Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İskender Pala: Bayram yapılmasından çok yaptırılması önemsenirdi

        Nagihan ALAN / GAZETE HABERTÜRK

        Güle Güle Ya Şehr-i Ramazan mahyaları bayramın habercisi oldu her zaman. Bayramın gelişini müjdeleyen bu mahyalar kentte sevinçle karşılanırdı. Ardından bayram arifesinde kulaklarımızda büyüklerimizin, “Nerede o eski bayramlar” yakarışlarını duyduk... Biz de bayramın ilk gününde bu özleme ithafen eski bayramlara uzandık. Bayram gelenekleri yok olmadı elbette ama değişen dönüşen pek çok şey oldu. İskender Pala’nın da dediği gibi “Aslında eski bayramlar diye hayıflanmak boşa, bu dönemin bayramları da bu çağ için güzeldir. Ama yine de eski hassasiyetleri önemseyen bir toplum da maalesef yok”. İşte İskender Pala’dan eski İstanbul bayramları...

        Bayram, İstanbul’da eskiden de birkaç gün öncesinden, köklü bir alışverişle başlar. Bayramlıklar tamamlandığında ailecek yapılacak ziyaretlere göre, gençlerin gizlice yapacakları ziyaretler de yavaş yavaş şekillenir. İstanbul semtlerinde bayramda hangi mahallenin hangi gün evde bayram tebriki kabul edeceği daha önceden ilan olunur, böylece uzak semtlerden bayram ziyaretine gelip de kapıyı duvar bulma tehlikesi bertaraf edilmiş olurdu.

        HEDİYE MENDİLLER

        Eski İstanbul’da arife geceleri selâtin camilerin minarelerine kaftan giydirilirdi. Ramazanın on beşinden sonra konaklarda dikiş işlerinin ve bu yoldaki hazırlıkların başladığı görülür, bayramlık giysiler için kumaş alınarak süratle dikilmeye başlanırdı. Bayramlık alışverişinin en önemli kısmını el öpmeye gelecek çocuklara verilecek olan ucuna gümüş paralar düğümlenip hediye olarak hazırlanan mendillerle, davulcu, bekçi ve çöpçülere verilecek olan çiçekli, şal örnekli mintanlar oluştururdu. Bayram gecesi İstanbul’un tüm hamamları sabaha kadar açık bulundurulur, ‘arife suyuyla yıkanma’nın sevap olduğuna inanılır ve hamamlarda tas tas üstünde denilecek derecede büyük bir kalabalık bulunurdu.

        BEKÇİ VE TULUMBACI

        Mahallelerde komşular birbirlerine giderek bayram tebrikinde bulunur, evleri ilk olarak bekçiler ziyaret ederlerdi. Bekçiler gittikleri her kapıda bir bayram mânisi söyleyerek davul çalar ve yaşlı bekçiler kapıdan bahşiş toplarlardı. Bekçilerden birinin elindeki sırık evlerden birinin penceresine uzatılır, sırığın üzerine hediyeler bağlanırdı. Tulumbacıların bahşiş alması da eski İstanbul’a has bir âdetti. Bahşişler fenerin veya borunun içine toplanırdı.

        'BİRLİK, BERABERLİK RUHU HİSSEDİLİRDİ'

        Günümüzde insanlar yalnızca bayram yapıyorlar. Oysa eskiden bayram yapılmasından çok yaptırılması önemsenirdi. Bunun için fakir fukara gözetilir, mesela bakkallardaki borç defterleri, mahallenin zenginleri tarafından gizlice parası ödenerek satın alınır veya yakılır, küsler barıştırılır, âşıklar buluşturulur, aile buluşur ve birlik beraberlik ruhu hissedilirdi. Bugün bunların pek çoğunu artık önemsemeyen bir toplum var.

        'BAYRAM ŞENLİĞİ İÇİN MEYDAN VARDI'

        Bayramlarda hemen herkesin tercih ettiği ziyaret yerleri arasında bayram şenliklerinin yapıldığı meydanlar vardı. Üsküdar Meydanı, Atmeydanı (Sultanahmet), Kuşdili Çayırı, Kasımpaşa Meydanı, Veliefendi Çayırı bunların en önemlileridir. Halk buralara gider, kimisi atlıkarıncalara biner, kimisi çadırlardaki Çin ü Maçin’den getirilmiş denizkızlarını ve canavarları görür, kimisi kılıç yutan, ateş püskürenlerin korku seanslarına girer, kimisi cambazları, hokkabazları izler ama hepsi mutlaka çok eğlenirmiş.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ