, aniden beliriveriyorlar...

(Fotoğraflar: Erdem Şahin)

Hem de sörf kıyafetleriyle! Yok artık. Deli bunlar! Nerede görülmüş buz gibi havada, hem de İstanbul’da bu dalgalarda sörf yapıldığı? Ancak birkaç genç adam İstanbul’da sörf yapıldığını, Şile, Kilyos, Riva gibi lokasyonlarda 4 mevsim sörf yapmanın mümkün olduğunu herkese gösterdi.

Hatta bununla kalmayıp eğitim de veriyorlarmış. Burkan Satır, Ergun Şenbaş, Tamer Göncü, Melih Diler, Efe Yekta Kaya Karadeniz kökenli ailelerin İstanbul’da büyüyen çocukları. Ekiplerinin ismi ise ET Surfboards Team. Burkan Satır, 30 yaşında ve spor akademisi mezunu.

Çocukluğu Rumelifeneri’nde geçmiş, balıkçılık yapan bir aileden geliyor. Yaz mevsimlerinde ise genellikle Şile’de vakit geçirirlermiş. Kısacası denizde büyümüş. Aile büyüklerinin yaptığı ve Karadeniz kıyılarında yaygın olan Viya sporu sayesinde sörfçülüğün ilk adımlarını da atmış.

Viya, insanın kendi bedenini kullanarak dalgalarda kaydığı bir spor. Rumelifeneri’nde de yaygın olan bu kültür, onun hayatında da etkili olmuş. Sonradan kendi imkânlarıyla sörf yapmayı öğrenmiş. Aynı zamanda milli sporcu. Tam 16 yıl profesyonel futbol oynamış. Şu anda spor yönetimi üzerine eğitim alıyor ve bir spor merkezi var. Melih Diler 23 yaşında ve uzak yol kaptanı. Sörf işine yeni bulaşanlardan...

Geçtiğimiz yaz ekibin düzenlediği kamplardan birine katılmış ve şu anda diğer isimlerle birlikte o da birçok aktiviteye katılıyor. Bir diğer isim, Efe Yekta Kaya, henüz 19 yaşında. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde eğitim görüyor. Yıllarca kaykay sporu yapmış, ardından ev arkadaşıyla birlikte sörfle ilgilenmeye başlamış.

Uzun yıllar kaykay yapması suda dönüşler ve denge konusunda avantaj sağlıyormuş. “Suyun içindeyken kendinizi tamamen soyutluyorsunuz” diyor.

Tamer Göncü 27 yaşında ve o da Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğrencisi. O da Karadenizli bir ailenin çocuğu olarak dalga, deniz meselelerine viya sporu ile başlamış. Önceden de snowboard yapıyormuş. Ekipteki diğer arkadaşı Ergun Şenbaş (27) ile Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim görürlerken MSGSÜ Sörf Kulübü’nü kurmuşlar, o günden sonra pek çok kişinin bu sporu tanımasına, uygulamasına vesile olmuşlar ve birçok organizasyon gerçekleştirmişler.

Ergun Şenbaş grafik tasarımı üzerine eğitim görmüş ve milli sporcu, Türkiye Dalga Sörfü Şampiyonası’nda iki kere 3.’lük kazanmış. Adamların tasarımcı olması sörfçülüğe fayda sağlamış, kendi sörf tahtalarını ürettikleri bir marka kurarak bu işin imalatına geçmişler ve Türkiye’de olmayan bir girişime imza atmışlar. ET Surfboards imzalı tüm sörf tahtaları onların kendi üretimi.

DENİZİN ALTINI EZVERE BİLİYORLAR

İstanbul sınırında yaşayıp da şehrin sınırlarında sörf yapan nadir sporcular ET Surfboards Team’in sörfçüleri... Şile, Kilyos, Riva gibi Karadeniz’e kıyısı olan yerleri neredeyse denizin altını ezberlemiş gibiler. Rahat hareket edebildikleri, tabiatın bozulmadığı koylar tam onlara göre... Dalganın ne zaman geleceğini, hangi kıyıda olacağını önceden tespit ediyorlar.