Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Karakterimle uğraşmayı bırakır mısın Taraji?

        Gizem Sevinç SELVİ / HT PAZAR

        Müzik endüstrisi ve entrikalarını anlatan Empire dizisi, kısa zamanda fenomene dönüştü; başroldeki Taraji P. Henson’dan “Tanrıça” diye söz ediliyor. Hollywood’da imparatorluğunu kurduğunu ama bunun, tüm o ayrımcılık safsataları yüzünden tam 20 yılını aldığını söylüyor Taraji. Terrence Howard ise uzun boyu, siyah teni ve yemyeşil gözleriyle karşısındakini koltuğuna çivileyecek kadar karizmatik. Zaten biliyorsunuz, onun için “Hollywood’un en iyi karakter oyuncularından biri” demeyen kalmadı. Muhammed Ali’den Mandela’ya canlandırmadığı efsane yok. Görünce anladım ki, hakkı. Birkaç gündür ikisiyle “Anavatan” dedikleri Güney Afrika’dayım. Çok duygulu, gururlu ve mutlular... İki çarpıcı karakterin fırtınalı aşkına ve baş döndürücü hikâyesine buyurun.

        Taraji, Cookie müthiş bir karaktere dönüştü ama siz başta rolü istemediğizden, korktuğunuzdan söz ettiniz. Sizi korkutan neydi?

        Taraji: Cookie müthiş zor bir karakter. Ruhu gerçek bir roller coaster! Ama eğer bir karakteri canlandıracaksanız onu asla ve asla yargılayamazsınız. O ne yapıyorsa doğrudur, bunu hatırlamam gerekti. Stüdyoda her şey başka işliyor, hayatımı Cookie için yaşamam gerekecekti ama bir yandan çok çekiciydi, “Tamam, bununla başa çıkabilirim” dedim.

        Başa çıkma aşaması zorlamış olmalı çünkü televizyon dünyasının efsane karakterlerinden birini yarattınız.

        Taraji: Rolü kabul ettikten sonra ilk işim, “Peki, şimdi insanlara onu nasıl sevdirebilirim?” diye düşündüm. Bir rolü aldığımda üzerine çalışmaya başlarım. Birini sevmenin mutlaka bir yolu vardır ve o tarafını ortaya çıkardığınızda insanlar karakterle empati kurabilir. n Terrence Howard: (Taraji’ye) Hey kabul et, ilk başta saçma bulmuştun. Gerçek bir efor sarf etti inan bana Gizem! Bana dönüp “İzle ve gör Terrence, izle ve gör” diyordu. Taraji: Çünkü insanlar daima negatifi görmeye meyilliler... Terrence, buna sen de dâhilsin. Çocukları için savaşan bir kadındı ve bunu göstermeliydim. Küçük çocuğunu çöpe atan bir adam var dizide ve bazı izleyiciler dahi bunu mazur görebiliyor, ama bir anne bunu yapamazdı, çocuklarını kurtarmalıydı. Dünya öyle bir yer ki, çocuğun başına korkunç şeyler gelebilirdi.

        Öte yandan Cookie, bunu yapan kocasını, Lucious’ı da yargılamıyor.

        Çünkü onun nereden geldiğini ve bunu neden yaptığını çok iyi biliyor. (Bu arada okurlara hatırlatmakta fayda var, dizide aile henüz bir müzik imparatorluğuna dönüşmeden önce bir gecekonduda yaşıyor ve baba Lucious, eşcinsellik belirtileri gösteren küçük oğlunu çöpe atmaya yelteniyor, bunu onu korumak üzere yaptığını savunuyor.) Her seferinde Cookie kendine şunu söylüyor, “Kocanı anlamalısın çünkü onun başına korkunç şeyler geldi ve tüm bunları yapmak zorunda kaldı”.

        Terrence: Karakterimle uğraşmayı bırakır mısın?

        Taraji: Git başımdan Terrence, genel konuşuyorum! (Kahkahalar...)

        Terrence: Gerçekten karanlık bir an! n Bu arada Lucious gerçekten çok karanlık bir karakter. Çok zengin, çok güçlü, sıfırdan gerçek bir imparatorluk yaratmış ama müthiş zor ve acımasız bir tarafı var. Canlandırmak zor olmalı.

        Terrence: Lucious’ın en zor tarafı, yüzde 100 kendi tercihleri sonucu bir şeyler elde etmiş olması. Yoksa bir adamın 6 yaşındaki çocuğunu çöp kutusuna koymasını kendime açıklamam ve buna ikna olmam imkânsız. Kendimi onu anlamak için çok zorladım, çok zordu. Küçük Jamal’ı düşünsenize, öyle güzel bir çocuğa nasıl öyle davranabilirsiniz ki? Jamal’ın küçüklüğünü canlandıran ufaklıkla 2 gün boyunca bunun gerçek olmadığını, sadece bir oyun olduğunu konuştuk, anlattık. Küçük bir çocuğun psikolojisini düşünsenize! Ya da Cookie’yi 17 yıl hapiste bir kez bile ziyaret etmezken o hapisten çıktıktan sonra hayatının aşkı olduğunu söyleyebiliyor. Ve Cookie’nin onu 17 yıl ziyaret etmeyen birini hâlâ nasıl bu kadar sevdiğini anlamaya çalışıyorsunuz. Bu inanılmaz acılı bir şey, bir kadına bunu yapmak onu öldürmekle eşdeğer. Üstelik seni bu kadar koruyan ve hayatını kurtaran bir kadın! Ve her şeye rağmen Cookie ona geri dönüyor. Hep şunu anlamaya çalıştım, neden Cookie bu adamı bu kadar çok seviyor?

        Neden gerçekten?

        Terrence: Çünkü o, Lucious’ın geçmişini, nereden geldiğini, nasıl acılar çektiğini bilen tek kişi. Bazen öyle şeyler yapıyor ki Lucious, sinirden deliriyorum, kendi kendime “O sen değilsin Lucious, o sen değilsin ve Terrence olmalısın” diyorum. Çok zor gerçekten ama iyi bir parneriniz varsa kurtarıyorsunuz.

        Cookie kadar yırtık bir kadından öğrendiğiniz bir şeyler olmalı Taraji...

        Taraji: Hayatta hiçbir şeyin ve hiçkimsenin seni onaylamasına ihtiyacın yok, bunu öğrendim. Sen zaten değerli ve teksin. Kendi doğruların başkalarının doğrularından çok farklı olsa bile korkmadan onları savunmalısın. Ve daima kim olduğunla gurur duymalısın. Cookie asla korkmuyor ve diğerlerinin onayına ihtiyacı yok.

        Terrence: Biliyor musun onayını istediği tek şey köpeği, müthiş bir köpeği var! Taraji: Yapma Terrence, köpeğimi rahat bırak, Empire’la ne ilgisi var!

        Peki ya siz? Lucious size neler kattı?

        Terrence: İnsan ruhunun ne kadar genişleyebileceğini herhalde. Çünkü dediğim gibi, Cookie, Lucious’ı çok seviyor. Onların ilişkisinin bu kadar şeye rağmen, bu kadar yıl nasıl hayatta kaldığını gerçekten anlayamıyorum. Aşkın ne kadar derin bir şey olduğunu gördüm.

        ‘İstanbul’da yüzlerce yıllık binalarınız var, çok şanslısınız’

        3. sezonda neler oluyor?

        Taraji: Hiçbir fikrimiz yok, elimizde bir senaryo bile yok!

        Terrence, İstanbul’u çok sevdiğinizi duydum.

        Terrence: Aman tanrım! Mimari inanılmaz! Bütün o binalar, yüzlerce yıllık binalarınız var! Bu bana çok dokunuyor, bu inanılır gibi değil, müthiş. Orada yaşadığınız için çok şanslısınız.

        Taraji: Ben de gelmek için sabırsızlanıyorum, herkese selam söyle lütfen!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ