Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Paulo COELHO yazdı:Basiretli William Blake

        Paulo COELHO- HABERTÜRK PAZAR

        Görmek bir kum tanesinde bir dünya, Ve bir cennet bir yaban çiçeğinde, Tutmak sonsuzluğu avucunda, Ve ebediyeti bir saatin içinde. Bu dört dize, şimdilerde yeni bilinç olarak adlandırılan, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunun, günlük hayatın bir kısmının sihirli anların birleşmesiyle oluştuğunun ve birazcık iç açıklığıyla kendi gerçekliğimizi tamamen değiştirebileceğimizin ve bizi mutsuz eden şeylerin çoğunu silip atabileceğimizin farkına varma yetisinin bir sentezi olabilir.

        Oysa bu dizeler ilk yazıldığında neredeyse hiç fark edilmemişti. Dizelerin yazarı William Blake (1757-1827) fakir bir ailede doğdu ve kendi döneminin entelektüel çevrelerince küçümsenerek öldü. Onu eleştirenler eserlerine çok fazla mistisizm kattığını, tuhaf davrandığını (örneğin bir arkadaşından kiraladığı kır evinin bahçesinde karısıyla birlikte çırılçıplak otururlardı) ve şiirlerinin fazla naif olduğunu söylüyorlardı.

        Eleştirenler ölüp gittiler ama Blake bugün –sadece şiirleriyle değil aynı zamanda Londra’daki Tate Gallery’de görme fırsatını bulduğum gravürleriyle de– son binyılın en büyük ve eksiksiz sanatçılarından biri olarak görülüyor.

        MASUMİYET VE TECRÜBE

        Blake, çocukken Londra yakınlarında bir parkta, nasıl ağaçlarda melekleri gördüğünü ve Peygamber Ezekiel’in nasıl bu kanatlı yaratıkların arasında belirdiğini anlatır. Sonra, 30 yaşındayken, küçük erkek kardeşi ölür ve Blake bundan birkaç gün sonra kardeşinin ruhunun ışıklar içinde kendine göründüğünü ve ona eserlerini matbaaya gerek duymadan “yayınlayabilmek” için bir yöntem önerdiğini, hem metinlerini hem de illüstrasyonlarını el yapımı gravürlere aktarıp bunları çok sınırlı sayıda üretilmiş eserler olarak satışa sunma fikrini verdiğini iddia eder. Kardeşinin tavsiyesine uyan Blake “insan ruhunun karşıtlıkları” diye adlandırdığı bir fikir üzerinde çalışmaya başlar. Bu ruh durumlarından biri, hayalgücümüzün bizi gelişmeye doğru taşıdığı masumiyettir. Diğeri ise hayal gücümüzün kurallar, ahlâk ve baskıyla karşı karşıya kaldığı tecrübedir.

        FAKİR ÖLDÜ AMA HER ŞEYİ YAPTI

        Blake hayatını yoğun bir şekilde yaşadı ve fakir öldü, ama yapmak istediği her şeyi yapmış bir şekilde öldü. En tartışmalı eserlerinden biri olan Cennet ve Cehennemin Evliliği’nde (The Marriage of Heaven and Hell) karanlıklar diyarını ziyaret ettiğini ve oradaki iblislerin birbirine sürekli olarak söyledikleri özlü sözleri not ettiğini iddia etmişti. İşte o özlü sözlerden seçmeler:

        - Ekim zamanı öğren, hasat vakti öğret, kışın keyfine bak.

        - Aşırılığın yolu bilgeliğin sarayına varır.

        - Sarnıç tutar, pınar taşırır.

        - Sağgörü, yeteneksizliğin kur yaptığı zengin ve çirkin bir kız kurusudur.

        - Budala ile bilgenin gördüğü ağaç aynı değildir.

        - Arzulayan ama eylemeyen, hastalık üretir.

        - Hiçbir kuş sadece kendi kanatlarıyla çok yükseğe uçamaz.

        - Hapishaneler yasanın taşlarıyla inşa edilir, kerhaneler dinin tuğlalarıyla.

        - Şimdi kanıtlanan eskiden sadece hayal edilirdi.

        - İnanılası her şey, hakikatin imgesidir.

        - Öfkenin kaplanları, eğitimin atlarından daha bilgedir.

        - Durgun sudan zehir bekle.

        - Tilki kendi geçimini sağlar, Tanrı ise aslanınkini.

        - Kendisini aldatmana göz yuman, seni tanıyordur.

        - Dualar toprağı sürmez! Şükürler ekin biçmez!

        - Yeterli olanın fazlasını bilmedikçe, neyin yeteceğini asla bilemezsin.

        (Cennet ve Cehennemin Evliliği – William Blake / Altıkırkbeş Basın Yayın / Türkçesi: Rahmi G. Öğdül)

        (Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ