Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Dünyada en fazla tanınan şef: Gordon Ramsey

        Murat BOZOK/HABERTÜRK PAZAR

        Dünya çapında “En fazla tanınan şef kim?” diye bir araştırma yapılacak olsa, kuşkusuz bir numara Gordon Ramsay çıkacaktır. Kendisiyle 5 yıldan fazla çalışmış biri olarak, sadece en çok tanınan değil, aynı zamanda çok yetenekli olduğunu da eklemem gerekiyor. Bu yetenek sadece iyi yemek yapmakla sınırlı değil, Gordon’un en önemli özelliklerinden biri de müthiş zekâsı... Geçtiğimiz hafta çıkardığı akıllı telefon aplikasyonunu gördüğümde (Ramsay Dash), ustayı bir kere daha takdir ettim.

        2004’te Gordon Ramsay’in yanında mutfağa girdiğimde kendisi daha çok, başarılı restoranlarıyla ön plandaydı. İngiltere’ye yayılmış birçok Michelin yıldızlı restoranın şefi ve sahibiydi. İngiltere’de en genç 3 Michelin yıldızını alan aşçıydı ve sadece bu ülkede (o da gurmeler arasında) popülerdi. Medyaya yeni yeni girmeye başlamıştı ve ünü henüz dünyaya yayılmamıştı. Gelin kısaca Gordon’un hayat hikâyesine bakıp rüzgârı nasıl iyi kokladığını ve her inişinin ardından nasıl daha yükseklere sıçradığını anlatayım.

        ZENGİN VE POPÜLER OLMAK İSTİYORDU

        Gordon Ramsay, ilk restoranı olan Aubergine’i açarken genç, oldukça hırslı ve iddialı başladı. Amacı öncelikle İngiltere’nin en büyük şefi olmaktı. En genç yaşta 3 Michelin yıldızı alan şef olmak istiyordu, başardı. Kendisini yetiştiren Marco Pierre White, Roux Brothers gibi önemli figürleri geride bırakmak istiyordu, başardı. Çok fakir ve sorunlu bir aileden geliyordu. Zengin ve popüler olmak istiyordu, başardı. Başlangıçta akıllıca bir yol izleyip yeni açtığı tüm restoranların başına, Aubergine’de beraber çalıştığı, güvendiği ve kendisine dayanabilen aşçıları getirdi. Bu kişilere küçük hisseler verdi.

        Bu sistem yaklaşık 10 yıl kadar çok iyi işledi, yemek severler arasında haklı bir ün sahibi oldu. Sonrasında ise yanındaki şefler teker teker Gordon Ramsay’i bırakmaya başladı. Bahsettiğim şeflerin çoğunu çok yakından tanıyorum ve tabii Gordon Ramsay’i de...

        Öncelikle hepsi kendisini Gordon’un gölgesinde hissediyordu. Böyle hissetmeleri de gayet doğaldı çünkü Gordon Ramsay’in verdiği tüm röportajlarda, bütün büyük dağları kendisi yaratmış edası ağır basıyordu. Bu şeflerin hepsi, kitaplar yazmaya ve televizyon şovları yapmaya başladı. Popülerlikleri giderek arttı. Artık onlar Gordon Ramsay’in seneler önce mutfağında istediği gibi bağırıp çağırdığı komileri değildi. Gordon Ramsay egosundan dolayı çalışanlarının bu popülerliğini iyi yönetemedi. Marcus Wareing, Angela Hartnett, Jason Atherton gibi baştan itibaren beraber çalıştığı bu isimler, teker teker kendi restoranlarını açıp tek başlarına yürümeye başladı.

        Gordon Ramsay bu esnada medyaya ağırlığını verdi. Önce İngiltere, sonra da ABD’de televizyon programları yapmaya başladı. Eş zamanlı olarak, ardı ardına kitaplar yayınlamaya başladı. Kendisinin okumayazmayla arası çok olmadığından, bunları yanında çalışanlara yazdırırdı. Tabii bu esnada restoranlarını bir hayli boşladı.

        MEDYA ONA DAHA CAZİP GELİYORDU

        Güvendiği ve her birini restoranlarının başına koyduğu şefler birer birer ayrılınca, bu boşlamayla ikinci-üçüncü kuşak güvenebileceği yeni şefleri bulma ihtimalini sıfırladı. Zira mutfaklarından koptuğu için, gidenlerin yerlerine koyabileceği aşçıları tam manasıyla tanımıyordu. Gordon’un restoranların başına geçip işleri tekrar toparlamak gibi bir niyeti de hiç olmadı. Medya ve dünya çapındaki popülerlik ona daha cazip geliyordu. Ayrıca dünyanın dört bir köşesinden genç şefler farklı akımlarla yemekler yaparak, gastronomi dünyasının tozunu attırmaya başlamıştı. Çalışkan, yeniliğe açık ve mutfağının başındaki bu şeflerle rekabet etmektense, medyaya ağırlığını verdi. Medyanın merkezi olan ABD’ye sıçradı ve orada ‘prime-time’da programlar yapmaya başladı.

        Günümüzün en önemli medya aracı, akıllı telefonlara yatırım yaptı. Geçtiğimiz hafta ‘Ramsay Dash’ adında, Pokemon tadında bir aplikasyonla adından söz ettirdi. Bu oyunda, Gordon Ramsay’in talimatları ve bağrışları arasında yemek hazırlayıp, müşterilere satıyorsunuz. Akıllıca değil mi?

        Seneler içerisinde yatırımcıları, gurme eleştirmenleri, çalışanları, vergi müfettişleri, kaybettiği Michelin yıldızları, metresleri, eşi, kayınpederi, en büyük rakibi Jamir Oliver, uyuşturucu bağımlısı kardeşi ile ilgili o kadar çok tartışmanın içinde yer aldı ki Gordon. İnanın bu tartışmaların bir tanesi bile, normal bir şöhreti bir günde silip atmaya yetecek güçteyken, Gordon bunların tümünü harika bir şekilde yönetmeyi başardı. Her defasında daha güçlü geldi. Gordon Ramsay’i televizyondan izleyip, onun gibi popüler bir şef olmayı hayal eden yeniyetme aşçılara son sözüm. Gordon gibi olmak için sadece iyi yemek yapmak yetmeyecektir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ