Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Ayşe Özek Karasu yazdı: Ne çekti şu heykeller!

        AyşeÖZEKKARASU - HABERTÜRK PAZAR

        Bir yıl önce, şehzadeler şehrinin Yeşilırmak kıyısında sahneye çıkmasıyla saldırıya uğraması bir oldu. Selfie çeken şehzadenin önce telefonu, sonra kılıcı kırıldı. Kameralı kontrole alındı. Millet şehzadeyle selfie çekmeye akın etti. Derken vandalların kırıp dökme hevesi geçti, heykel rahata erdi. Gündelik yaşama dair bir fenomen olarak selfie modasının, tarihi bir figürle birleştirilmesi estetik bir çabadır. Kimi estetik, kimi tarihi kaygıyla karşı çıkabilir, kimisi de vandalizm dürtüsünü tatmin eder. Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir’e göre ise heykel, geçmişe hakaret gibi görüldüğü için saldırıya uğradı. Özdemir geçenlerde anlattı; bir yıl içinde tam 100 bin kişi heykelle selfie çekmiş. Başkan en az yarısının sırf heykeli görmek için Amasya’ya geldiğini tahmin ediyor. Belediyeye 7 bin liraya mal olan heykel, kent turizmine katkıda bulunmuş yani.

        Ama sen gel de bunu Teksaslı’ya anlat. Olay kaç gündür Amerikan medyasını ve sosyal medyayı işgal ediyor. Sugar Land’de kent meydanı, o meydanın gündelik akışı içindeki faaliyetleri tasvir eden bir dizi heykelle süsleniyor. Gitar çalan adam, kaykay yapan çocuk tamam da, millet selfie çeken 2 genç kıza sinir oluyor. Instagram ve Twitter’da kötücül yorumlarla heykelin fotoğrafları paylaşılıyor. Ulusal medya da olumluolumsuz eleştirilerle devreye giriyor. Belediye, heykeli israf görenlere cevaben 32 bin 500 dolarlık bronz eserin bağış olduğunu açıklıyor.

        Buna rağmen tepki dinmiş değil. Tatsız ve zevksiz bulanlar, alay edenler gırla. Ama o meydanda selfie çekmek de modern hayatın bir parçası işte. Heykeli savunan bir kalem şöyle yazıyor: “Narsist ve sosyal medya takıntılı günümüz kültürünü yücelten bu heykele karşı çıkanlar, geçmişte tarihi kişiliklerin de kendi heykellerini yaptırdığını unutmamalı.” Modern yoruma tepki Amasya ve Teksas’la sınırlı değil elbette. İzmir Metrosu’ndaki ahşap “Müzisyen” heykeli müstehcen diye daha geçenlerde saldırıya uğradı, kırıldı. Edep yerine örtü konulmasından sonra oldu bu.

        Amasya’daki selfieçeken şehzademiz

        VANDALLAR, FEMİNİSTLER

        Edep yeri demişken... Turner Prize’lı yüksek sanat da antipati, eleştiri ve vandalizmden payını alıyor. Anish Kapoor’unVersailles Sarayı bahçesine yerleştirilen “Kirli Köşe” heykelinden bahsediyorum. Sanatçının “Çok cinsel” diye tanımladığı devasa çelik huni ve eteğindeki kayalardan mamul esere Marie Antoinnette’ten ilham aldığı düşüncesiyle “Kraliçenin Vajinası” lakabı takılıyor. Başta Versailles Belediye Başkanı, çok geniş bir kesimden eleştiriler geliyor. Ardından antisemitik graffitilerle kirletiliyor eser. Boyalar temizleniyor, sonra yeniden saldırıya uğrayınca ibret olsun diye bırakılıyor yazılar. Kapoor, o nefret sözcüklerinin birer stigmata gibi eserinin parçasını oluşturacağını söylüyor.

        Vandalizm dozu düşük hiddet vakaları da var. Mesela Seward Johnson’un “Kayıtsız Şartsız Teslimiyet” adlı eseriyle “Ebediyen Marilyn” heykeli. İkisi de dev boyutlarda, ikisi de feministlere ters. Yaz Bekarı’ndaki sahneden alıntı Marilyn Monroe heykeli Chicago’dan Palm Springs’e, oradan New Jersey’e gitti ve fazla cinsellik içerdiği, çevresinde uygunsuz hareketler yapıldığı gerekçesiyle feminist eleştirilere hedef oldu. Boyalı saldırı da eksik olmadı.

        Diğeri, İkinci Dünya Savaşı sonunda Alfred Eisenstaedt’ın Times Meydanı’nda çektiği ikonik fotoğrafı yansıtan eser; denizcinin hiç tanımadığı hemşireyi öptüğü sahne. Johnson’un heykeli 1 yıllığına Normandiya’daki anıtın önüne yerleştirilince Fransız feministler kaldırılması için imza toplamıştı. Çünkü “cinsel saldırının barış sembolü gibi gösterilmesi” kabul edilemezdi. Neticede heykel kaldırılmadı ama feministlerin itirazını belirten bir plaket iliştirildi.

        Fransız öfkesine hedef olan başka heykeller de var. Mesela Amerikalı sanatçı Paul McCarthy’nin stilize çam ağacı niyetine yaptığı ancak daha çok seks oyuncağına benzetilen yeşil şişme enstalasyon. Vendome Meydanı’na konulan eser vandallarca patlatılmıştı. Sanatçı, Parislileri hem eğlendiren hem kızdıran eseri toplayıp gitmişti.

        Şişme demişken bir de şu devasa ördek var; Hollandalı sanatçı Florentijn Hofman’ın Kore’den Avustralya’ya, Brezilya’dan Fransa’ya dünya denizlerini turlayan lastik ördeği. O da kimilerinin asabını bozuyor. Öyle ki, Belçika’da 42 yerinden bıçaklamışlardı zavallıyı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ