Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Toskana gurme turu

        Pisa - La Clessidra

        Kulesi pek meşhur bir İtalyan şehri. Eski şehir ve etrafındaki sokaklar pek güzel ama bence Toskana bölgesinin en vasat şehri. La Clessidra ise Michelin listesinde değil de, 2007’den beri listenin tavsiye bölümünde. Özellikle yediklerim arasında beyaz taze trüflü taglietelli ve çilekli fozola carpacio unutulacak gibi değildi... Restoranda sadece 1 şef ve 1 garson çalışıyor ya da bize böyle tesadüf etti.

        FLORANSA

        Buradaki restoran listem, uzun süredir sosyal medyadan zevkle takip ettiğim ve geleneksel adresler bulan arkadaşım Pelin yani “myfoodsteps” tarafından önerilmişti, kesinlikle hepsi iyi. Panini için All’Antico Vinalo, dondurma için Gelataria dei neri, esnaf lokantaları için Sostanza, Trattoria Mario ve Camillo, öğlen yemeği için Trattoria Zaza, pizza için İl pizzaiuolo, aperatif için Le Volpi e L’uva, akşam için Trattoria 13 Gobbi ve et için II Latini.

        Gelateria Dondoli San Gimignano

        Uzun zamandır dünyanın en iyi dondurması konusunda şampiyon. Kaç senedir üst üstte dünyanın en iyi dondurmacısı seçiliyor ve bence bu unvanı sonuna kadar hak ediyor. Bu kadar iyi dondurma yememiştim, kadife gibi... Çok çeşitli bazı ikili tarifleriyse damağınızı uçuruyor. Seyahatin en önemli noktalarından biri.

        İl Falconiere / Cortona

        Burası Silvia ve eşi Riccardo Baracchi’nin oteli ve Silvia’nın hem küçük atölyeler hem de lezzetli yemekler yaptığı tek Michelin yıldızlı dükkân. Uzun zamandır kaldığım en iyi otel ve aldığım en iyi atölye çalışmasıydı. Silvia, Michelin yıldızlı ama şimdiye kadar tanıdığım en mütevazı ve güler yüzlü şeflerden biriydi. 3 gün boyunca harika yemekler yedik. Yemek yapmaya hevesliyseniz Silvia’nın atölye çalışmalarını takip edin.

        Meşe küllü pecorino ve etrüsk usulü pici

        Pecorino, Toskana bölgesinin tamamı koyun sütünden ve kursak mayasından yapılan geleneksel peyniri. Silvia’nın atölye çalışmasına bu peyniri mayalayarak başlıyoruz. Yarım saat içinde mayalanan peyniri, süzüp kalıplara alıyoruz. Taze peyniri incir tatlısıyla servis ederken kalan peynirleriyse meşe külü ve zeytinyağı ile sıvayıp ceviz ağacı yaprakları arasına sarıp dinlenmeye bırakıyoruz. 6 ay dinlenen peynir, gerçek kimliğine ulaşıyor, lakin biz Silvia’nın eski hazırladığı peynirleri 1540’tan beri tuzsuz yapılan Toskana ekmeğiyle yiyoruz. Peynirden sonra Antik Romalılar tarafından “etrusci” diye adlandırılan etrükslerden kalan bir makarna yapıyoruz. Un, su ve tuzla açtığımız hamuru 1 saat bekletip ince rulolar haline getiriyor ve birkaç dakika haşlayıp afiyetle yiyoruz. Bildiğimiz makarna hamurlarında kullanılan yumurta bu özgün tarifte yer almıyor.

        Locanda del Molino Cortona

        Beyaz bizon, geleneksel av tavşanı ve Toskana usulü çok ince bir hamura sarılı gnocchi (çıplak niyoki diye de geçiyor) bizim seçimlerimizdi. Aslında lokanta Silvia’nın eşi Riccardo’nun fakat Michelin listesinde yok. Ama gerçekten yörenin en geleneksel noktalarından biri. Eski bir taş bina ve arka bahçesiyle sizi bir Toskana köyünde gibi hissettiriyor.

        Siena

        UNESCO koruması altında olan Siena’nın şehir merkezi, çok güzel. Şehrin meydanı Piaza del Campo’da yapılan at yarışlarıysa ülkenin en önemli etkinliklerinden biri. Siena’nın 17 mahallesi, her mahallenin bayrağı ve logosu mevcut. Mahalle arası yapılan yarışmaları da... Pınar EDT ile gittiğimiz kentte hâlâ Ortaçağ’dan kalan birçok geleneği yaşatan Siena’lılar, aynı zamanda “family honour” geleneğinden dolayı diğer geleneksel İtalyanlar gibi aile evinde oturmayı tercih ediyor. Yani bazı apartmanlarda 250 ve üzeri yıllardan beri aynı aileler oturmaya devam ediyor. Çünkü bu ailenin onuru kabul ediliyor.

        Osteria da Divo

        Antik bir binada geleneksel bir Siena lokantası burası ve romantik bir ambiansı var. Mantar sezonları dükkân daha da başarılı. Parmesan tekeri içinde yapılan truflu risotto, mönünün en güzel yemeklerinden biri.

        Montalcino Montepulciano

        Val d’Orcia bölgesinde bulunan bu iki kasaba da İtalya’nın en önemli üzüm bağlarına sahip. Gladyatör filminde Russel Crove’un, başak tarlaları içinden geçip servi ağaçları arasındaki evine vardığı o muhteşem manzara, bu bölgeye ait. Bölgenin yükselen ve alçalan onlarca tepesi var. Doğal güzelliği ve tarihiyle UNESCO’nun dünya mirası listesinde. Bu bölgede yiyip içmeseniz bile arabayla gezin, bisiklet kiralayın yahut yürüyün. Kartpostal görünümünde manzaralara sahip bu iki şehir; yürümek, hava almak ve kendini iyi hissetmek için Toskana’da en ideal yerlerden biri.

        ÖMÜR AKKOR - HABERTÜRK PAZAR

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ