Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Son dönem Google hikayesi ve gerçeği

        Google’ın Londra’daki kampusunda, CEO ve beyin takımıyla beraberdim. Bazı deneyimlerim, izlenimlerim oldu. “Biz nelerle uğraşıyoruz, onlar nelerle?” dedirten gelişmeleri paylaşmak istedim. ‘Neural Machine’ dedikleri; öğrenen, anlayan, insan beyni gibi işleyen müthiş bir yapı üzerinde çalışıyorlar...

        Bize ulus-devletleri yıllarca şöyle anlattılar: “Ülke meseleleriyle uğraşmak için çok hantal ve büyük, küresel sorunları çözmek için çok zayıf ve küçük.” Ulus-devlet, o gün bu saiklerle küreselleşen dünyada anlamını yitirir gibi gösterilse de bugün, göçmen akını, yabancı düşmanlığı, devletler arası ortaklıkların yaşadığı krizler nedeniyle yeniden revaçta. Tekrar sınır, duvar, yabancıları kovmak ve milli çıkarlardan bahsediliyor. Üstelik sadece Doğu diye küçümsenen coğrafyada değil, bizzat “demokrasi ve çoğulculuğun kalbi” Batı’da böyle.

        Bir kapanma-korunma çağından bahsedebiliriz. Ve bir yandan baktığınızda bu çağı başlatan da, bir zamanlar “bilgi-bilişim” diye nitelendirilen ve aslında ulusdevleti yıkacağı öngörülen çağdan başkası değil. İnsanlar eriştikçe öğrendi, öğrenince anlayıp daha iyisini istedi. Bunun önüne geçmek isteyenler içine kapandı, geçemeyeceğini anlayanlar çağın öncüsü olma yoluna girdi. İşte Google da, “arama motoru”ndan “öğrenen makine”ye ilerleyen süreçte bu yolun önemli aktörlerinden. Şimdi pek çok coğrafyada “yapay” sorunlarla cebelleşilirken, Google coğrafyasında hedef “yapay zekâ”.

        NE YAPACAKLAR?

        Önceki hafta, Google’ın Londra King’s Cross’daki kampusunda, CEO ve beyin takımıyla konuşma, yeni ürünleri tanıma fırsatı buldum. Yeni kampusta, aralarında Türklerin de olduğu çoğu mühendis 2 bin kişi çalışıyor. Bildiğiniz Google ortamı; rahat, özgür, farklı ilgi alanlarına dönük faaliyetlerle dolu. Yemeğini yapma imkânın da var, fitness salonunda ter atma da. Peki Google bu binada bize ne pişiriyor veya ne için ter döküyor bugünlerde?

        1) Daha çok helva yapacak...

        Yazılımdan donanıma... Baştan söyleyeyim: Google’ın hedefi ‘software’ yani yazılımdan, ‘hardware’ yani donanıma geçiş. Android’i yaratan Google, artık bu işletim sistemiyle gireceği cihazları da kendisi üretecek. İlk işaret, ekimde piyasaya çıkan tümüyle Google tasarımı Pixell oldu. Bu ne demek? Google artık, Apple’ın, Samsung’un alanında top oynayacak. Üstelik, bugüne kadar yüz milyonlarca insana kullandırdığı G-Mail gibi çok sayıda servisin sağladığı müthiş bilgi ve veri birikimiyle yapacak bunu. Yani un, su, yağ, şekeri elinde bulunduran şirket; artık daha çok helva yapacak.

        2) Herkesin koluna akıllı saat

        Giyilebilir mobil teknoloji... Google, herkesin koluna bir “akıllı saat” takma peşinde. Android Wear 2.0 sürüme sahip bu saatlerle telefonunuz olmadan mesajlaşabiliyor, WhatsApp’tan yazışabiliyor, kendi emojinizi çizebiliyorsunuz. Sağlık uygulamaları ve ölçümler, hava durumu da bu akıllı saatte. Müzik dinleyebiliyor, ajandanıza bakabiliyor, randevulaşabiliyorsunuz. Üstelik bu saat dijital göstergesiyle stilinizi de yansıtıyor; sevdiğiniz renk ve görünüme bürünüyor. Zira Google, ünlü saat markalarıyla çalışıyor tasarım ve üretim için. Google’ın Android Platformundan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dave Singleton, ileride oyun ve haber içeriği de olacağını söylüyor. Peki yayılmasını beklemek ne kadar gerçekçi? “Akıllı telefon 2000’de çıktı, 2008’de yaygınlaştı, bugün herkeste var” diyor Dave ve ekliyor: “Akıllı saat de herkeste olacak.”

        3) Leb demeden leblebiyi anlamak

        Veya “Haydi şimdi bütün eller havaya”... 1998’de google.com’da metin aramayla başlayan süreç bugün haberden ürüne, sesten görüntüye sıçrama yaşadı. 2012’de Google yavaş yavaş düşünmeye, anlamaya, ne aradığınızı bilir hale gelmeye başladı. Bugün Google “gerçek” yani sizin dünyanızı anlıyor. Yazılım mühendisi Behshad Behzadi, 2015’ten itibaren insanların akıllı telefon ve tablette PC’den daha çok arama yaptıklarını söylüyor. Bu nedenle çalışmalarını mobil üzerine kurguluyorlar. Akıllı saatler, uzaktan kontrol edilebilir evler, akıllı otomobiller ve hareket eden her şeyi dijital teknolojiyle buluşturmak istiyorlar. Hedefleri, bu teknolojiyi kullanırken “elleri özgürleştirmek”. Yani arama ve bağlı servisleri tamamen “sesle yapılabilir” hale getirmek. Behzadi, sesli aramada hata oranını yüzde 8’in altına düşürdüklerini söylüyor. Google’dan cevap almanız için uzun cümlelere gerek yok. “Hava” ve “İstanbul” dediğinizde hava durumunun verileceğinden emin olabilirsiniz.

        4) Sizi anlayan bir Samantha

        Vazgeçilmez asistan Google... Joaquin Phoenix’in başrol oynadığı, Scarlett Johansson’ın sesiyle can verdiği “Her” (Aşk) filmini hatırlarsınız. Yalnız bir adamın yapay zekâ Samantha’ya âşık oluşunu anlatan 2013 yapımı Oscarlı film, size fantastik ve komik gelebilir. Bana artık gelmiyor. Google Asistan, çok kaba tabiriyle bir sekreter servisi. Kaba oldu, duyarsa bozulabilir. Zira sizi anlıyor. Bu, Google’ın “Machine Learning” (Öğrenen Makine) hevesinin en büyüleyici ürünü. Sorduğunuz her soruya cevap vermesi değil mesele; size, karakterinize, alışkanlıklarınıza göre çözümler üretip gönlünüzü eylemesi var esas. Çünkü sosyal medya hesaplarınızla, mail’inizle, WhatsApp’ınızla entegre çalışıyor. Diyalogları doğal/mantıklı bir dizin izliyor, tekrar sorulara ihtiyaç duymuyor. Sesli komutlarınızı yazıya da çeviriyor. “Mehmet’e mail at” dediğinizde atıyor, “Londra fotoğraflarımı göster” dediğinizde albümünüzden seçip gösteriyor. Ben Behzadi’den “Çok mutsuzum” diye sormasını istedim. Google Asistan’ın cevabı, “Sana en sevdiğin parçayı çalayım” oldu. Daha önce ne söylediğinizi hatırlayan, neyle ilgilendiğinizi anlayan, nerede olduğunuzu bilen, gittikçe sizi daha iyi çözen ve buna göre aksiyon alan bir “yapay zekâ” artık var. Üstelik şimdilik Samantha gibi aldatma riski de yok.

        5) Göç yollarından çevrilmeyin

        Tahsin Yücel yapmış gibi... Her gün 1 milyarın üzerinde çeviri, 500 milyondan fazla aylık aktif kullanıcı, görsel çeviri, metni sese çevirme... Bütün bunlar Google Çeviri’nin rakamları. Ama daha ötesinde, günümüzün en yakıcı sorunlarından birine cevap var. Sadece Almanya’da, son dönemde Google Çeviri’nin Arapça kısmını kullananların sayısı beş kat arttı. Göç hareketlerinin büyüdüğü dünyada bilgisayar çevirileri insanların birbirlerini anlamaları için çok önemli işleve sahip. Google CEO’su Sundar Pichai, uygulamayla ilgili çarpıcı gelişmeyi açıkladı. Artık Google, “Yapay Zekâ Çevirisi” ile Türkçe dahil 8 dilde düşünerek çevirecek. (‘Neural Machine’ diyorlar buna. Beyninizdeki nöronlar nasıl etkileşim halindeyse, bu sistem de iç içe geçmiş katmanlı algoritmaları bir beyin gibi analiz edebiliyor). Şöyle diyor Pichai: “Öğrenen Makine sayesinde mümkün kılabildiğimiz yeni sistemimiz, daha doğal ve anlaşılır çeviri üretmemizi sağlıyor. Bu sistemi İngilizce ile birlikte Fransızca, Almanca, Japonca, Korece, Portekizce, İspanyolca ve Türkçe ile genişlettik. Bu adımla, bilgisayar çevirisi ve insan çevirisi arasındaki kalite farkını % 50’den çok kapatmış oluyoruz.” Google için bu adım, 10 yıllık adımlardan daha büyük bir sıçrayış. Hedef 103 dilde Yapay Zekâ Çevirisi.

        6) Beğenmiyorsan kendi küratörün ol

        Öğrenen makineyle kültür enstitüsü... Google, “Öğrenen Makine”nin kültürel mirası geliştirmede de büyük rol oynayacağını düşünüyor. Google Kültür Enstitüsü bu amaçla kuruldu. Enstitü, 5 yılda 70 ülkede bin 200’den fazla kurumla çalışarak dünya kültürel mirasını online erişilir hale getirdi. Bazı kültür adamları bu dijitalleşmeden rahatsız olacak ve sanatın metalaşmasından bahsedecek. Gelin görün ki bu gelişme, dünyanın bir ucundaki başarılı ressamın Van Gogh kadar tanınmasını sağlayabilir. Uygulamada 6 milyondan fazla fotoğraf, video ve doküman; 4 bin dijital sergi var. Çok sayıda müzeyi 3 boyutlu dolaşabiliyor, eserleri en küçük parçasına kadar görebiliyor, yazılı ve sesli bilgi alabiliyorsunuz. Ötesi, Yapay Zekâ’nın sanat eserleri arasında zaman-mekân ilişkisi kurabilmesi. Mesela siz, “Bana 17-19. yüzyıldan içinde bardak olan tabloları göster” diyorsunuz, sıralayıp gösteriyor. Bunlardan lacivert veya sarı renk yoğun olanları kendiniz listeleyebiliyorsunuz. Her nesnenin kültürel gelişimini, coğrafya ve zamana göre öğrenebiliyorsunuz. Öğrenen Makine, şimdilik 200 bin sanat eserini öğrenmiş, öğrenmeye devam ediyor.

        VERGİ, GÜVENLİK

        Bugün Google, 500 milyar dolar piyasa değerindeki çatı şirketi çokuluslu Alphabet’in altında faaliyet gösteriyor. Alphabet’in bünyesinde farklı Google şirketleri; Google’ın altında da Android, Youtube, Google Search gibi şirketler var. Kimsenin tam olarak kavrayıp sahip olamayacağı, devasa bir yapıdan bahsediyoruz. Peki skandalların, hırsızlıkların kol gezdiği internette güvenlik ne olacak? Yahoo’nun başına gelenler ortada... Google yöneticileri, kullanıcı güvenliği ve gizliliği için çok para harcadıklarını söylüyor. Ancak pek çok ulus-devlet bu çokuluslu şirketin faaliyeti konusunda hoşgörülü değil. Yine de kısıtlamalar, vergi davaları, haklı ya da haksız, Google’ı çok etkiliyor görünmüyor. “Biz vergimizi veriyoruz, çok sorun çıkarsa istemeyenle de çalışmayız” diye düşünüyorlar. Zira onlar, insanla bire bir ilişki içinde; ne kadar çok kişiye ulaşırlarsa kendilerini o kadar güçlü ve güvende hissedecekler. Şimdi ulus-devletler kendilerine bakacak: Olası bir küresel yapay zekâyla arkadaş olacak kadar büyüyecekler mi? Yoksa küçülmeyi mi seçecekler?..

        GOOGLE EMEA BAŞKANI MATT BRITTIN

        ‘Artık internet insan haklarından biri olmalı’

        Google yöneticileri, genç nüfusuyla Türkiye’nin kendileri için çok önemli olduğunu ısrarla vurguluyor. Ama hükümetle yaşanan vergi-kısıtlama gibi sorunlar ortada. Avrupa ve Gelişen Pazarlardan Sorumlu Başkan Matt Brittin’e sordum.

        Türkiye için yeni yatırım planlarınız var mı?

        Türkiye’yle ilişkilerimiz sürüyor. Orada harika bir takımımız var. Tabii Türkiye’deki internet şirketleriyle çalışmak şu an zorlayıcı, ancak tüketicilerimize hizmete devam edeceğiz.

        Hükümetle hâlâ vergi vb. sorununuz var mı?

        İnternet bilgiye ulaşmadaki rolüyle bazen ayrı bir güce sahip; özellikle haber sektörü için. Bu durum, geleneksel iş modelleriyle çalışan ve güç kontrolü sağlayanlar için karışıklığa neden olabiliyor. Bunu farklı ülkelerde görebiliyoruz; Türkiye’de olduğu gibi. Beni bu bölgelerde çalışma konusunda heyecanlandıran, daha fazla insanla iletişime geçmem. Büyük yenilikler ancak birçok insanın iletişimde olmasıyla gerçekleşebilir. Herkes fikrini söyleyebilir ve bu, başlıca prensiplerimizden. Çeşitli durumlarda ve zamanlarda internetin kapatıldığını biliyorum. Arap Baharı’nda da oldu. Ancak insanların talepleri üzerine tekrar açıldı. İnternet kullanımı merkezi öneme sahip olmaya başlıyor ve bence artık insan haklarından biri olmalı.

        GOOGLE KÜLTÜR ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ AMIT SOOD

        ‘Müthiş Türk kültürünü Google’a çağırıyoruz’

        Google’a müze ve kültür yapılarını soktunuz...

        2010’da, sanatla ilgili dünyadaki büyük kuruluşlarla nasıl çalışırız, öğrenmek istedik. Müzelerle iletişime geçtik. İstanbul’a da geldim. Topkapı, Ayasofya, Sakıp Sabancı ve Pera müzelerine gittim. Toplantılar gerçekleştirdik. Farklı ülkelerde bizden neler istediklerini sorduk. Bazıları daha fazla ziyaretçi talep etti, bazıları inovasyon için yeni araçlar. Biz de bir teknoloji yaratarak müzelerin Google’dan yararlanmasını sağladık. Bugün yılda 40 milyon tekil ziyaretçimiz var.

        Türkiye’den hangi müzeler var?

        3-4 partnerimiz var. Masumiyet Müzesi en sonuncu. Daha çok müzeyle çalışmak isteriz. Türkiye’de bir müze bize “Bütün koleksiyonumu dijitalleştirmek istiyorum” derse yaparız. Kâr da elde etmeyiz.

        Orhan Pamuk ile konuştunuz tabii...

        Bu müzeyi herkese anlatmak istediğini söyledi. Projeyi onunla oluşturduk. Ben tüm Türk müzelerini bu projenin parçası olmaya çağırıyorum. Müthiş Türk kültürünü Google’la buluşturmak istiyoruz. Topkapı Sarayı’nı, Ayasofya’yı bu platformda görmek istiyorum.

        Türkiye’den kaç kişi siteyi ziyaret etti bugüne kadar?

        2014-2015 sıralamasında Türkiye 10’uncu.

        KÜRŞAD OĞUZ / GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ