Van Gölü'nde batık gemi bulundu

Ceylan, Akdamar Adası'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, tektonik bir göl olan Van Gölü'nün 800 yıllık tarihi bulunduğunu söyledi.

Van Gölü'nde daha önce birçok araştırma yaptıklarını ve aldıkları duyum üzerine batık gemiyi aramaya başladıklarını belirten Ceylan, "Adilcevazlı Cumali Birol arkadaşımızın rahmetli babası yıllar önce yaptığı tekne ile bir noktadan geçerken kendisine 'Bak oğlum burada bir gemi yatıyor' demiş. Birol'un bize yeri göstermesiyle ekibimde bulunan dalgıç arkadaşımızla birlikte kapsamlı bir araştırma yaptık." dedi.

"Fırtınada battığı tahmin ediliyor"

Bitlis'in Reşadiye ilçesinin Çanakdüzü köyünün açıklarında yaptıkları araştırma sonucu 40 metre uzunluğundaki batık gemiyi bulduklarını anlatan Ceylan, şunları belirtti:

"Geminin üzerinde 'Akdamar', güverte de Akdamar-Tatvan yazısı var. Bulduğumuz geminin bir Rus gemisi olduğu ve 1958 yılında yakalandığı bir fırtınada battığı tahmin ediliyor. Yaptığımız araştırmalarda Rus işgali sırasında burada 3 şilep yapıldığı bilgisine ulaştık. Şilepler hem askeri mühimmat taşımacılığında hem de nakil amaçlı kullanılıyormuş.

Ruslar bölgeden çekildikten sonra bunlardan birinin yanarak battığı, diğer ikisinin ise kayıp olduğu bilgisi var. Ruslar gittikten sonra bu gemi uzun süre Denizcilik İşletmeleri tarafından kuru yük ve hayvan taşımacılığında kullanılmış. Bulunduğu durum itibarıyla sanıyorum bir fırtına sonucu kayalara çarpmış, içinde de koyunlar varmış ve o şekilde batmış."

Ceylan, geminin çok fazla zarar görmediğini, kaptan köşkü dahil bütün bölümlerinin yerinde olduğunu aktardı.

Van Gölü'nde ilk kez bir batık gemi bulunduğunu ve bunun da dalış turizmine katkısının olabileceğini dile getiren Ceylan, "200 tona kadar yük taşıyabilen gemi, kıyıya 7-9 metreyle başlayıp 23 metreye kadar iniyor. Kıç tarafı 23 metre derinlikte." diye konuştu.

"Babam parmağımı geminin bayrak direğine vurdu"

Cumali Birol da ailesinin geçmişte balıkçılık ve tekne imalatı yaptığını ifade etti.

Babasının 1986 yılında parmağını batık geminin bayrak direğine vurduğunu hatırladığını aktaran Birol, "Bayrak direği o zaman dışarıdaydı. O gün bugündür o tarafa yolumuz düşmedi. Batığın yerini net olarak biliyorduk ama bölgedeki arayışlarımızda gün yüzüne çıkarttık. İnşallah diğer batık gemileri de buluruz. Tertemiz bir batık. Battığı gün gibi duruyor." dedi.

Araştırma çalışmalarına Değirmendere Su Altı Topluluğu Başkanı Murat Kulakaç, Gazeteci ve Su Altı Fotoğrafçısı Mehtap Akbaş, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Öğretim Üyesi ve Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Akkuş, dalgıçlar Mehmet Fatih Çelikel, Cumali Birol ve Serkan Ok'un da katıldığı belirtildi.

ÖLÜM JAKUZİSİ BULUNDU!

Meksika Körfezi'nin derinliklerinde bulunan "ölüm jakuzisi" dünyada görebileceğiniz en tuhaf yerlerinden birisi.

2014 yılında Meksika Körfezi'nin derinliklerinde keşfedilen tuzlu su havuzu, sahip olduğu sıra dışı özellikle bilim insanlarının ilgisini çekmişti.

30 metre genişliğinde ve 3 buçuk metre derinliğinde olan havuz, yüzeyden 1000 metre derinlikte bulunuyor ve içine giren canlıları öldürebilecek kadar yoğunlukta tuza sahip. Fajat yapılan incelemelerde bu bölgede yaşayan mikrobiyal canlıların olduğu da tespit edildi.

Araştırmacılar, diğer gezegenlerdeki yaşamla ilgili bilgi edinebileceklerini düşündüğü yerin detaylı haritasını çıkarmak için 2 yıl aradan sonra robot denizaltıyla tekrardan dalış yaptılar.

"Ölüm Jakuzisi" adı verilen yeri keşfeden Temple Üniversitesinde biyolog olan Erik Cordes, esrarengiz bölgeyi; "Orası okyanusun altında bir göl ve nehir gibi. Gördüğünüzde sanki bu dünyadan değilmiş gibi hissediyorsunuz" şeklinde tanımlıyor.

Cordes'e göre, bu havuzda yaşayan mikrobiyal yaşam, yüksek tuzluluk oranı ve düşük oksijene adapte olarak hayatta kalmayı başarmış.

Canlıların bu adaptasyon yeteneğinin, canlılar için zor koşullara sahip gezegenlerde de olabileceğini, bu yüzden bu bölgenin dünya dışı yaşamla ilgili bir çok soruya cevap verebileceğini belirtiyor.

Havuza düştükten sonra ölen bir tür yengeç.

MISIR'IN KAYIP KENTİ BULUNDU

Mısır açıklarında bilim insanları ve dalgıçlar çok uzun süre önce kaybolmuş olduğu düşünülen buluntulara rastlamışlardı!

Bunun yüzlerce yıl önce sular altında Heracleion Antik Kenti'nin kalıntıları olduğunu fark etmeleri ise çok uzun sürmedi.

Kaybolmasından tahminen 1200 yıl sonra, Aboukir sahillerinin çok yakınlarında kent tekrar bulundu.

Milattan önce 6. yüzyıla tarihlenen Heracleion Antik Kenti son derece önemli ve güzel arkeolojik buluntulara ev sahipliği yapıyor.

Firavun ve kraliçelere dair eserlerin yanı sıra, kırmızı granite oyulmuş, uzunluğu 30 metreden fazla olan tanrı ve tanrıça heykelleri de mevcut.

Ayrıca altın ve elmaslardan oluşan devasa hazineler, tapınaklar, devasa tabletler de buluntular arasında.

Heracleion Antik Kenti son derece önemli bir keşif olarak görülüyor ve dünyanın önemli müzeleri, bu eserleri sergileyebilmek adına sıraya girmiş durumdalar.

Nil Taşmalarını önleyen, bekaret ve bereket tanrısı Hapi’nin mermerden heykeli.

DENİZ DİBİNDE 'UFO' BULUNDU!

Baltık Denizi tabanında bulunan esrarengiz cisim araştırmacıları şaşırtıyor.