Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Ölümden sonra dünya turu

        Paulo COELHO / HT PAZAR

        D ünyanın dört bir köşesine kendimizden parçaları bırakıyoruz, bunun nasıl bir etkisi olabileceğini hep düşünmüşümdür. Saçlarımı Tokyo’da kestim, Norveç’te tırnaklarımı törpüledim, Fransa’da bir dağda kendi kanımı akıttım... İlk kitabım The Archives of Hell’de (Cehennem Arşivleri) –bu kitabım hiç yeniden basılmadı– bu konu üzerine bir şeyler karalamıştım; dünyanın farklı köşelerine vücudumuzdan parçaları dağıtmamız bir gereklilik midir, bu sayede bir sonraki hayatımızda kendimize ait tanıdık bir şeyler bulabilir miyiz, diye sormuştum. Geçenlerde Fransız gazetesi Le Figaro’da, Guy Barret imzalı bir haber okudum, 2001’de yaşanan ve benim bu düşüncelerimi tam anlamıyla hayata geçiren gerçek bir hikâyeyi anlatıyordu.

        YILLARCA PARA BİRİKTİRDİ

        Haber tüm hayatını Medford, Oregon’da geçiren Amerikalı bir kadın, Vera Anderson hakkındaydı. Anderson normal hayatını sürerken akciğer amfizemi yüzünden felç geçirmiş ve bu olaydan sonra hayatının geri kalanını odasında oksijen makinesine bağlı olarak sürdürmek zorunda kalmış. Bir insan için bu zaten işkence gibi bir şey ama Vera için daha da acı verici olmuş çünkü Vera’nın en büyük hayali dünyayı gezmekmiş ve emekli olunca bu hayalini gerçekleştirmek amacıyla yıllardır para biriktirmekteymiş. Vera, hastalığının ardından büyük zorluklarla, hayatının geri kalanını oğlu Ross ile geçirebilmek için Colorado’ya taşınmış. Ve oradayken, (hiçbirimizin geri dönmediği) son yolculuğuna çıkmadan önce bir karar almış. Hayattayken kendi ülkesinin sınırları içinde bile seyahat etmesi mümkün olmayan Vera, öldükten sonra büyük hayalini gerçekleştirecek ve tüm dünyayı dolaşacakmış. Ross yakınlardaki bir notere giderek annesinin vasiyetini sunmuş. Vasiyette öldüğünde yakılmak istediği yazıyormuş. Bu son derece normal bir istek gibi görünse de vasiyet şöyle devam ediyormuş: Vera küllerinin 241 küçük torbaya konulmasını ve Amerika’daki 50 eyaletin ve dünyadaki 191 ülkenin posta servisi müdürlüklerine gönderilmesini talep ediyormuş. Böylelikle vücudunun en azından bir parçası hep gitmeyi hayal ettiği yerlere gidebilecekmiş.

        HER YERDE TÖREN

        Vera ölünce, oğlu Ross büyük bir saygıyla annesinin son dileğini yerine getirmiş. Gönderdiği her postaya annesinin külleriyle birlikte bir de mektup iliştirerek bu postayı alanlardan annesi için ufak bir cenaze töreni düzenlemelerini rica etmiş. Vera Anderson’un küllerini postayla alan herkes Ross’un bu ricasını büyük bir ciddiyetle gerçekleştirmiş. Dünyanın dört bir köşesinde sessiz bir dayanışma zinciri oluşturan bu iyi kalpli yabancılar Bayan Anderson’un görmeyi istediği yerlerde, onun için birbirinden son derece farklı cenaze törenleri düzenlemiş. Vera’nın külleri Bolivya’da Aymara yerlilerinin geleneklerine uygun bir törenle Titicaca Gölü’ne savrulmuş, Stockholm’de kraliyet sarayının önündeki nehre, Tayland’da Çao Phraya nehrinin kıyısına, Japonya’da bir Şinto tapınağına, Antarktika’da buzullar üzerine, Sahra Çölü’nde kumlara savrulmuş. Güney Amerika’daki bir yetimhanede ise (haberde hangi ülkede olduğu yazmıyor) rahibeler külleri bahçeye savurmadan önce bir hafta boyunca dua etmiş ve Vera Anderson’u yetimhanenin koruyucu meleği olarak kabul etmiş.

        DEMEK HÂLÂ VAR...

        Ross Anderson, beş kıtadan, farklı renkten, ırktan ve kültürden adam ve kadınların annesinin son dileğini gerçekleştirirken çekilen fotoğraflarını almış. Kimsenin kimseyi umursamadığı günümüzün bu ayrışmış dünyasında Vera Anderson’un bu son yolculuğu içimizi bir umut ışığıyla dolduruyor; çünkü bizden ne kadar uzaklarda olurlarsa olsunlar insanların ruhlarında hâlâ saygı, sevgi ve cömertlik olduğunu gösteriyor. (Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ