Kediler Almanya’yı böldü

HTGAZETE PAZAR/AYŞE ÖZEK KARASU

Evet, Tedi’nin terasta avladığı güvercini mutfağa getirdiği bir vakıa. O kuşu kurtardık, uçurduk pencereden gerçi ama daha önce de bir dizi cinayet işlediğinden şüpheleniyorum.

İşte bu kişisel sorun, Almanya’da ana gündemi kaplayan bir meseleye dönüştü. Hatta, anayasal bir sorun da diyebiliriz. Çünkü kedi ve köpek sahipleri arasında eşitlik ilkesine aykırılık söz konusu. Köpek sahipleri vergi ödüyor, kediciler ödemiyor.

Almanya’nın kedi nüfusu 13 milyon; köpek sayısı ise 7.9 milyon. Köpek sahiplerinin yılda ödediği vergi 300 milyon Euro civarında. Göründüğü kadarıyla Almanya’da sokak kedisi yok da, Frankfurter Allgemeine pazar gazetesindeki yazıya göre kırsalda, banliyölerde başıboş 2 milyon kedi dolaşıyor. Evden kaçan ya da terk edilen hayvanlar çeteler halinde öyle yabanıl bir hayat sürüyor ki, uçan kaçan ne varsa avlıyorlar. “Bu bir skandal” diyor yazar Jörg Albrecht, “Kediler, hareket eden ve kendinden büyük olmayan her şeyi öldürüyor. Hani cüsseleri daha büyük olsa, bunlar parmaklık ardına konulur, başlarına da nöbetçi dikilir” diye yazıyor. Yılda 14 milyon ötücü kuş, yavru tavşan dahil küçük kemirgenler kedilere yem oluyor. Demek ki kedilere vergi koymak gerekiyor.

İşte böylece tartışma başlıyor, dalga dalga yayılıyor Almanya’ya. Tabii esas mesele kedi ya da köpekseverlik değil: Para. Hazır kedilere atış serbestken, köpek düşkünleri birikmiş kinlerini ortaya döküyorlar, “Sökülün paraları” şeklinde. Avcılar federasyonu da balıklama atlıyor konuya.

Kediler potansiyel avlarına musallat oluyor ya, “Bunlar tür çeşitliliğini tehlikeye sokuyorlar. Kedi sahipleri artık daha fazla sorumluluk üstlenmeli. Hayvanlar hadım edilmeli” diye çıkıyorlar ortaya.

Siyaset işe karışınca olay daha da büyüyor. Yeşiller Partisi Gençlik Kolları, “Konuyu iyice araştırdıktan sonra pekâlâ kedilere vergi konulabilir” diyor. Focus Dergisi’nin köpek taraftarı yazarı içerliyor: “Daha neyi araştıracaksınız? Nerede adalet? Köpekler ortalıkta tuvalet yaptığı için millet parasını ödüyor. Sanki sinsi kediler orada burada yapmıyor mu? Hele tehlikeli cins köpeğin varsa yandın. Kediler ise dişine gelen her şeyi mideye indiriyor. Sonra da paralanmış fareleri komşu kapısına bırakıyorlar. O kadavraları başkaları topluyor. Peki neden bunun için de vergi ödenmesin? Hadi farelere acımadınız, peki ya kedilere yem olan zavallı tavşan yavruları?”

Şirinlik muskası kedi videolarının ortalıkta dört dönmesine duyduğu öfkeyi de gizlemiyor yazar. Şimdi medyanın köpekçi cenahı, kedilere de vergi konulduğu takdirde kedi edinmeye niyetli vatandaşın daha bilinçli davranacağını savunuyor. Hayvanları koruma dernekleri ise aynı fikirde değil. Tam ters etki yapacağı gerekçesiyle. Vergi konulursa, daha fazla kedinin yurtlara verilip sokaklara salınacağını düşünüyorlar. Ayrıca toplanan köpek vergisi hayvanlar yararına kullanılmadığı için de karşı çıkıyorlar yeni bir vergiye.

KOALİSYON DEVREDE

Tam bir Alman disipliniyle çok sıkı istatistikler var. Kedi sahiplerinin yüzde 59’u “Benimki günün en azından yarısını dışarıda geçirir” diyor ki, bu da vergi taraftarlarının tezini destekliyor. Sokakları tuvalet niyetine kullanmak bakımından. Bu arada kadınlarda kediseverliğin daha yüksek olduğu da tespit edilmiş, yani cinsiyet bölünmesi de yaşanıyor vergi bahsinde.

Millet kedi-köpek gibi birbirini yiyedursun, siyaset sahnesinin Genç Yeşiller dışındaki aktörleri vergiye taraftar değil. Hem yetişkin Yeşiller’i, hem de iktidardaki CDU-SPD koalisyonunu kastediyorum. Her iki parti de kesin tavrını koydu: Kedi sahiplerine vergi yerine, başıboş kedileri hadım etme programı uygulanmalı ki, nüfusları artmasın. Yeşiller ise “Kediye vergi saçmalık” diye kestirip attı. Ayrıca maliye de evlerde kedi teftişinin mümkün olmadığını, vergi konulduğu takdirde mükellefler arası adaletsizlik yaşanacağını savunuyor.

Tarım bakanlığı ise bir başka açıdan yaklaşıyor meseleye; “Bakıma muhtaç sahipsiz kediler, başka türlere zarar verdiği kadar acı da çekiyor...” diyor. Almanya’nın çözüm bekleyen böyle bir Felis silvestris catus sorunu var işte.